Başbakan Erdoğan ile Fethullah Gülen nasıl böyle birbirine girdi? Oysa yakın dönemde bambaşka bir tablo vardı.
Abone olİktidar-cemaat savaşında tarafların beyanları "nereden nereye?" dedirtiyor. Başbakan Erdoğan ve Ekrem Dumanlı'nın yakın tarihteki sözleri tuhaf bir tabloyu karşımıza çıkardı.
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun arkasında Gülen cemaatinin olduğunu düşünüyor ve ağır sözlerle yükleniyor.
Dumanlı'nın "bir kerecik bile karıncaya bastıkları görülmemiş" diye nitelediği cemaat, 17 Aralık operasyonuyla Erdoğan'ın "kuyusunu mu" kazdı?
Bu kısa sürede olan bitenler her iki tarafta inanılmaz bir savrulma ve üslup farkını ortaya çıkardı. "Kardeşlik" mesajları ve "iltifatlar", kısa sürede yerini kurşun gibi sözlere bıraktı.
Bugün Erdoğan'a Sisi ve Yezid benzetmesini yapan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, "fitne" ateşinin gündemden düşmediği günlerde 28 Eylül 2013'te farklı bir portre çizmişti.
Gülen'in rahatsızlığı sonrası ABD'ye giden Dumanlı, "geçmiş olsun" telefonu açan Başbakan Erdoğan ile Gülen'in görüşmesini böyle anlatmıştı:
"ÖYLE SAMİMİ, ÖYLE HALİSANE BİR İLETİŞİM VARDI ORTADA"
"İlk arayanlardan biri Başbakan Tayyip Erdoğan’dı. Zarif bir ses tonuyla ‘geçmiş olsun’ dileklerinde bulundu. Hocaefendi de aynı zarafetle Sayın Başbakan’ın hatırını sordu, “Zahmet buyurdunuz...” dedi. Söz sırası dualaşmaya gelmişti. İkisi de hem dua istedi birbirinden, hem dua ettiler birbirlerine. Görülmeye, duyulmaya, düşünmeye değer bir tabloydu. Uzaktan bu manzarayı izleyebilseydiniz, eminim, “Yahu işgüzarlar! Artık aradan çekilin ki fitne ateşi sönsün!” diyecektiniz. Öyle samimi, öyle halisane bir iletişim vardı ortada...
"SESİ ÇOK GÜZEL GELİYORDU"
Görüşme bitince Hocaefendi, “Sesi çok güzel geliyordu...” dedi. O sesteki duruluk ve içtenliği birkaç kez anlattı arkadaşlarına. Sonra dua etti bol bol..."
"ADINIZI YEZİD'LERİN, HACCAC-I ZALİM'LERİN YANINA KAYDEDECEK"
Ve bugün... Dumanlı, Başbakan Erdoğan'ın Gülen hakkındaki ağır sözlerine aynı sertlikte karşılık veriyor. "Hesabını veremezsiniz" başlıklı köşesinde böyle yazdı:
"Bak sen şu kaderin cilvesine! Darbecilerin yapamadığını “kardeşler” yapacak ve camia, örgüt suçlamalarıyla yüz yüze gelecek; öyle mi? “Ehl-i küfür”ün kuramadığı tezgâh “ehl-i iman” tarafından kurulacak ve Hocaefendi’ye “örgüt lideri” denecek öyle mi? Sanılıyor ki ma’şeri vicdan uyuyor. Ve sanılıyor ki zulüm sonsuza kadar sürecek, kirli planların hesabı sorulmayacak.
Ağzından çıkanı kulağı duymayanlar! Yazdığı müfteri yazıdan yüzü kızarmayanlar! Peşinen söyleyeyim ki uzun bir zamandan beri fettan bir üslupla sürdürülen mesnetsiz çete/örgüt suçlaması ile 76 yaşına gelmiş Fethullah Gülen Hocaefendi’ye zarar vermeye kalkışırsanız tarih, adınızı Yezid’lerin, Haccac-ı Zalim’lerin yanına kaydedecek."
Peki ya Başbakan Erdoğan'daki değişim? 2012 haziranında Türkiye'ye davet ettiği Gülen, nasıl "örgüt lideri" oldu? Dumanlı'nın ifadesiyle “dua ve emirlerini beklediği” Gülen, 1,5 yıl sonra "korku imparatorluğunun" başı durumuna nasıl geldi?
HASRET BİTMELİ
MİT krizinin ardından aralarının bozulduğu söylenen bir ortamda, Başbakan Erdoğan'ın çıkışı herkesi şaşırtmıştı. Olimpiyat stadında 16 Haziran 2012'de Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Gülen'e böyle seslenmişti:
"Dünyanın değişik 135 ülkesinden buraya gelmek, gurbet, hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır, faturası çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamını yükleniyor. Onunu için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz."