BIST 9.480
DOLAR 34,42
EURO 36,43
ALTIN 2.837,33
HABER /  DÜNYA

Gül’den uluslararası basına gönderme

Gezi Parkı olayları değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, şiddete fırsat vermemek gerektiğini belirterek, “Buna dünyanın hiçbir yerinde müsaade e...

Abone ol

Gezi Parkı olayları değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, şiddete fırsat vermemek gerektiğini belirterek, “Buna dünyanın hiçbir yerinde müsaade etmezler. Özellikle bunu burada uluslararası basına da duyurmak istedim. Türkiye’de olup bitenler farklıdır” dedi.
Trabzon’dan karayolu ile Rize’ye gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çok sayıda vatandaş tarafından karşılandı. Gelişi öncesi savaş uçaklarının Rize üzerinde sorti yaptıkları gözlenirken, Gül aracından valilik önünde indikten sonra vatandaşlarla tokalaştı. Rizeli sanatçı Ahmet Çakar, Gül’e hitaben “Sizin gibi büyük bir insan görmek çok mutluluk verdi bize, sayın cumhurbaşkanım hoş geldiniz şehrimize” atma türküsünü okudu. Kendisine teşekkür ederek burada Rizeliler’e hitaben bir konuşma yapan Gül, "Gösterdiğiniz bu sevgi için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ülkemizin bu şirin ilinde Rize’de bulunmaktan, inanınki çok büyük mutluluk duyuyorum. Daha önceki yıllarda Rize’ye çok gelmek istedim ama o günlerde maalesef sel felaketleri oldu başka gelişmeler oldu. Karadeniz’in bütün güzelliği sizlerle beraber gün gibi ortada. Böyle bir günde sizlerle beraber olmak Cumhurbaşkanınız olarak ayrı bir mutluluk” diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’I ÖVDÜ
“Memleketimizin her tarafı birbirinden güzel” diyen Gül “Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları istedikleri yere gider, istedikleri yere yerleşir istedikleri yerde yaşayabilirler. Bu güzel ülkenin hep beraber kıymetini bileceğiz. Memleketimizin beraber değerini bileceğiz ve hep beraber huzur içinde kardeşlik içinde geleceğimizi daha da parlak yapmak için el birliği ile çalışcağız. Rize çok partili sisteme geçtiğimizden beri çok önemli siyasetçiler yetiştirmiş. Önemli devlet adamları yetiştirmiş ve iki başbakan çıkarmış bir ilimiz. Bugünkü başbakanımız da Rizeli, bildiğiniz gibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan benim en eski ve en kıymetli arkadaşlarımdan. Hep beraber bu ülkeyi bütün şehirlerimizi çok daha zenginleştirmek sizlerin huzurunuzu artırmak için gece gündüz çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı, ardından valilik binasına girdi. Burada bazı öğrencilere karnelerini veren Gül, Vali Nurullah Çakır’ın makamına geçti. Cumhurbaşkanı Gül burada Rize’nin çok partili hayata geçtiği günden bu yana çok önemli siyasetçiler yetiştirdiğini hatırlatarak, “Çok önemli devlet adamları yetiştirmiştir. 2 başbakan yetiştirmiş bir yer. Bugünkü değerli başbakanımız da sizin hemşehrinizdir. Nüfusu belki küçük ama ülkede ağırlığı olan bir il. Rizeliler bununla ne kadar övünse haklarıdır” dedi.

