BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Gülen ülkedeki havayı puslu buluyor

Türkiye'ye dönmeyi düşünmediğini söyleyen Akman, Gülen'in havayı hala puslu olarak gördüğünü belirtti.

Abone ol

Zaman Gazetesi’nden Nuriye Akman, Fethullah Gülen ile yaptığı röportajın ayrıntılarını bir televizyon kanalına anlattı. Akman, şunları söyledi: Amerika’ya başka bir röportaj için gittim. Oraya röportaj için gitmedim. Tam bir şanstı. Rahatsızlandığı için ilk gün görüşemedik. 1,5 gün sonra bir sabah kahvaltısında kendisine dileğimi açtım. Kendisi buna hiç hazırlıklı olmadığını söyledi. Ağzından girip burunundan çıktım. Sonunda onu ikna ettim. Çok heyecanlandım. Benimle beraber bir çok gazetecinin merak ettiği konular vardı. 10 yıl evvel görüşmüşüz. Onun bir sempatisi vardı. Türkiye’den gelen her haber onu meraklandırıyor. Son 5 yılı hayatının en acı yılları olarak değerlendirdi. Röportaj yaparken doktor da yanımızdaydı. ''Günde en fazla 1 saat konuştu'' Onun belirli kronik rahatsızlıkları var. En son bir kaç ay önce stent takılmıştı. O stentte alışma süreci var. Doktorlar zaman zaman durdurarak müdahale etti. Günde en fazla 1 saat konuştu. Hakkında bir çok dava var. ’’Havayı puslu gördüğü için dönmüyor’’ Neden dönemediğini merak ediyordum. Havayı hala puslu görüyor. Yönetim kaygan. 66 yaşında hasta bir insan ‘’Artık bu kadar hırpalanma yeter’’ diye düşünüyor. O hasret taşını bağrına basıyor. Başkalarının onun yüzünden zarar göreceğini ve ortalığın karışacağını düşünüyor. AB üyeliği rayına girdi. Herşey yolunda. Ortalığı karıştırmak istemiyor. Çok hassa bir insan. Onun duygularını anlamak mümkün değil. Her an duygulu bir insan. 10 yıl önce ile karşılaştırdığım zaman daha dingin daha durgun bir duruşu var. Onun yerinde başkası olsa isyan ederdi. Çok fazla memleket aşkı olan bir insan. En ufak bir haberi bile takip ediyor. Bizim klasik düşünme şablonumuzla anlaması zor bir insan. ‘’Hayır gelmeyeceğim. Bir süre daha buradayız’ dedi. Türkiye’nin değişik yerlerinden gelen insanların getirdiği topraklar var. Onlara dokunup onlara bakıyor. Simgelere özlemini yüklüyor. Odasından çıkmıyor. Yanlış anlaşır diye odasından çıkmıyor. Görüşmeler bile yapmıyor. ’’Birinci kattan ikinci kata çıkarken ilk katta dinleniyor. Kalbi zayıflamış.’’ Sadece namaz için odasından çıkıyor. Bir aşçısı var. Birinci kattan ikinci kata çıkarken ilk katta dinleniyor. Kalbi zayıflamış. Onun psikolojisi hassas. Devamlı kendisini sidaya çekiyor. Bu tarz insanların başka yönleri var. Tanrı ile sıkı münasebetleri var. Metafizik açıdan gerilimli bir insan. ’’Odasına giren ilk kadın gazeteci benim’’ Fethullah Gülen’in bazı sohbetlerine katıldım. Çok lezzetli sohbetler. İnsanların bundan neden mahrum olduğunu düşündüm. Kitap yazıyor. Odasına ilk defa bir kadın gazeteci girdi. Sonuçta etrafından bir kadın yok. İlk başta benim girmek istemem şaşırttı. Tepki ile karşılandı. Ancak girdim, şaşalı bir oda mı, diye merak ettim. Onunla tokalaşmadık. Çünkü ben elimi uzatmadım. Ben normalde insanın sözünü kesen muzırlık arayan bir insanım. Bizim döneceğimiz gün rahatsızlandı. Zorla yatağından kalkarak, ‘’Sizi böyle uğurladığım için özür dilerim’’ dedi. Odaya girdiği zaman ayağa kalkılmasını istemiyor. Odaya girerken ben ayağa kalktım. İçeridekiler oturmamı işaret etti. Ben oturduktan sonra odaya girdi. Gençken, evlenmesini annesi çok istemiş. Ancak çileli bir hayatın kendisini beklediğini bildiği için evlenmemiş. Kendisini bir davaya ve eğitime vermiş birisi. Kendisini çok yalnız gördüm. ‘’Ona kankanız’’ olsaydı dedim, odadakiler gülmüş. Çocuk özlemini etrafında çalışanların çocuklarıyla oynayarak gideriyor. O bir din adamı, fikir belirtiyor. ‘’Ateist insanları görmeyelim.’’ demiyor. Ondan klasik bir felsefeci yorumu bekleyemezsiniz. Sapla samanı ayırmamak gerek.