BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.006,68
HABER /  MEDYA

Gülay Göktürk depremi Akşam'dan neden kovuldu?

Fehmi Koru'nun ardından medyada bir flaş ayrılık daha yaşandı. Akşam Gazetesi bir yazısından dolayı Gülay Göktürk'ün yazılarına son verdi. Gülay Göktürk'ün kovulma sebebi ise bakın ne?

Abone ol

Medya dünyasında gündeme bomba düşen ayrılık haberi Akşam Gazetesi'nden geldi. Gazetenin liberal yazarı Gülay Göktürk'ün yazılarına son verildi.

Gülay Göktürk'ün işine son verilmesinin perde arkasında son yazdığı yazılarından biri yer alıyor.

GÜLAY GÖKTÜRK NEDEN KOVULDU?

Gülay Göktürk'ün 9 Ocak'ta kaleme aldığı ve kovulmasına sebep olan o yazı "" başlığını taşıyordu.

Olay yazıda Gülay Göktürk Etyen Mahçupyan ile Yiğit Bulut arasındaki 'faiz' tartışmasına dahil olarak Mahçupyan'a destek vermiş ve Bulut'un cevabı için 'pespayelik' ifadesini kullanmıştı. Gülay Göktürk'ün bu yazısı gündemde oldukça geniş yer tutmuştu.

Bu yazıdan sonra Akşam yönetimi Gülay Göktürk'ün yazılarına son verip liberal yazara kapıyı gösterdi.

GÜLAY GÖKTÜRK KONUŞTU : BU KADAR BİLMİYORDUM

Akşam Gazetesi’nden yollanan Gülay Göktürk Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. "Başkanlık bu pespayeliği de ‘düzeltir’ mi?" başlıklı yazısı sebebiyle işine son verildiğini doğrulayan Gülay Göktürk şunları söyledi;

-"Belliydi zaten böyle olacağı. Sanırım yazarken de bunu göze almıştım. Doğrusu bu kadar çabuk olacağını sanmıyordum. Beklemiyordum da. Bu kadar toleransız olduklarını da hiç bilmiyordum. Benim için çok önemli değil de gidişat açısından önemli. Demek ki artık en ufak eleştiriye bile tahammül ve tolerans yok. Bu çok acı, çok da tehlikeli… Bu gidişat gidişat değil.

CEMAATE TEPKİ KOYUP GELMİŞTİ

Gülay Göktürk 17 Aralık darbe girişimi sürecinde Cemaatin gazetesi Bugün'de yazıyordu. Darbe girişimine tepki koyan ender liberal yazarlardan biri olan Göktürk bugün'den ayrılıp Eylül 2014'te Akşam Gazetesi'nden yazmaya başlamıştı.

GÜLAY GÖKTÜRK 'ÜN KOVULMASINA SEBEP OLAN YAZISI

Başkanlık bu pespayeliği de ‘düzeltir’ mi?

En iyi malı bile şarlatan bir pazarlamacının eline verdiğiniz zaman vitrinde kalmaya mahkûm etmiş olursunuz. Son zamanda bazı şarlatanlar başkanlık sistemini her derde deva bir kocakarı ilacı gibi prezante etmeye koyuldular.

Kürt meselemiz mi var? Ancak başkanlık sistemi çözer... 
Orta gelir tuzağına mı düştük, büyüme rakamları patinaj mı yapıyor? Başkanlık sistemi gelince çözülür.  Paralel yapıyı tasfiye etmemiz mi gerekiyor? Onu da başkanlık sistemi çözer.  Dış politikada sıkışıklık mı yaşıyoruz? Hele bir başkanlık sistemi gelsin, bakın nasıl çözer...

İşin acayip tarafı, bu söylemi tutturanların başkanlık sistemiyle sözünü ettikleri sorunların ne alakası olduğu; başkanlık sisteminin bu sorunları hangi özelliği sayesinde çözeceği ya da bu sorunların parlamenter sistemin hangi özelliğinden kaynaklandığı hakkında tek laf etme gereği duymamaları... Tabii o zaman yaptıkları kof propaganda da kendilerinden başka kimse üzerinde etkili olmuyor. Ama zaten onların dertleri de toplumu etkilemek değil, sadece bazı kişileri etkilemek...

(...) Etyen Mahçupyan “Başkanlık ekonomiyi de düzeltir mi?” başlıklı son yazısında gittikçe azıtan bu trendi eleştirme “küstahlığını” gösterdi ya, işte onlardan biri hemen havaya zıpladı. Türkiye’nin en saygın yazarlarından birine “yüzsüz” “sızdırılmış” “küresel sermayenin beslemesi” gibi ifadelerle saldırdı. Sadece Mahçupyan’a saldırmakla kalmadı, ısrarla daha başka “sızdırılmışlar” olduğunun da altını çizerek birilerine de aba altından sopa gösterdi.

Böyle kişiler hep vardı, hep de var olacaklar... AK Parti içinde de varlar, başka partilerin içinde de...

Eğer önemli bir titr taşımasaydı, sütunuma hiçbir şekilde sızamazdı ama ne yazık ki adının başında gülle gibi bir titr taşıyor ve bu durum hem AK Parti’nin itibarı, hem de başkanlık sistemi tartışmalarının selameti açısından ciddi tehdit oluşturuyor.

Düşünün ki, bu saldırı AK Parti’nin başkanlık sistemi tartışmasını en geniş kitlelere yaygınlaştırmak için bir atak başlattığı günlerde yapılıyor.

Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanı, bir yandan Sayın Başbakan yüz binleri kapsayan arama konferansları yapmaya hazırlandıklarını söyler ve herkesi açık tartışmaya çağırırken öte yanda taşıdığı titr nedeniyle bağlayıcı konumda olan biri, yaptığı şey sadece bu çağrıya katılmak olan birine en ağır suçlamalarla saldırıyor.

İyi de, hani tartışacaktık?

İnsanlara “tartışın” diyorsak, onlardan daha ilk cümlede “küresel sermayenin beslemesi” suçlamasıyla karşılaşmaya göğüs germelerini bekleyebilir miyiz?

Mahçupyan için sorun yok; o böyle şeylere pabuç bırakmaz. Ama bu McCarthy’ci üslubun söyleyecek sözü olan başkaları üzerinde yaratacağı etkinin de düşünülmesi gerekir. Tartışma platformu daha henüz açılmışken zehirlenmesine, eleştirinin kriminalize edilmesine izin vermemek gerekir. Defalarca yazdım, ama bir kere daha altını çizeyim: Başkanlık sistemi pekâlâ parlamenter sistemden daha iyi bir sistem olabilir. Ama bu, nasıl bir model olduğuna bağlıdır... Ben kendi payıma, bu sistemin - eğer çıkabilecekse - iyi bir modelle çıkması için elimden geleni yapacak,
aklıma takılan her soruyu soracak, her eleştirimi ortaya koyacağım. Herkese de bu tip göz korkutmalara gülüp geçmelerini salık veririm.