BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.869,24
HABER /  POLİTİKA

Gül'den Avusturya'ya AB resti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Avusturya ziyareti öncesi önemli açıklamalarda bulundu

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan Avusturya'ya yapacağı ziyaret öncesi rest çekti.

Gül, ''Türk halkı belki de AB üyeliğine 'hayır' diyecektir, tıpkı Norveç halkının yaptığı gibi'' dedi.

Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamaya göre Gül, pazartesi günü başlayacağı Avusturya ziyareti öncesi ülkenin önde gelen 3 gazetesi Kurier, Die Presse ve Der Standard'a mülakat verdi.

Türkiye'nin AB üyeliği başta olmak üzere Türk dış politikası, iç siyasi gelişmeler ve ülke vizyonuna ilişkin konulardaki görüşlerini paylaşan Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamaları, söz konusu gazetelerin manşetlerinden okuyucuya duyuruldu.

GÜL'DEN TÜRKLER İÇİN İKİ DİLLİ HAYAT İSTEĞİ

Cumhurbaşkanı Gül'ün Der Standard gazetesine verdiği mülakat, ''Belki de Türk Halkı AB Üyeliğine Hayır Diyecektir'' başlığıyla gazetenin 29 Nisan tarihinde yayımlandı. Gül, mülakatta gazeteci Alexandra Föderl-Schmd'in, ''Okullarda Türkçe ders verilmesine dair bir tartışma var. Bu konudaki tavrınız nasıl?'' sorusuna, Avusturya'da yaşayan Türklerin iki ana dili olması gerektiği kanaatinde olduğunu vurgulayarak, her iki dile de çok iyi derecede hakim olmaları gerektiğini ifade etti.

TÜRKİYE'NİN AB'YE KATILMASI AVUSTURYA'NIN DA ÇIKARINA

Cumhurbaşkanı Gül, Avusturyalı gazetecinin ''Avusturya'da Türkiye'nin muhtemel AB üyeliğiyle ilgili büyük bir kuşku var. Buna nasıl bir çare bulacaksınız?'' şeklindeki sorusuna, ''Avusturya vatandaşlarının Türkiye'ye farklı bir bakış açısı olabilir. Bizim yapmamız gereken, Türkiye'yi Avusturya'da daha iyi tanıtmaktır. Ayrıca Türkiye'nin AB'ye katıldığı zaman Avusturya için bir yük teşkil etmeyeceğini de anlatmalıyız. Tam aksine, katılımla birlikte pasta da büyüyecektir. Türkiye o pastadan bir pay alacak ama bunun Avusturya'ya daha fazla getirisi olacaktır. Bu iki ülkenin de çıkarına olacaktır'' yanıtını verdi.

Bu sözler üzerine gazeteci Föderl-Schmd'in, ''Avusturya, Türkiye'nin muhtemel AB katılımına ilişkin bir halk oylaması yapma kararı aldı. Türkiye sonucu kabul edecek mi?'' sorusu üzerine Gül, ''Katılım müzakereleri sürüyor. Hiçbir şekilde engellenmememiz önemli. Türkiye gibi büyük ulusal ekonomiye sahip ülkelerle yapılan müzakereler hep uzun sürmüştür. Hiçbir şeyi aceleye getirmek istemiyoruz. Başarıyla intibak etmek arzusundayız. Bu çabamız engellenmemelidir. Sonra AB, uyumun sağlanıp sağlanmadığını denetleyecektir. Ondan sonra da birliğe katılıp katılamayacağımız bildirilecektir. Bizim için önemli olan bu. Bunun üzerine ülkeler referandum yapabilir. Elbette ki Avusturya da yapılacak o referandumun sonucunu kabul ederiz'' ifadesini kullandı.

BELKİ TÜRKİYE HAYIR DER

Cumhurbaşkanı Gül, aynı gazetecinin ''Zaman açısından hangi çerçeveyi düşünüyorsunuz?'' sorusunu, ''Bunun günümüzün konusu olmaması önemli. Biz, gelecekte ne olacağı hakkında konuşuyoruz. Gelecekteki o dönemin Türkiye'si, bugünün Türkiye'si olmayacak. Bu açıdan, belki de Türkiye çekim gücü yüksek bir ülke olacak. Türkiye her halükarda hem AB'ye hem de Avusturya'ya büyük bir katkı sağlayacaktır. Hatta o kadar ki Türk halkı belki de AB üyeliğine 'hayır' diyecektir, tıpkı Norveç halkının yaptığı gibi'' şeklinde yanıtladı.

REFERANDUMLARI SAYGIYLA KARŞILARIZ

Cumhurbaşkanı Gül, ''Alman Şansölye Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve bazı Avusturyalı siyasetçilerin açıklamaları, Türkiye'nin AB'de hoş karşılanmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu sizi öfkelendirmiyor mu?'' sorusunu şöyle cevaplandırdı:

''Eğer bu dedikleriniz doğruysa, o zaman bu durum daha ziyade bu ülkeler için fazla şerefli bir davranış biçimi değildir. AB devletlerinin 2005 yılında Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılmasına ortaklaşa karar verdiklerini hatırlatmak istiyorum. Ahde vefa ilkesine göre de buna sadık kalmaları gerekiyor. Bu devlet adamları, bu ilkeyi çok iyi biliyorlar. Onun için, bu açıklamaların iç siyasi düşüncelerden dolayı yapıldığını var sayıyorum. AB ile yürüttüğümüz katılım müzakereleri üyelik konusunda bir otomatizm şartı koşmuyor. Üye olacak duruma geldiğimizde ve bir değerlendirme yapıldıktan sonra, daha bazı AB devletlerinde etkili olabilecek referandumlar gerçekleştirilecek. Biz de bu referandumları saygıyla karşılarız. AB'ye giden yolumuz uzun bir süreçtir.''

TÜRKLERE İKİ DİL

''Türklerin entegrasyonu için şartlar iyileştirilmeli ve kolaylaştırılmalı. Kreşte, okulda ve üniversitede fırsatlar genişletilmeli. Her iki dilin, Almanca ve Türkçenin öğrenilmesi gereklidir. Burada önemli nokta, halen kapalı olan yolların ve fırsatların açılmasıdır. Türk kökenli Avusturyalıların iyi uyum sağlayabilmeleri için daha fazla bilgiye ihtiyaçları var. Özellikle İslam'ın bir din olarak anayasada tanınmış olduğu Avusturya'da bunların daha seri işlemesi lazım. Avusturya bir imparatorluğun mirasçısıdır ve çok kültürlü yapıya sahip bir ülkedir. Bu durumun diğer insanlara ve dinlere karşı daha fazla müsamahanın yolunu açması beklenir. Entegrasyon için her iki dile de hakim olunmalıdır. Bu benim Türklere çağrımdır. Onlar için iki ana dil var. Bu iki dille kendileri adına, aileleri ve Avusturya adına daha büyük başarılar yakalayabilirler.''