Bülent Ecevit, Fethullah Gülen'in ''Yine failli meçhul cinayetler olacak'' yorumunu değerlendirdi. Ecevit'e göre Gülen birşey söylüyorsa bunun bir nedeni vardır..
Abone olDünden Bugüne Tercüman'ın yazarı Murat Çelik, Gülen'in bu ilginç açıklamalarını, Bülent Ecevit'e sordu. Ecevit'in ilginç açıklamaları, Çelik'in köşe yazısında: Dünden Bugüne Tercüman'ın manşetine taşıdığı şok iddialarla ilgili istihbaratın Amerika'da bulunan Gülen'e nasıl ulaşmış olabileceğini de Ecevit'e sordum. Eski Başbakan, Genelkurmay'ın içinden bilgi verileceğini sanmadığını belirterek şunları söyledi: Ama Emniyet ya da farklı bazı kurumlardan olabilir diye düşünüyorum. Sayın Gülen ya da başkalarının, bazı devlet kurumlarında bağlantıları var. ECEVİT, '' bu noktayı kesin olarak biliyor musunuz'' sorumu da ''Tabii... Bugünkü hükümet içinde de, Meclis'te de birçok kişi var. Fethullah Gülen ya da başka dini liderler, bazı tarikat veya kanaaat önderleriyle ilişkisi olanlar var'' diye cevapladı. Peki, ''Siyaset-tarikati ilişkisine'' Ecevit nasıl bakıyor? İşte cevabı:''Devlet yapısına zarar vermemek, Anayasa'yı zedelememek şartıyla ılımlı bakarım.'' ECEVİT'TEN ''KÜRDİSTAN'' UYARISI Geçen hafta içinde bir araya geldiğimiz Eski Başbakan ve DSP eski Genel Başkanı Bülent Ecevit ile yaptığımız görüşmeden farklı başlıklarda ilginç haberler çıktı. Ecevit röportajından bu satırlara Cuma günü bir ''ilk'' yansıdı. Bülent Ecevit'in, CHP ve Mustafa Sarıgül ile ilgili açık ve net yorumları... Sonra dün yine eski Başbakan'ın ağzından, ''Türkiye'de siyaset kurumu ile kimi tarikat ve grupların her zaman bağlantı içinde oldukları'' açıklamasını okudunuz. Bu da ikinci bir ''ilk'' niteliğindeydi. Ve bugün... İki yıl öncesine kadar devletin bütün gizli bilgilerine sahip olan Ecevit, ''Bağımsız Kürdistan tehlikesi kapıya dayandı'' diyor. Kürdistan planı işliyor Bülent Ecevit, Türkiye'nin hemen yanı başında yaşanan gelişmeleri, sadece PKK ve terör boyutuyla değerlendirmiyor. Eski Başbakan, bölgede yıllardır devam eden planın, Amerika'nın tutumu sayesinde daha da berraklaştığına ve artık son aşamaya gelmekte olduğuna dikkat çekip, uyarıyor: - Kuzey Irak'taki Kürt klanları, artık pervasızca bir takım adımlar atıyorlar. Kürtler, Kuzey Irak'taki nüfus yapısını zor kullanarak değiştiriyor. ''Biz oraya asker göndermeliyiz'' havasına girdi hükümet fakat Amerika derhal devreye girdi ve ''Hayır gönderemezsiniz'' tavrını sergiledi. ABD açıkça bu tavrı alıyor ve bu tavır sebebiyle Kuzey Irak'ta bir resmi devlet yapısı adım adım ortaya çıkıyor. Zaten fiilen var, fakat bunu resmileştirme, yani bir ayrı devlet muamelesi yapma durumu var. Bu arada ne oluyor? Kuzey Irak'ta, Saddam Hüseyin dönemine göre daha demokratik bir süreç içinde partiler kuruluyor. Aynı zamanda sınırın ötesinde, Türkiye'de de aynı yönde partiler kuruluyor. Güneydoğu'da belli gruplar toplanıyor. Bundan bir sonraki aşama nedir? ''İşte madem ki iki tarafta da aynı amaçları benimseyen partiler var, bunlar neden bir araya gelmiyorlar?'' deyip onları bir araya getirmek, o zaman da ''Bunların niye devleti ayrı olmasın?''a geleceklerdir. - DEHAP'ı mı kastediyorsunuz? - Genel olarak söylüyorum. DEHAP ya da başka bir parti... (Ecevit bu noktada, isim vermeden Leyla Zana ve arkadaşlarının hazırlığı içinde bulundukları yeni parti projesini işaret ediyor.) Yani Kuzey Irak'ta ciddi bir siyasallaşma, partileşme hareketi var. Türkiye'de de var. Ve şimdi bunlar arasında uyum sağlama sürecine girildiği izlenimi ediniyorum gelişmelerden. O noktaya gelindiğinde ise ''Niye bunlar ayrı bir devlet altında birleşmesinler?'' denilecektir. Askerin durduğu nokta Eski Başbakan Ecevit'e, kısa bir süre önce yaşanan, üzerinde pek durulmayan bir diyaloğu da sorduk. Ecevit'in (ve bu yazının) son cümlesi ilginçti... - Daha birkaç gün önce, KKTC'nin kuruluş resepsiyonunda, Genelkurmay Başkanı ile sohbetinizde siz Irak, Kıbrıs ve AB konularında bazı kaygılarınızı ilettiğinizde. Orgeneral Hilmi Özkök'ün yanıtı, ''Biz 17 Aralık'ı bekliyoruz, oraya bakıyoruz''... Bu cümle nasıl algılanmalı? - Herhalde Türk Genelkurmayı da Kuzey Irak'ta olup bitenlerden rahatsızdır. Bunun için kahin olmak gerekmez. Genelkurmay Başkanımız, 17 Aralık'a, Avrupa Birliği (AB) sürecine Türkiye'nin büyük bir duyarlılıkla baktığını göstermiş oldu. - Peki Genelkurmay Başkanı'nın sözlerinden, ''Aslında bizim de söyleyecek çok şeyimiz var ama AB sürecine bir şekilde etki ediyor. Bu endişe ile konuşmuyoruz'' mesajı da çıkar mı? - Ben tabii Sayın Genelkurmay Başkanı'nın yerine konuşamam. - Elbette... Benim sorduğum, bu şekilde bir izleniminiz, algılamanız olup olmadığı... - Dediğim gibi ben o konuda bir şey söyleyemem. Ama, orada Sayın Genelkurmay Başkanı'nın duyarlılığı belliydi bence. Fakat tabii açılması, ayak üstü bir sohbette açılması beklenemezdi. Yazı: Murat Çelik Kaynak: Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi