BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,85
ALTIN 2.970,08
HABER /  GÜNCEL

Gülen cemaatiyle ilgili her şey

İşte Türkiye'de en çok tartışılan cemaatlerden biri olan Gülen Cemaati'nin bilinmeyen yüzü..

Abone ol

Herkesten alabileceğinin en fazlasını al düşüncesine göre hareket eden cemaatte şakird olabilecekler şakird yapılır, olamayacaklarla ise dostluk kurulmaya çalışılır. O da olmayacaksa en azından düşmanlığının kırılması yoluna gidilir. Benim gibi zaten onları merak eden, farklı hayatları denemeye hevesli kişiler için, ya da misyonerlik zaten ruhunda olanlar için fazla uğraşmaları gerekmez. Onlar kendiliğinden cemaate yakınlaşacaktır. Ama diğerleri için kişiye özel tasarlanmış, inceden inceye planlanmış taktikler kullanılır.

YEMEK DOLABI HER DAİM DOLU

Devlet yurtlarında kalan şakirdler, istişare yaparken cemaat dışından bir öğrenci içeri girerse otomatikman konuyu değiştirirler. Başkalarının yanında hassas konuların açılmamasına azami özen gösterilir. Bu çocuklar belli bir süre yurtta hizmet ettikten sonra, sosyal hayattan daha soyutlanmış yaşayacakları, Gülen'in kitaplarını ve risaleleri daha yoğun okuyacakları cemaat evlerine alınırlar, oradaki şakirdlerle görev değişikliği yaparlar. Böylece kimsenin ruhani atmosferden uzun süre ayrı kalmasına, çevresel faktörlerden etkilenmesine izin verilmez.

Yurtlarda genelde bir iki oda şakirdlerin kontrolünde olur, merkez kabul edilir. Esnafın parasıyla yemek dolabı her daim dolu olan, genelde halıfleks kaplatılan bu odalar çoğu zaman yurtların en şık odalarıdır. Diğer odalara ise bir iki şakird yerleştirilir, onlar sayesinde oralarda kalan müspet öğrenciler tespit edilir, merkez odalara kahvaltıya ve sohbete getirilmeleri sağlanır. Birçok öğrenci için cemaat odalarında düzenlenen zengin kahvaltı sofraları çok güçlü bir mıknatıstır. Hizmet'le ilk tanışma genelde böyle olur.

Her şeyden önce kişinin müspetlik (kazanılmaya uygunluk) derecesi belirlenir. Uzun süre arkadaşlık edilerek karakteri, ailesi, hayattan beklentileri hakkında bilgi toplanır. Psikolojik ya da maddi ihtiyaçları olan, yaşadığı hayattan memnun görünmeyen, küçük şehirlerden büyük şehirlere gelmiş ve bir yere sığınmaktan mutlu olacak, yalnızlık çeken, ailesi ayrı olup ana/baba ilgisine muhtaç, yakınlık gösterilmesinden etkilenecek kişiler müspet kişilere örnek sayılabilir. Bu insanlar dini konulara karşı pek sorgulayıcı değillerse, tartışmaya, kendi fikrinde ısrar etmeye heves göstermiyorlarsa, kabullenmeye alışıklarsa müspetlik dereceleri daha yüksektir. Hele bir de en azından cuma namazlarına gidiyor, oruç tutuyor, belli bir ölçüde de olsa dindarlarsa en rahat kazanılabilecek kişiler sınıfına girerler.

Diğerleri, sorgulayan, kendi ayakları üstünde duran, Müslümanlığı bireysel yaşayan ya da dini konularda hassas olmayan çocuk ve gençlerle çok daha yavaş ilerlenir. Rahatsız olabileceklere cemaat ve örgütlenme konusu hiç açılmaz, sadece Hizmet'e sempatik bakmaları sağlanmaya çalışılır. Bunun için yurtdışındaki okullar ve gazetelerde Hizmet hakkında çıkan övücü yazılar en önemli araçlardır. Cemaati ve Gülen'i öven ünlü kişilerden örnekler verilir, 'böyle kişiler bile destekliyorsa sen ne demeye uzak duruyorsun' düşüncesi aşılanır.

