Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, krizlere zamanında ve gerektiği gibi müdahale edilmediği her durumda, Suriye gibi acı örnekler yaşanmasının kaçı...
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, krizlere zamanında ve gerektiği gibi müdahale edilmediği her durumda, Suriye gibi acı örnekler yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
“Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi” The Grand Tarabya Oteli’nde başladı. Zirvenin açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Lüksemburg Büyük Dükü Henri ve eşi Büyük Düşes Maria Teresa, ABD Enerji Bakanı Ernest Moniz ile çok sayıda davetli katıldı.
Zirvenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, bugün küresel jeopolitiğe iki güncel gelişmenin yön verdiğini belirterek, “Bir yanda, ABD ve Avrupa başta olmak üzere, tüm dünyayı tesiri altına alan ve henüz içinden çıkamadığımız ekonomik krizin yansımaları yer almaktadır. Diğer yanda ise, Kuzey Afrika ile Ortadoğu’nun çehresini değiştirmeye namzet, ancak sonuçlarını şu anda kestirmekte zorlandığımız bir tarihi değişim ve dönüşüm süreci bulunmaktadır. Bölgesel ve küresel barış, istikrar ile güvenlik büyük ölçüde bu sürecin ne yönde şekilleneceğiyle doğrudan bağlantılı olacaktır. Bu açıdan bakıldığında herhangi bir ülkedeki iç çatışmanın etki ve yansımalarının sadece o ülkeyle sınırlı kalmadığını, tüm bölgenin istikrarına tehdit oluşturduğunu Suriye örneğinde olduğu gibi hep beraber görüyoruz” dedi.
SURİYE ÖRNEKLİ UYARI
Krizlere zamanında ve gerektiği gibi müdahale edilmediği her durumda, Suriye gibi acı örnekler yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiren Gül, “2 yıl öncesine kadar herhangi bir kimsenin telaffuz ettiğine inanamayacağımız sayıda insanın hayatını kaybetmesi çok acı ve vicdanları sarsan bir durumdur. Dolayısıyla krizler ertelenebilir anlayışının herkes için olumsuz sonuçlar doğuracak, daha büyük krizlere yol açacağını görmek gerekmektedir. Bugün kendi coğrafyasından ve sınırlarından uzak gördüğü bir kriz karşısında adeta gözünü kapatanların, çatışmaların ve terörün bir gün mutlaka kendi topraklarına sıçrayacağını, hayat tarzlarını tehdit edeceğini de görmeleri gerekir. Diğer taraftan bir ülkedeki istikrar sorununun bölgesel ve küresel ekonomik dengelere de olumsuz yansıması mutlaka olacaktır” şeklinde konuştu.
ENERJİ GÜVENLİĞİ
Hidrokarbon kaynaklarına sahip ya da mücavir ülkelerde çıkan bir çatışmanın enerji fiyatlarında hızlı yükselişlere yol açtığını kaydeden Gül, bu durumun dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın insanların ekonomik refahına olumsuz etkide bulunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, enerji güvenliği çeşitliliği ve enerji kaynaklarına güvenli ve makul fiyatlarla erişimin her ülke için artık bir ulusal çıkar ve güvenlik konusu haline geldiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu itibarla bu mesele sadece ülke içi ekonomik dengeleri ve ekonomik büyüme, refah, sürdürülebilir kalkınma gibi dinamikleri değil, devletler arası ilişkilerin doğasını ittifak ilişkilerini, dış politika tercihlerini ve savunma politikalarını etkileyecek bir nitelik kazanmıştır. Dolayısıyla enerji güvenliği uluslararası gündemde öncelikli maddelerden birisi olmaya devam edecektir.”
Yenilebilir ve kaya gazı gibi konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarının vaat ettiği büyük potansiyele rağmen insanoğlunun orta vadede hidrokarbon kaynaklarına olan bağımlılığının süreceğini belirten Gül, “Yapılan projeksiyonlar en azından 2040’lı yıllara kadar bütçelerimizin temel girdisini fosil yakıtların oluşturacağına işaret etmektedir. Bu şartlar altında fosil yakıtların güvenilir ve sürdürülebilir farklı kaynaklardan olabildiğince çeşitlendirilmiş güzergahlar üzerinden uygun fiyatla ve kesintisiz olarak akışının enerji güvenliğinin ana hedefi olmayı sürdüreceğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
"IRAK KÜRESEL ENERJİDE BÜYÜK BİR ROL OYNAMAYA HAZIRLANIYOR"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fukuşima’da yaşanan son facianın bazı ülkeleri nükleer santrallerini kapatmaya sevk etmişse de, genel eğilimin yeni nesil teknolojilerle nükleer enerjilere yatırım yapmayı sürdürme yönünde olduğunu kaydetti. “Dünya enerji haritası değişmekte ve enerji alanında yeni aktörler ortaya çıkmakta, talebin hızla arttığı görülmektedir” diyen Gül, “Ayrıca oyun değiştirici büyük gelişmeler de meydana gelmektedir. Komşumuz Irak küresel enerji denkleminde çok daha büyük bir rol oynamaya hazırlanmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı 2035’e giden süreçte Irak’ın dünya petrol üretimindeki toplam artışın yüzde 45’ini gerçekleştireceğini tahmin etmektedir. Irak’ın 2030’larda Rusya’nın önüne geçerek dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçısı olması beklenmektedir” şeklinde konuştu.
