Abdullah Gül, Kıbrıs sorunu için İslam ülkelerine seslendi. Gül'ün tek isteği bu olmadı. Müslümanların reformalara destek olmasını istedi. Azeri-Ermeni sorununa da değindi.
Abone olDışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İslam ülkelerinin, Kıbrıs Türklerine destek konusunda daha fazlasını yapmasını gerektiğini söyledi. Gül, Yemen'in başkenti Sana'daki 32. İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Türkiye adına yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türklerinin barışçı çözüme verdiği destek ve Türkiye'nin bu yöndeki yapıcı diplomatik çabalarına rağmen, Kıbrıs sorununun, Rumların uluslararası çabaları reddetmesinden dolayı çözümsüz olarak durmakta olduğuna işaret etti. Gül, Kıbrıs Rum yönetiminin, BM Genel Sekreteri'nin çağrılarını, AB Konseyi kararını ve İKÖ'nün Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyon ve ambargoların kaldırılmasına yönelik kararlarını görmezden gelmekte olduğuna da dikkati çekti. Bu konuda bazı ülkelerin attığı adımları takdirle izlediklerini ifade eden Gül, ''İslam ülkeleri bu konuda daha fazlasını yapmalıdır, çünkü izolasyonun devamı, Kıbrıs Türklerindeki güvensizlik ve kırgınlık hissini daha da derinleştirecektir'' dedi. Gül, Kıbrıs Türklerine yönelik haksız izolasyona son verilmesinin, bütün tarafların, Türkiye'nin de yıllardır savunduğu kapsamlı çözüme yönelmeleri konusundaki tek yol olarak gözükmekte olduğunu vurguladı. Gül, Türkiye'nin Kıbrıs sorununa çözüm bulma yolundaki olumlu tavrını ve BM Genel Sekreteri ile işbirliğini sürdürmeye devam edeceğini söyledi. TÜRKİYE'NİN REFORM SÜRECİNE DESTEĞİ İKÖ'de reformlara duyulan gereksinim konusunda son yıllarda uzlaşmanın sağlandığına işaret eden Gül, Türkiye'nin, İKÖ ve Genel Sekreterliğin yeniden yapılanması ve reform sürecini tamamen desteklediğini vurguladı. Bu çalışmaların tam bir şeffaflık içerisinde ve üye ülkelerin tam mutabakatıyla yürütülmesi gerektiğini kaydeden Gül, reform sürecinin, İKÖ tüzüğünün objektif biçimde gözden geçirilmesi, İKÖ kaynaklarının düzene sokulup güçlendirilmesi, BM ve diğer önemli uluslararası kurumlarda işbirliği halinde çalışacak vizyon sahibi ve etkili birimlerin oluşturulması gibi unsurları içermesi gerektiğini kaydetti. Çatışmalara çözümler getiren ve küresel dinamiklerin hızına uyum sağlayan uluslararası örgütlerin günümüz dünyasında daha güçlü bir sese sahip olduklarına işaret eden Gül, bu nedenle İKÖ'nün barış yapıcı, arabuluculuk, çatışmaları önleyen ve güven artırıcı mekanizmalara destek vermesi ve bunları oluşturmaya yönelik arzu ve yeteneğini göstermesinin çok önem taşıdığını ifade etti. Gül, kitle imha silahlarından terörizme kadar uzanan tehditlere karşı kolektif bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu belirtti. Türkiye'nin, Müslüman dünyadaki reform çabalarıyla ilgili bir yasa tasarısı sunduğunu bildiren Gül, konuşmasında, reform sürecinde dikkat edilmesi gereken unsurları sıraladı. Gül, buna göre, reformların ''gerçek'' olması, özellikle ekonomi alanında sürdürülebilirliğinin sağlanması için yasal bir temele dayandırılması gerektiğini söyledi. Reformların, cinsiyet eşitliği, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hukukun üstünlüğü gibi temel hakları içeren ortak ve evrensel değerler zemininde olması gerektiğini ifade eden Gül, reform sürecinin ilerlemeye imkan verecek esneklikte olmasının önemini de dile getirdi. Gül, reformların her toplumun yapısı ve ihtiyaçları dikkate alınarak oluşturulması ve kademeli olarak uygulanması gerektiğini belirtti. Sivil toplumların iyi yönetim ve kaynakların akılcı