DETAYLAR RAPORLANIR

Gülen cemaati bir öğrenci hareketi olsa ve ağırlıklı olarak insanları çocuk yaştan kazanmaya odaklansa da, şakirdler girdikleri her ortamda, tanıştıkları herkesi müspetlik açısından değerlendirir ve kişiye özel taktiklerle kendi yaşadıkları sürecin bir parçası yapmaya çalışırlar. Gazeteci gazeteciyle, sporcu sporcuyla, öğretmen öğretmenle, herkes kendi aile ve arkadaş çevresiyle hizmet deyimiyle 'ilgilenir.' Hayatın her alanında söz sahibi olmak esastır. Bütün bu süreçler, haftalık istişare toplantılarında üst düzey abilerle konuşulur, tartışılır, kime nasıl yaklaşılacağı, kimden nasıl faydalanılabileceği konusunda beyin fırtınaları yapılır. Raporlar tutulur, ödevler verilir. 'Birlikte sinemaya gittik, ödevlerine yardım ettim, bu hafta iki kez benimle namaz kıldı' gibi en ufak detaylar bile raporlanır.

İşte tüm güzel yanlarına, devletin yurt sağlayamadığı çocuklara el uzatmalarına, şiddetten uzak insanlar yetiştirmelerine rağmen, cemaatin ciddi bir değişime ihtiyaç duyduğu konulardan biri bu taktiklerdir. İnsanlara dürüst davranmaya başlamadıkları, niyetleri kendilerince ne kadar iyi olursa olsun çocuklara 'taktiklerle' yaklaştıkları sürece, farklı düşünenlerle barışmaları mümkün olmayacak. Bu yüzden bunu en çok kendilerinin sorgulamaları gerekmekte.

ÖĞRENCİLERE HAYATLARINI ADARLAR

Her şakird bir ya da iki öğrenciden sorumludur. Bu öğrencileri cemaate yaklaştırmak için hayatını adayacaktır. Ödevlerinde yardım edecek, oyunlarına katılacak, cemaat evlerine yemeğe götürecek, iyice kalplerini kazandıktan sonra da tebliğe başlayacak ve Gülen'in kitaplarını okumaları, kasetlerini dinlemeleri için ikna etmeye çalışacaktır. Yeterince duygusal bağ kurulmadıkça asla hassas konulara girilmez. 'Bu insanlar beni çok seviyorlar, bana önerdikleri şeyler hakkımda iyidir.' düşüncesinin oluşması beklenir. İlk başta cemaatin hep güzel yanları anlatılacak, bu çocuklardan fazla bir şey beklenmeyecek, hem maddi hem manevi açıdan almaktan çok verilecek, çocuğun cemaatle bağı güçlendirilecektir. Çocuk cemaatin içinde uzun süre kalıp düşünceleri yeterince kalıplaştıktan sonra bunların karşılığı ondan fazlasıyla alınacak, ondan da her şakirtten beklenen şeyler beklenmeye başlanacaktır. İlgilenilen çocuk sohbetlere katılmaya başlayınca, cemaate alışınca, onunla ilgilenen şakird de başka bir kişiye atanır. İnsan en iyi dostu saydığı kişinin onunla sadece Hizmet'e yakınlaştırmak için arkadaşlık ettiğini anladığı zaman, şayet tam bir teslimiyet içinde değilse, ister istemez incinir.

İnsan Neden Şakird Olur?

ŞakİrdleR üzerine bir yazı dizisi yapıyorsak, öncelikle bir insanın neden şakird olmak isteyeceğini konuşmak lazım sanırım. Gözlemlerim bana bu konuda bazı gruplamalar yapabilme şansı tanıyor. Aşağıda sıraladığım başlıkların şakirdlerin önemli bir bölümünü kapsadığını söyleyebilirim. Gene de benim rastlamadığım, cemaate farklı motivasyonlarla katılmış kişiler mutlaka vardır, insanlar bu konularda konuşmaya, herkes bildiğini paylaşmaya başladığında eksiklerin tamamlanacağını umuyorum. Mesela kadın şakirdler ve yaşadıkları süreçler konusunda bir bilenin herkesle birlikte beni de aydınlatmasından çok mutlu olurum.

İkna edilenler

Bu grup özellikle okul çağındaki çocuklardan kazanılır. Şakirdler cemaate katabilecekleri müspet kişileri hayatlarının her döneminde, girdikleri her yerde arasalar, gazeteci gazeteciyi, işçi işçiyi, polis polisi, yazar yazarı davaya 'ikna etmeye' çalışsa da, ağırlık öğrencilerdedir. Çoğu zaman benzeri her yapıda olduğu gibi en aşırı uçtakiler, cemaate karşı hiçbir eleştiriye açık olmayanlar, Risale-i Nur'daki basit bir çelişki eleştirildiğinde bile söyleneni anlamaya çalışmadan tepki gösterenler bu 'sonradan olma' şakirdlerdir. Yürekten inanlardan farkları, bağlılık nedenlerinin daha çok duygusal motivasyonlar olması.

