Said Nursi ve Fethullah Gülen neden bekar kaldı? Ahmet Hakan, "Müslüman bekarları" yazdı.
Abone olSaid Nursi ve Fethullah Gülen neden bekar kaldı? Hürriyet'ten Ahmet Hakan, "Müslüman bekarları" yazdı.
------------
Müslüman bekárlar kulübü
PEYGAMBERin "Evleniniz" öğüdü ortada öylece dururken...
"İslamda dörde kadar serbest" konulu tartışmalar her daim gündemdeki yerini korurken...
İslami camiada "bekar"a hiç de iyi gözle bakılmazken...
Erkek ve kız çocuklarının, "erkenin erkeni" yaşlarda "baş göz edilmeleri" neredeyse ideolojik bir tutuma dönüşmüşken...
İşte bakın, İslami camianın meşrepleri farklı ama etki güçleri sınırsız beş önemli ismi, "müzmin bekarlığı" seçmiş durumda!
Sağ olsun, Haftalık Dergisinden Sevda Alkan, camiada herkesin bildiği bu acayip elektrikli konuyu, hiç de sansasyona kurban etmeden acayip şefkatli bir şekilde ele alıp anlatmış. Ben de ondan aldığım ilhamla...
Bu beş İslamcı bekarın bendeki izdüşümlerini yazıyorum.
Tanıştırayım, işte "Müslüman bekarlar kulübü"nün beş üyesi:
* * *
NURİ PAKDİL Türkiyenin en kara, en karanlık yazarıdır. Oğuz Ataydan bile daha karadır... Köylülüğü aşıp şehirli olmakla kalmamış, bir de tutmuş şehirliliğin sancılarına sardırmıştır. "Doğu" diye inleyecek kadar Doğu tutkunudur ama Batıya da sonuna kadar açıktır: Paristen yeni geldiğini söyleyen bir dostunu "Parisi gören göz öpülmez mi" diye karşıladığı rivayet edilir. Herkesin 15 dakikalığına şöhret olduğu şu tuhaf dünyada, 70ini aştığı halde bugüne kadar ne bir röportaj vermiş, ne de herhangi bir televizyon programına çıkmıştır. Kitaplardan öğreneceği bir şey kalmadığı gün, bütün kitaplarını yakmıştır. Hakiki bir münzevidir. Bekarlığı kendisine acayip yakıştırmıştır. Bazen Ankarada Kuğulu Parkta kuşlara yem atarken görüldüğü iddia edilir.
SEZAİ KARAKOÇ Doğunun gururlu çocuğudur. Başından sonuna kadar münzevidir. Ve gelmiş geçmiş en anti-medyatik şairimizdir. Mülkiyede okuyan Muazzez Akkaya adlı bir kadın için yazılan "Mona Rosa" adlı şiiri, Türk şiirinin en görkemli "imkansız aşk" şiiridir... Bu şiirle ilgili en az 20 farklı "kırık aşk hikayesi" anlatılır, hangisinin doğru olduğunu kimse bilmez. Ancak bilinen gerçek şudur: Sezai Karakoç, biraz da o "imkansız aşk"ın etkisiyle evlenmemiştir.
SAİDİ NURSİ Takipçileri en az sekiz kola bölünmüştür: Kitaplarını okuyanlara "Okuyucu", yazanlara "Yazıcı" dendiğini söyleyelim de gerisini siz anlayın. Acayip sinematografik bir hayata sahiptir. Düşünün: İlk gençliğinde Enver Paşanın ordusunda at koşturmuş ve Ruslara esir düşmüştür. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde "İrticanın sembolü" olarak algılanmıştır. 27 Mayısçılar, "mezarı türbeye dönüşmesin" diye cesedini bilinmeyen bir yere gömmüştür. Evlenmemesi artistik nedenlerden değil, "hizmet"e adanmışlıktandır. Çünkü o, kendisinin kitaplar yazmak için gönderilen özel bir insan olduğuna kesin iman etmiştir.
FETHULLAH GÜLEN Tipik bir Saidi Nursi takipçisiyken, "şeyhini aşan mürit" gibi, kendine özgü bir ekol oluşturmayı başarmıştır. Bekar kalma nedeni, Saidi Nursinin bekar kalma nedeniyle aynı değildir. Saidi Nursi "özel biri" olduğu için evlenmezken, "Sıradanın da sıradanıyım" tarzında aşırı tevazu gösteren Gülenin evlenmeme gerekçesi farklıdır: "Acaba evleneceğim kadının başına dert olur muyum" düşüncesi.
MEHMET ŞEVKET EYGİ Sultanahmette duvarları hat sanatının önemli örnekleriyle süslü o "eski" evde yaşıyor. Evlenseydi ne olurdu? Galiba birbirlerine ömür boyu "sen" yerine "siz" demeyi seçen, eski usul çiftler gibi bir şey ortaya çıkardı. Eşi ona "Mehmet Şevket Bey" diye hitap ederdi. Tabii o da eşine aynı saygı dolu seslenişle seslenirdi. Ecdat Mehmet Şevket Bey yapımı küçük, güzel bir cami karşısında içinin titremesi, onun "camianın dişil özellikleri en vurgulu ve belirgin" yazarı unvanına sahip olması için yeter de artar bir nedendir. Bu beş isimden yalnız o "İslamda evlilik esas olduğu halde neden evlenmediniz" sorusuna yanıt hazırlamıştır. Şöyle der: "Dinde evlilik tavsiye edilir ama hicri ikinci asırdan sonra istisnai olarak yalnız yaşamak da meşru kabul edilmiştir."
Ahmet Hakan