kullanımıyla bu sürece katkı sağlayabileceğini kaydeden Gül, kolektif olarak ele almaları gereken başka bir tehdidin ise dünyanın bazı bölgelerinde belli ırklara, kültürlere ve İslam'ın da aralarında bulunduğu belli dinlere karşı önyargılar ve tutumlardaki ciddi artış olduğunu söyledi. Gül, politik ve kültürel diyalog ve eylemlerin, İslam karşıtı kampanyalar ve İslamofobiyle mücadelenin etkili yollarından biri olduğuna işaret etti. Bu çerçevede, Türkiye'nin girişimleriyle uyumlu olarak, bu yıl Avrupa Konseyi'nin İslamofobiyi, ''savaşılması gereken tehlikeli bir eğilim'' olarak tanımladığını ve kültürler ve dinler arası diyalogu teşvik ettiğini belirterek, bunun ileriye doğru atılmış önemli bir adım olduğunu kaydetti. ORTADOĞU Konuşmasında Filistin-İsrail sorununa da değinen Gül, taraflar arasında üst düzey temasların yeniden başlamasından ve Şarm El Şeyh'de ilan edilen ateşkesten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Gül, Türkiye'nin barış çabalarına olan yapıcı katkılarını sürdürdüğünü vurgulayarak, bu yönde attıkları adımlardan örnekler verdi. Abdullah Gül, taraflara, bu hassas sürecin zarar görmemesi için terör ve şiddete izin verilmemesini önemle tavsiye etmeyi sürdürdüklerini belirtti. Irak'ın da tarihinin önemli bir aşamasına girdiğine işaret eden Gül, bu ülkedeki geçiş sürecinin sonucu ne olursa olsun, İKÖ bölgesinde ve ötesinde çok büyük bir etki yapacağını kaydetti. Gül, Iraklıların, anayasa yazım sürecinde özellikle ulusal karakter konuları üzerinde kendi aralarında geniş bir katılım ve uzlaşmayı sağlamaları gerektiğini söyledi. Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, siyasi birliği, demokratik ve istikrarlı bir ülke olmasını desteklemekte olduğunun altını çizen Gül, Irak'ın, halkı ve komşularıyla barış içinde yaşaması ve terörün her türlüsünden uzak durması gerektiğini belirtti. Gül, bu görüşün Irak'ın tüm komşuları tarafından da desteklendiğine işaret etti. AZERİ-ERMENİ İHTİLAFI Dışişleri Bakanı Gül, Azeri topraklarının Ermeniler tarafından işgalinin sonucu olan Azeri-Ermeni ihtilafının, bölgesel istikrar, refah ve işbirliğinin önündeki en büyük engellerden biri olarak durduğunu söyledi. Gül, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü korunarak bu soruna barışçı bir çözüm bulunması zamanının geldiğini belirterek, Türkiye'nin sorunun çözümüne yönelik desteğini dile getirdi. BATI TRAKYA'DAKİ TÜRKLER Abdullah Gül, Batı Trakya'daki Türk Azınlığın dini haklar, vakıflar, etnik kimliklerinin tanınması gibi konularda hala kısıtlamalarla karşı karşıya olduğunu kaydederek, İKÖ'nün bölgedeki Türk Azınlığın durumunu yıllardır gözlemlediğine dikkati çekti. Gül, mevcut şartlarda konu üzerinde odaklanmak ve Yunanistan'a yükümlülüklerini yerine getirme yolunda baskı yapmanın sürdürülmesinin uygun olacağını belirtti. Dışişleri Bakanı Gül, konuşmasında, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi adaylığına destek veren ülkelere teşekkür etti ve diğer ülkelerin de bu desteği göstermesini umduklarını söyledi. Gül, ''Tsunaminin Çocuk Kurbanlarının Korunması İçin İKÖ İttifakı'' (OIC Alliance to Safeguard Children Victims of the Tsunami) projesinin başlatıldığını da hatırlatarak, Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çağrısına cevaben, Türkiye olarak bu önemli İKÖ projesine 1 milyon dolar sunmaktan memnuniyet duyduğunu vurguladı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, konuşmasında, Türkiye'nin Afganistan'da attığı adımlardan, Afrika'ya yönelik BM girişimlerine desteğinden ve Cammu-Keşmir'deki mevcut durumdan duyduğu endişeden de bahsetti.