“ULUSLARARASI BASINA SESLENİYORUM”
Basın mensuplarının Gezi Parkı ile ilgili sorularını cevaplandıran Gül, “Türkiye açık bir toplum. Türkiye’de basın hür. Demokratik bir ülke. Türkiye demokratik bir ülke derken demokrasi standartları batı kriterlerinde olan bir ülke. Mahkemeleri var, itirazları var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni tanımış. AB ile tam üyelik müzakereleri yapıyoruz. Bunları şundan ifade ediyorum; Bir yerde bir olayı baktığımızda yanlış tahlil etmemiz gerekir. Özellikle uluslararası camiaya seslenmek istiyorum. Uluslararası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz dönemde, Ortadoğu’da komşu ülkelerde çok olaylarımız oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Taksim’deki olayları televizyonlarında izleyenler onlarla benzerlik kurmaya çalıştılar. Bu tamamen yanlış bir şey. Bu ülkelerde temel hak ve özgürlükler için insanlar, ‘demokrasiye geçelim, çok partili sisteme geçelim, çoğulculuk olsun, herkes rahatlıkla düşüncelerini ifade edebilsinler’ diye ayaklandılar. Türkiye’ye bakarsanız olup bitenlerde böyle talepler yok. Hatta insanlar eskiden olduğu gibi faili meçhul cinayetler dursun, olağanüstü haller kalksın, katiller yakalansın, bunlar için değil. Bütün bu olup bitenleri ve Türkiye’yi farklı bir safhaya koymak gerekir. Yayın kuruluşlarını da buna çok dikkat etmeleri gerekir” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin muhakkak açık bir toplum olduğunu demokrasi ve hukukun teminat altında olduğunu bunun herkesin bilmesi gerekir” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şunları söyledi:
“Bu bağlamda barışçı bir şekilde şiddete kaçmayan, şiddetin içinde olmayan her türlü gösteri, ifade ve düşüncelerin açıklanması bunlar demokratik haktır. Bunu başından beri söylüyoruz, bununla da gurur duyuyoruz. Eğer şiddet vatandaşları rahatsız edici, kural tanımayan, en önemli kavşakları meydanları, girip bir yerleri kuralsız bir şekilde ve sürekli şiddetle tutulma çalışılıyorsa bu da tabii ki demokratik bir hak olarak öne atılamaz. Ama tabiî ki ‘Gezi Parkı’nda, Taksim’de farklı bir düşüncem var’. Yapılacak projelerle ilgili düşünceler ayrıdır. Bu itirazları varsa bunları dinlemek, bunlara kulak vermek şüphesiz ki hepimizin görevidir. Bugün bu bağlamda çeşitli görüşmeler yapılıyor yapılacaktır da. Ben ilk günden itibaren söyledim zaten almamız gereken mesajlar da bunlar. Farklı düşünceleri konuşarak görüşerek hukuk düzeni içinde itirazlar olur, mahkemeler olur. Anlaşılmazsa mahkemelere de gider. Neticesinde şiddetten uzak bir şekilde bunlar çözülür. Sonunda bu şekilde de olacağına inanıyorum. Ama şiddete fırsat vermemek gerek. Bu bize yakışmaz, buna dünyanın hiçbir yerinde müsaade etmezler. Newyork’ta da müsaade etmezler Berlin’de de müsaade etmezler. İspanya’da da müsaade etmezler. Ben özellikle bunu burada uluslararası basına da duyurmak istedim. Türkiye’de olup bitenler farklıdır, bunlar temel hak ve özgürlükler demokrasi talebi ile ilgili değil ama başka talepleri olan insanların sesini duyurmak istedikleri için Gezi Parkı’ndaki gösterileri vardı. Bunun dışında bazı gecelerde rastladığımız gibi dün de olduğu gibi şiddete başvuranlar var. Bu da ayrı bir şeydir. Bunları birbirinden ayırmamız gerekir kurallara herkesin uyması gerekir. Demokrasi kuralları içerisinde en aykırı düşünceler de en aykırı fikirler de tabii ki söylenebilir. Bunları dinlemek kulak vermek demokrasinin gereğidir.”

KILIÇDAROĞLU’NUN ÇAĞRISINA YANIT VERDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Liderler Zirvesi” çağrısı ile ilgili sorulan soru üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Tabiî ki parti başkanlarının da liderlerin de farklı fikirleri var. Çoğulculuğa inanıyorsak, demokrasiye inanıyorsak, farklılıkların da olması gerekir. Bu çerçevede ana muhalefet başkanımız da benimle görüşme talebinde bulundu. Ben kabul ettim ve görüştüm. Fikirlerimizi söyledik. Bütün siyasi parti başkanlarını bir araya toplamak bunlar da zaman zaman olabilir. Nitekim ben de cumhurbaşkanı olduğum ilk yıllarda bu tür davetleri yaptım. Ama ben bu noktada neticeye bakarım doğrusu. Neticeye ne yardımcı oluyor katkısı ne olacak buna bakarım. Bu çerçeveden baktığımda bugünkü siyasi ortam içinde çok doğrusu katkı sağlayabileceği düşüncesinde değilim. Böyle bir kanata oluşursa tabiî ki bu daveti yaparım. Buna nazaran liderlerle tek tek görüşerek, düşüncelerini rahat bir ortamda almayı, herkesin ne düşündüğüne bakarak bunun çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim” dedi.

“DEMOKRATİK OLGUNLUKLA BUNLARI AŞACAĞIZ”
Bir basın mensubunun “Gezi Parkı olaylarının ilk günlerinde çıkan olaylar sonrasında ‘mesaj alındı’ demiştiniz, dün başbakanla görüştünüz aldığınız mesajı başbakan Erdoğan’a ilettiniz mi ?” sorusu üzerine Gül, şunları söyledi:
“Olabilir tabii. İlk günün bir karmaşası vardı herkeste. Sayın Başbakan yurtdışındaydı. Bugün zaten gruplarla görüşüyor. Demek ki onların çeşitli düşüncelerini öğrenmek için, birinci ağızdan üstelik dinlemek için, onları davet edip görüşmek istemesi demek ki artık ondan bundan değil birinci ağızdan dinlemek istediğini gösteriyor. Yani güzel olaylar bunlar. Başta söylediğim demokratik olgunlukla bunları aşacağız. Demiştim. Bunlar kesinlikle zafiyet değildir bunun bilinmesini isterim. Bunların hepsi demokratik olgunluktur. Nihayetinde ülke bizimdir. Vatandaşlarımızın farklı fikirleri ayrı düşünceleri olabilir. Olacaktır ki o zaman ülkenin demokratik bir ülke olduğu ortaya çıksın. Farklı fikirlerden doğan anlaşmazlıklar varsa o zaman hukuk yolları vardır. Neticesinde nihai bağlayıcı kararlar ortaya çıkar. Türkiye bunları başarabilecek üstesinden gelecek bir ülkedir.”

