BIST 10.648
DOLAR 32,75
EURO 35,09
ALTIN 2.450,33
HABER /  GÜNCEL

Gülenciler Erdoğan'ı yük olarak görüyor!

Taraf Gazetesi Wikilieaks belgelerindeki Türkiye kriptolarını yayınlamaya başladı.

Abone ol

Taraf Gazetesi Wikilieaks belgelerindeki Türkiye kriptolarını yayınlamaya başladı. İlk bilgiler Fethullah Gülen ile alakalı. Wikileaks belgelerine göre Gülen'in Türkiye devletini yıkmak gibi bir amacı yok ancak Gülen'in nihai amacına ilişkin şüpheler dillendiriliyor.

Öte yandan Wikileaks belgelerinde Fethullah Gülen ve cemaatini konu alan gizli yazışmalar geniş bir yer tutuyor. Belgelere göre ABD'nin Gülen'e bakışı zamanla yumuşamış.

BELGELERİN TAM METNİNE ULAŞMAK İÇİN... TIKLAYIN

Taraf gazetesinin günlerdir okurlarına "bomba" tanımlamasıyla duyurduğu Wikileaks belgeleri yayımlanmaya başladı. Yayımlanan ilk belgeler ise Fethullah Gülen cemaatine ilişkin belgeler oldu. Büyük çoğunluğu 2000'li yıllara ait olan 11 bin civarındaki telgraf arasında, yirmiden fazlası doğrudan Gülen cemaatine ayrılmış durumda.

Gülen cemaati ve Fethullah Gülen'e ait belgelerin büyük bir çoğunluğunda ise ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'in imzası var.

GÜL: GÜLENCİ, ERDOĞAN: YÜK

Belgelerde, ABD eski büyükelçisi Jeffrey, Aralık 2009'da merkezini uyardığı yazılar da var. Yazılara göre, Cumhurbaşkanı hakkında herkes Gülenci diyor ama Erdoğan öyle görünmüyor. Hatta Başbakan Gülenci cephenin o kadar dışında ki, Gülenciler onu bir yük olarak görüyor.

İşte ABD'nin Cemaat-Gül ve Erdoğan üçgeniyle ilgili bakış açısını yansıtan o belge...

"Türkiye'de Gülen'e değinen tartışmaların büyük bölümü nezaket ve incelikli bir ustalık içeriyor. Bizim irtibatta olduğumuz kişiler, konuşmaları halinde buun sonradan kendilerine zarar verip vermeyeceğinden emin değillermişesine, bu konuda görüşlerini açıklamakta sıklıkla tereddüt gösteriyorlar. Dahası, Gülen'le ilgili konuşmalarından siyasi bağlamı da karmaşık, zira Cumhurbaşkanı Gül, bizim ilişkide olduğumuz kişilerin hemen hepsi tarafından Gülenci olarak görülüyor ama Başbakan Erdoğan öyle görülmüyor. Esasen, görüştüğümüz kişilerin iddiasına göre, Erdoğan, o kadar kararlı biçimde Gülen cephesinin dışında duruyor ki Gülen'in sadık çevresi onu bir yük olarak görüyor."

DEVLETİ YIKMAZ AMA DEĞİŞTİRİR...

ABD'nin Fethullah Gülen'i bakışını genel hatlarıyla yansıtan "KİŞİYE ÖZEL" bir diğer telgraf 11 Kasım 2003 tarihini taşıyor. Bu tarihte, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Fethullah Gülen Davası'nın kesin hükme bağlanmasını 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Dava ve Cezaların Ertelenmesi Yasası kapsamında beş yıl süreyle ertelenmiştik. Zaten dönemin Ankara Büyükelçisi W. Robert Pearson'un yazdığı telgrafın başlığı da, "Türk Sivil Toplumu: İslami lider Fethullah Gülen aleyhindeki hüküm ertelendi." Pearson, Gülen'i o telgrafta şöyle tarif etmiş:

"1970'lerde işe başladığında çok daha militan olan Gülen, ekümenik (evrensel) bir anlayışla ilgilendiğini iddia eden ama kökleri yoğun biçinde İslami olan bir ruhani liderdir. Bu hareket diğer İslami tarikatlar gibi çalışıyor ama nispeten daha hiyerarşik ve daha disiplinli. Gülen ve takipçileri, eski Cumhurbaşkanı Demirel ve baş-laikçi-milliyetçi eski Başbakan Ecevit dahil olmak üzere kendi içinde çok geniş bir yelpazedeki Türk siyasetçileriyle iletişim halinde ve onlardan kamuoyu önünde destek almış durumda."

İŞTE CEMAAT HAKKINDAKİ O YORUM

HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

 


AÇIK VE YAKIN TEHDİT YOK

Bu telgrafın sonundaki "YORUM" bölümü ise daha ilginç ifadeleri barındırıyor...

"Her ne kadaar, tecrübelerimize göre, bu hareket devletin baskısı altında gizemli bir hale geldiyse, temsilcileri bize karşı daha temkinli davranıyorsa ve dolayısıyla hedefini okumak zor oluyorsa da, devletin Gülen'e yönelik tacizi, bize bulanık ve keyfi şekilde yorumlanmış bir dizi delile dayalıymış gibi görünüyor. Ayrıca, daha militan İslamcıların Türiye'deki bazı Gülen yapılanmalarına girdiklerini de tecrübe ettik. Ama Gülencilerle kapsamlı ve sürekli temaslarımıza dayanarak şu sonuca varıyoruz:

Gülen'in yaklaşımı öylesine tedrici ve onun kurmayları militan olarak karalanmamak konusunda öylesine sakıngan ki, bu hareket Devlet'e karşı açık ve yakın bir tehdit oluşturmamaktadır.

HÜKÜMET YEŞİL KART VERMEK İSTEMEDİ

Gülen'in ABD'de de Yeşil Kart sahibi olması sürecinde yaşanan davalara ilişkin konuşan Jeffrey, "Gülen, Yeşil Kart'ını hükümet kararıyla değil, abd mahkemelerinin kararıyla aldı. ABD hükümeti onu korumadı. ABD hükümeti, Gülen'in Yeşil Kart talebini reddedince, o kişisel olarak ABD mahkemesine başvurdu ve mahkeme kararıyla Yeşil Kart elde etti" diye özetledi.

Yine Jeffrey'in 4 Aralık 2009 tarihli KİŞİYE ÖZEL statülü telgrafla, "Washington'a 'ABD, GÜlen'i niye himaye ediyor" sourusna karışlık olarak gazetecileri resmen şu cevabın verilmesi tavsiyesinde bulunmuş:

"ABD, Bay Gülen'i himaye etmmektedir ve kendisinin ABD'de bulunması bir siyasi karara dayanmamaktadır. Bay Gülen, ABD'de sürekli oturum için başvuruda bulunmuş ve 2008'de sonuçlanan uzun bir hukuki süreç sonunda Federal Mahkeme'nin, kendisinin çok sayıda yazılı eserin sahibi ve dünya çapında bir dini örgütün lideri sıfatıyla 'olağanstü yetenekli yabancı' olarak görülmeyi hakettiği yönündeki kararı üzerine bu hakkı elde etmiştir. Bir Yeşil Kart sahibi olarak, Bay Gülen bu statünün getirdiği bütün imtiyazlara sahiptir. ABD'de bulunuşu, ABD'nin Türkiye'ye yönelik politikasının bir göstergesi olarak görülmemelidir."

FBI'DEN GÜLEN RİCASI

Fethullah Gülen'in ABD'de yasal koşullarda ve sık sık ülkeyi terketme zorunluluğu olmadan yaşayabilmesi için verdiği hukuk mücadelesinde önüne çıkan en büyük engel Federal Soruşturma Bürosu'ydu (FBI). Nitekim, Gülen'in avukatları "Yeşil Kart" için açtıkları davada, bu talebi reddeden Göçmenlik Bürosu'nun yanı sıra dönemin ABD Yurtiçi Güvenlik Bakanı Michael Chertoff ve FBI Direktöre Robert S. Mueller'dan da şikayetçi oldular.

Bu konu ise ABD'nin İstanbul Başkonsolos Vekili Simith'in telgrafına konu oluyor ve telgrafta Gülen'le ilgili ilginç bir ricada bulunuluyor...

"Gülencilerin ABD'nin Gülen'e karşı olumsuz tavırları konusundaki spesifik endişesinin, Gülen'in avukatının 'Bilgi Edime Özgürlüğü Yasası'dan yararlanarak elde ettiği 2004 tarihli bir FBI raporundan kaynaklandığı anlaşılıyor. Türk Ulusal Polis Teşkilatı'n4n irtibatlı olduğumuz üç üst düzey yetkili, kısa süre önce bu konuyu İstanbul'daki 'legat'ın (İstanbul Başkonsolosluğu'ndaki FBI'ı temsil eden diplomat) dikkatine getirdiler ve bu görüşmeden aynı zamanda Gülen'le ilgili basılı malzemeler sunularak, FBI'ın, kendisi hakkında bir tür 'temiz kağıdı' verp veremeyeceğini sordular. (Not: Legat, bu tip bir kağıdı bir PR kampanyası başlatmakta kullanma niyetini gözönünde tuttuğu için, buna yanaşmadı.)"

Gülen'in ABD'de oturma izni alabilmesi için devreye giren 3 üst düzey polis FBI'dan temiz kağıdı istemiş.