AK Parti'nin iktidardaki bir yılını partinin aylık yayın organı Türkiye Bülteni'ne değerlendiren Gül, önceki hükümetler ve MGK ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.
Abone olDışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin ancak AK Parti iktidarında bütün Müslüman dünyaya örnek olabileceğini söyledi. AK Parti'nin iktidardaki bir yılını partinin aylık yayın organı Türkiye Bülteni'ne değerlendiren Gül, Kasım 2002'de Türkiye'nin ''ümitsiz, karamsar ve geleceğe içi karamsar bakan bir ülke'' olduğunu belirterek, bu süre içinde pek çok önemli olayın geliştiğini kaydetti. Türkiye'nin daha önce adeta ''tecrit edilmiş bir ülke gibi'' olduğunu ifade eden Gül, otorite eksikliğinden dolayı Türkiye'ye gelen gidenin olmadığı yorumunda bulundu. Gül, ''Bizden önceki hükümette kabinedeki herkesin ayrı bir baş çekmesini düşünün, bir de bizim hükümetimizi düşünün, tek vücut olmuş'' diye konuştu. ''Birinci önceliğimiz Türkiye'nin AB'ye girmesini temin etmek'' diyen Gül, bununla ilgili dünyayı ''şok edici'' adımların atıldığını kaydetti. Gül, ''Bunun neticesinde Türkiye'deki hükümet bütün dünya basınına 'reformist hükümet' olarak geçti'' dedi. AB SÜRECİ Yedi reform paketinden dördünün AK Parti iktidarında çıkarıldığını belirten Gül, temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda Cumhuriyet tarihinin en önemli reformlarının yapıldığını ifade etti. Gül, MGK'nın eskiden ikinci bir hükümet gibi olduğunu, yapılan reformla yeni bir yapıya kavuşturularak, danışma kurulu haline getirildiğini söyledi. Gül, AK Parti hükümetinin Türkiye'nin ve AB'nin de ötesinde bir başarı elde ettiğini belirtti ve şunları kaydetti: ''Biz bütün dünyaya, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkenin modern olabileceğini, en gelişmiş ülkelerdeki insan hakları standartlarının uygulanabileceğini, demokrasiyi en geniş şekilde kendi halkına tattırabileceğini gösteriyoruz. Üstelik biz, muhafazakarlığa, halkın değerlerine, dine çok önem veren liderlerin bunları yapabileceğini gösterdik.'' Müslüman ülkelerin Türkiye'yi büyük bir heyecanla takip ettiğini, Müslüman dünya gençleri arasında AK Parti'ye büyük sempati olduğunu belirten Gül, ''Bütün bunlar şunu gösteriyor ki Türkiye, AK Parti iktidarında ancak bütün Müslüman dünyaya örnek olabilir'' dedi. AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'na ilişkin soru üzerine de Gül, raporda ''reformların uygulanmasında eksiklikler olduğu'' yönünde yapılan tespitin objektif olduğunu bildirdi. Gül, AK Parti hükümetinin bu reformların uygulanmasını taviz değil görev olarak gördüğünü söyleyerek, ''Halen bazı yerine gelmeyen uygulamalar var. Ama bunlar zamanla olacak. Hükümetin kararlılığı önünde hiç kimse duramaz'' diye konuştu. KIBRIS SORUNU Bakan Gül, İlerleme Raporu'nda Kıbrıs'a atıfta bulunulmasını ise yanlış bulduğunu ve tenkit ettiğini ifade ederek, ''Ama şu bir gerçek, benim bir dışişleri bakanı olarak bunu görmemem mümkün değil. Kıbrıs sorununun çözümü AB sürecini inanılmaz şekilde kolaylaştıracak'' dedi. Kıbrıs sorununa AB olmasa bile çözüm bulmak istediklerini ve bunun için karşılıklı adımlar atılması gerektiğini kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama Türk tarafı uzlaşmacı tavrını gösterir, Rum tarafı buna karşılık vermez ve sorun çözülmezse dünyanın o zaman bize söyleyeceği hiçbir şey yok.'' Gül, Türkiye'nin, Kıbrıs Rum yönetiminin AB'ye tam üye olacağı Mayıs 2004 tarihine kadar çözüm için yeni bir girişimde bulunup bulunmayacağının sorulması üzerine, Mayıs'ta Rum kesiminin AB'ye girmesi durumunda, ''bütün Kıbrıs'ı temsil ediyor gibi'' gireceğini ve bunun olumsuz bir gelişme olacağını kaydetti. IRAK AK Parti'nin dış politikasını da değerlendiren Gül, geçen bir yıl içinde Türkiye'nin ''en çalkantılı ve tehlikeli'' dönemini geçirdiğini söyledi. Gül, Irak'ta büyük bir savaş olduğunu hatırlatırken, Türkiye'nin tecrübesiyle hiçbir ''belaya bulaşmadan'' kendisini bu durumdan sıyırdığını ifade etti. Türkiye'nin bölgenin en önemli ülkesi olarak yoluna devam ettiğini belirten Gül, ''Savaşa, kargaşaya girmedi ama aynı zamanda da ağırlığını bütün bölgeye hissettirdi'' dedi. TBMM'nin hükümete Irak'a asker gönderme yetkisini verdiği tezkerenin kullanılmama kararının Türkiye-ABD ilişkilerini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine Gül, ABD ile ilişkilerin şu anda gayet iyi ve gerçekçi bir noktada olduğunu söyledi. Gül, Irak'a ilişkin başından beri Türkiye'de yaşanan sürecin herhangi bir demokratik ve gelişmiş ülkede nasıl yaşanırsa öyle geliştiğini belirterek, şunları söyledi: ''Bu AK Parti sayesinde oldu. Daha önce Amerikalılar, Avrupalılar Türkiye'de 2-3 kişiyi ikna ederlerdi, o 2-3 kişi de talimat verirdi ve işler öyle yapılırdı. Onun için Türkiye'de demokrasi çalışmazdı. Biz öyle yapmadık.'' Bakan Gül, Irak'a ilişkin yaşanan bu sürecin AB üzerinde çok olumlu bir etki yaptığını da ifade ederek, ''AB şok oldu. Çünkü onlar bizim de eski siyasiler gibi, herkesin oyunu, kafasını, aklını cebimize koyup istediğimiz gibi kullanacağımızı sanıyorlardı'' dedi. ''ABD nezdinde de bunun olumlu havası oldu. ABD tabii bu karara çok üzüldü. Ama hiçbir şey diyemedi ABD Başkanı George Bush'' diyen Gül, Bush'un kendisine mektup yazarak teşekkür ettiğini, dolayısıyla ortaya bir kızgınlık çıkmadığını belirtti. İkinci tezkere konusunda görüşlerini açıklayan Gül, Türkiye'nin Irak'ı işgal etme gibi bir niyetinin olmadığını, Irak halkına yardımcı olmak istediklerini ama sonradan Iraklıların bu yardımı istemediklerini bildirdi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Baktık ki bu süreç içinde bir taraftan risk artmaya başladı, bir taraftan direnç ve terör faaliyetleri çok arttı. Irak'a asker göndermenin faydasının giderek azaldığını gördük. Biz o zaman niye Türk askerini ateşe atalım dedik ve asker göndermedik. Yetki tezkeresini inadına kullanacağız anlayışı içinde olmadığımızı da gösterdik.'' Bakan Gül, bu süreç içinde ''dünyanın en büyük ülkesi, süper güç ABD'nin bu sefer Türkiye karşısında mahcubiyet içine girdiğini'' kaydetti ve ''Biz müttefikliğimizi de göstermiş olduk'' diye konuştu.