OLAYLARDA ULUSLARARASI BASIN KURULUŞLARINI ROLÜ
Uluslararası basın kuruluşlarının olayları provoke edip etmediğinin sorulması üzerine Gül, “Herkes her şeyi söyleyebilir. Türkiye açık bir ülke. Nasıl başka ülkede olup bitenleri biz seyrediyorsak Türkiye’de olup bitenlerin de başkalarının seyretmesi normaldir. Bunun içerisinde kimisi iyi gazetecilik yapar. Kimisi iyi gazetecilik yapmaz. Kimi iyi yayın yapar, kimi farklı yayın yapar. Bunlar nihayetinde bütün kuruluşların inandırıcılığı ile ilgili konulardır. Biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak, onlar da bizde olup bitenleri seyrediyorlar. Bu olup bitenler doğru güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar yanlış bilgiler verilmemiş olur. Türkiye’de polisin elinde silah yok, elinde cop yok, her polisin üzerinde numaraları yazılı. Gerçi bazıları ile ilgili şikayetler var ama onunla ilgili soruşturmalar açılır. Bunları ayıracaksınız. Bunları ancak Madrid’deki Newyork’taki polislerde görürsünüz. Ama o çok büyük olayların olduğu temel hak ve özgürlükler için sokağa çıkıldığı güvenlik güçlerinin polislerin yaptıklarına bakın neler oldu oralarda değil mi ? O açıdan bunların hepsini bizim yerli yerine oturtarak analiz etmemiz gerekiyor. Türkiye’de farklı gazeteler farklı televizyonlar kendi açılarından durumu farklı farklı yansıtıyorlar. Biz kendimize güvendikten sonra buna fazla da bakmamak gerekiyor.”

“KONUŞMANIN TAMAMINA BAKMAK LAZIM”
Polisin ilk günlerdeki müdahalesi ve “Başbakan Erdoğan’la aranızda fikir ayrılığı mı var?” soruları üzerine Gül “Ben buradan şimdi bir konuşma yaparım siz içerisinden bir bölümünü alırsınız, başbakan veya ana muhalefet başkanı açıklama yapar, içerisinden sadece bir kısmını alıp kullanırsınız. Konuşmanın tamamına bakmak lazım. Ben neden bahsediyorum. Türk demokrasisinin batı kritirlerinde bir seviyeye ulaştığından bahsediyorum. Bazı eksikliklerimiz var, bunları da kapatmak için çalıştığımızı ve bir reform sürecinde olduğumuzu söylüyorum. Bir ülkede ülke nasıl yönetilecek, ülkenin yönetimi nasıl olacak. Bunun temel kuralı nedir ? demokrasi çoğulcu seçimlerdir. Neticede milletin iradesi sandıktan çıkar. Bu bir temel husus. Ancak ileri demokrasilerde, batı kriterli demokrasilerde bunun ötesinde de yapılabilecek şeyler vardır. Barışçı şekilde insanlar fikirlerini açıklayabilir, yazabilir, çizebilir. ‘Bütün bunlar ileri demokrasilerin bir parçasıdır’ derken nedir diye sorsanız o da aynı şeyleri söyler. Tabiî ki yanlışları görmemiz lazım. Eğer yanlışlara yanlış demezsek burada da olgunluğumuz ortaya çıkmaz. İlk gün gezi parkında olanlar yanlıştı. Bunu İstanbul polisi de gördü. Onun için dün ve evvelsi gün bakışları nasıl farklılaştı. Bunu İstanbul polisi de İstanbul yönetimi de gördü. İlk gün yaşananlara doğrudur diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider. Bunu herkes gördü. Bunu kendileri de gördüler. Dünkü evvel ki günkü davranışları gördük. Şimdi şiddet olmayan bir gösteriyi ayırt ediyoruz. ‘Sizi de tehlikeye sokacak bir şiddete gösteriye de müsaade etmeyeceğiz’ dediler. İlk gün böyle olsaydı bu noktalara gelmezdik” cevabını verdi.
Açıklamalarının sonrasında kendisine Vali Nurullah Çakır tarafından U 20 Dünya Kupası maçı bileti hediye edilen Gül, ardından Rize Belediye Başkanlığı’nı ziyaret ederek Belediye Başkanı Halil Bakırcı’dan brifing aldı.
(İHA)