Sabah yazarlarından Altan Tanrıkulu, eski patronu Dinç Bilgin'in kişiliğini yazdı. Tanrıkulu, yeni patron Ciner'e de "merhaba" demeyi ihmal etmedi.
Abone ol Altan Tanrıkulu, başlıklı yazısında eski patronuna güle güle derken, yeni patronuna da "merhaba dedi.YAZI: Altan TANRIKULU
KAYNAK:
Heyecanlıydım.. Uzun süre sonra ilk kez görecektim patronumu.. Sabah saat 08.00 gibi hastaneye geldim. Küçük bir odadaydı.. Minicik bir televizyonu vardı ve atv'den haberleri izliyordu. Masasının üstündeki günlük gazetelerin belli ki tamamını okumuştu..
Beni görünce sevindi.. Ne konuşacağımı bilemiyordum.. Hiçbir şey söylememe gerek kalmadı.. Başladı konuşmaya..
Gazeteyi sordu.. Fotomaç'ın Genel Yayın Müdürü'ydüm o zaman.. Sayfaların daha iyi olması için yapmam gerekenleri söyledi bana.. Hep gazete konuştuk..
Odadan çıktıktan sonra moralim artmıştı.. Ben moral vermeye gitmiştim ama patronumun yanından ayrıldıktan sonra özgüvenim arttı. Belli Sabah pes etmeyecekti .. Bir çaresi bulunacaktı.. Atv düşmeyecekti.. Fotomaç düşmeyecekti.. Takvim, Aktüel düşmeyecekti..
Dinç Bey, 1994'ten beri Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl, Fotomaç, Sabah gazetelerinde görev yaptığım sürece bana hep gazetecilik adına öğütler verdi, fırçalar attı. Alnımdan da öptü, azarladı da.. Ödülümü de verdi, cezamı da.. Ama daha iyi gazeteci olmam için hep önümü açtı..
Dinç Bilgin'in cezaevi süreci grubumuzdaki herkesi umutsuzluğa sürüklemişti. Maaşlarımız bazen yatıyor, bazen eksik yatıyordu.. Kimse gelecekte ne olacağını bilmiyordu.. Karşı grubumuz tarafından dağıtımımız yapılıyordu ve kesinlikle eşit şartlar altında değildik.. Türk medyası tek patronlu bir döneme doğru sürükleniyordu..
Tam o sırada Vatan gazetesi ortaya çıktı. Sabah'ın neredeyse üçte ikisi o gazeteye gitti. 9 Ağustos günü artık gazete için çok daha zorlu günler başlamıştı..
Biriki gün sonra tanıştım yeni patronumla.. El sıkışıyla anlatıyordu kalbindekini..
Çalışanından asla ayırmıyordu kendini.. Bir gün asansörde yük taşıyanlara yardım ederken gördüm onu.. Bir gün kalkıp bütün binadaki herkesin elini tek tek sıkıp bayramını kutlarken..
Turgay Ciner bir işadamıydı, gazetecilikte tecrübesi yoktu.. Ama medyaya girmeyi kafasına koymuştu. Bu süreçte Ergun Babahan'ın da bilgi ve birikimiyle çökmekte olan koskoca bir grubu ayakta tuttu.. Sabah'ın tirajı bu süreçte neredeyse ikiye katlandı.. O olmasa bugün bu gazete olmayabilirdi..
Geçen yıl Sabah ve Digiturk çalışanları her cumartesi maç yapardık. Rıza Çalımbay, Metin Tekin, Gökhan, Ünal, Oğuz, Samet Aybaba, Erman Toroğlu gibi ünlüler de bize katılırdı. Turgay Bey de bizim takımın santrforuydu..
Bir cumartesi maç başlarken Turgay Bey sakatlandı.. Zafer Yıldırım'ın, Rıza'nın ve Ömer Güvenç'in uyarısına karşın oynamayı sürdürdü.. Seke seke 1 saat oynadı bizimle.. Takımdaki ünlü yıldızlardan biri yanıma geldi, "Ya bizim kılımız dönse maça çıkmıyorduk, adama bak lifi atacak maçı bırakmadı. Neden iş hayatında bu kadar başarılı olduğu belli" dedi.
Turgay Ciner Sabah Grubu'nun yeni patronu.. Çok önemli bir sorumluluğun altına girdi.. Şimdiye kadar olduğu gibi bu alanda da sektörün 1 numarası olmak ilk hedefi, biliyorum..
Bu düzeydeki işadamları için anlaşıp, el sıkışabilmek önemlidir.. Bilgin ve Ciner'in iki kez el sıkışması binlerce aileyi mutlu etti.
Onlar adına, gazetem adına; borcunu ödemek için sonuna kadar mücadele eden Dinç Bilgin'i de, batmakta olan bir grubu ayağa kaldıran Turgay Ciner'i de kutluyorum.