Irak’ın küresel enerji denkleminde çok daha büyük bir rol oynamaya hazırlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Uluslararası Enerji Ajansı, 2035’e giden süreçte Irak’ın, dünya petrol üretimindeki toplam artışın yüzde 45’ini gerçekleştireceğini tahmin etmektedir. Irak’ın, 2030’larda Rusya’nın önüne geçerek, dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçısı olması beklenmektedir. Geliştirilmesi ciddi şekilde ihmal edilen doğal gaz kaynakları bakımından da Irak, son derece önemli bir ülkedir. Irak’taki doğal gaz kaynakları, aynen petrolde olduğu gibi, paralel şekilde geliştirilmeli ve dünya enerji güvenliğine daha çabuk katkı verecek hale getirilmelidir” dedi.
Gül, bir diğer önemli gelişmenin de ABD ve Kanada’da konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarının en önemlilerinden olan kaya gazının yaygın şekilde kullanılmasının önünün açılması olduğunu söyledi. Latin Amerika, Meksika, Çin ve Avustralya’ da devasa rezervler bulunduğunun tahmin edildiğini belirten Gül, “Bu yeni gelişmenin, dünya sıvılaştırılmış doğal gaz piyasasını doğrudan etkileyeceği görülmektedir” şeklinde konuştu.
Çevreye duyarlı karbon yakalama teknolojilerinin ekonomide yeni uygulama alanlarına entegre edildiği temiz kömür teknolojilerinin geliştirilmesi zorunluluğunun da bir diğer önemli mesele olduğunu dile getiren Gül, “Kanaatimce, bu son husus iklim değişikliği sorunu bağlamında, küresel anlamda olduğu kadar, çok büyük ve zengin kömür kaynaklarına sahip ülkemiz bakımından da büyük önem arz etmektedir. Son olarak, iklim değişikliği ve çevresel etkenler yüzünden son yıllarda enerji verimliliği ve enerji tasarrufu ile yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini de göz ardı etmemek gerekir” şeklinde konuştu.
Gül, güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektriğin, sürdürülebilir kalkınma hedefleyen her ülkenin enerji sepetinde artan bir ağırlığa sahip olması gerektiğini vurguladı.
"EN MAKUL ALTERNATİF TÜRKİYE"
Cumhurbaşkanı Gül, başta Azeri gazı olmak üzere, orta ve uzun vadede Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu kaynaklı doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli konusunda Türkiye’nin dahil olduğu ve geliştirdiği stratejik projelerin kendi enerji güvenliğini sağlanmasının yanı sıra, Avrupa’nın da güvenlik, istikrar ve refahının pekiştirilmesine yardımcı olacağına inandıklarını söyledi. Gül, şöyle devam etti:
“Bu konudaki tüm katkılarımıza rağmen, AB ile üyelik müzakerelerimizde tıkanan fasıllardan birinin de enerji olmasının ne kadar büyük bir çelişki ve talihsizlik olduğunu vurgulamakta yarar görüyorum. Bu çelişkiyi gidermesi gereken taraf, kuşkusuz AB’dir ve AB’li dostlarımızın bu gerçeğin farkında olduklarına inanıyorum. Diğer taraftan, Doğu Akdeniz’de keşfedilen ve hâlihazırda 3,5 trilyon metreküp civarında tahmin edilen doğal gaz kaynakları konusu da büyük önem taşımaktadır. Bu kaynakların, bölgede süregelen istikrarsızlıkların ve Kıbrıs dahil bölgesel problemlerin çözümüne katkı sağlayacak şekilde çıkartılmasını ve refah ve karşılıklı bağımlılık yaratacak projeler temelinde istifadeye sunulmasını arzu ediyoruz. Şüphesiz, bu kaynakların Avrupa pazarlarına nakli için en makul ve gerçekçi alternatif Türkiye güzergahıdır.”
Ortaya çıkan risk ve tehditlerin bertaraf edilmesi ve fırsatlardan azami ölçüde faydalanılmasında anahtar kavramın demokratik ve küresel değerler etrafında “bölgesel işbirliği” olduğunu vurgulayan Gül, “Türkiye’nin içinde yer aldığı tüm ikili ve çok taraflı projelerin temelinde yatan ilke ve başarısının sırrı da budur” dedi.
(İHA)