Çıkar peşindekiler

Bu kadar büyük imkanlara ve ekonomik güce sahip bir oluşumun çıkarcı insanları mıknatıs gibi çekmesi kaçınılmaz. Bu kişiler hakkında çok uzun konuşmaya değmez, cemaat şirketlerinde iyi bir iş kapmak, makam sahibi olmak, Ortadoğu'daki lobi faaliyetlerinden nasiplenerek işlerini geliştirmek, öğrenciyse güzel yurtlarda kalmak ya da okurken burs almak gibi nedenlerle cemaate katılan, ihtiyacı kalmayınca da kaçıveren insanlar az değil.

Sığınanlar

Anadolu'dan büyük şehirlere okumaya gelen bazı gençler için cemaat kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam sunmaktadır. Maddi imkanı olmayan bazı öğrenciler de hepsi kusursuz döşenmiş cemaat evlerini, yurtlarını insanca yaşayabilecekleri yerler olarak görürler. Bazı iyi huylu çocuklarsa ortaokul ve liselerde, cinsellik ve popülerlik dışında gündemi olmayan, güçlünün zayıfı ezdiği bir düzen kurmuş gençler arasında sıkıntı çektiklerinden, cemaatteki dayanışmadan etkilenirler. Sığınanlar, şakirdler arasında azımsanamayacak orandadır. Kendilerini güvende hissettikleri ortama ayak uydurmaya çalışır, akıllarına yatmayacak pek çok şeye 'inanmak istedikleri için' inanırlar.

Sempatizanlar

Bu kişiler şakird olmasalar da, onları da bu başlık altında işlemek iyi olacak. Şakirdlerin çok güzel işler yaptıklarına ikna edilirler ve cemaate yolundaki engelleri kaldırmasında yardımcı olurlar. En azından kendileri engel olmaktan çıkarlar. Bu konu cemaat için şakird kazanmak kadar önemlidir, Gülen'in 'bir kişinin davaya düşmanlığını 100'den 99'a indirmek de hizmettir' yaklaşımı desturdur. Hiç olmazsa bu sayede çocuklarını onların okullarına göndermeleri sağlanabilir, bu da ileride yeni şakirdler demektir. Bunun için asla şakird olamayacak kişilere de, çok iyi davranılır.

Aileden şakirdler

Anne babası şakird olan ya da cemaate sempatik baktıkları için ailesi tarafından çok küçük yaşta Hizmet'e teslim edilmiş çocuklar, cemaatin asıl itici gücü. Ortaokul ve liselerde müspet çocukları tespit edip abilere raporlayanlar genelde onlar olur. Diyebilirsiniz ki, 'İnsan çocuğunu bir cemaat ferdi olarak yetiştirme özgürlüğüne sahip değil mi? Büyüdüklerinde isterlerse çıkarlar.' Eğer cemaat o çocukları ileride anlatacağım 'düşünceleri kalıplaştırma' sürecinden geçirmiyor olsaydı, elbette diyecek bir lafım olmazdı. Bundan vazgeçerlerse yine olmayacak. Ama şu an durum böyle değil. İleride bu konuyu irdeleyeceğiz.

Davaya yürekten inananlar

Her ne kadar cemaatle ilgili her şeye önyargılı bakanlar kabul etmekte zorlanacaklarsa da, tüm şakirdlerin 'beyni yıkanmış, din tüccarı, kandırılmış' olduğunu iddia etmek, onları biraz tanıyan herkes için rahatsız edici. Saldırgan lafların insanları savunma psikolojisine soktuğu, uç noktalara ittiği, sanırım sadece benim bildiğim bir gerçek değildir. İleride bahsedeceğim 'düşünceleri kalıplaştırma' süreci cemaatin temelini oluştursa ve bunu şiddetle eleştirsem de, bu durum 'Hizmet' felsefesini iyice düşünmüş, sorgulamış, kendince mantıklı bulmuş ve özgür iradesiyle kabullenmiş insanların da olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Haber: Barış Müstecaplıoğlu
Kaynak:www.aksam.com.tr