Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Gül, Ortadoğu'daki gelişmeleri sosyal ve iktisadi olarak değerlendirdi...
Abone olBaşbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ortadoğu'da şiddet ve terörün durmasının şart olduğunu belirterek, "Türkiye bu süreci aktif biçimde desteklemektedir" dedi. Abdullah Gül, İktisadi Araştırmaları Vakfı (İKV) tarafından, Türkiye Sınayi Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen "Türkiye'nin Bölgesel İşbirliği Işığında Ortadoğu'nun Yeni Bir Barış ve Refah Ortamına Dönüştürülmesine Dair Düşünceller" konulu konferansa katıldı. Yapacağı konuşmada, konuya iktisat gözüyle bakmaya özen göstereceğini ifade eden Gül, "Ortadoğu, doğal ve insani kaynakları, tarihi, kültürel ve ekonomik geçmişiyle medeniyetin beşiği bir coğrafya olmuştur. Maddi zenginliklerin üreticisi ve dağıtıcısı olmuşlardır. Yüzyıllar boyunca bilim, edebiyat ve sanat en yüksek düzeylere ulaşmıştır. Dünya medeniyetinin gelişiminde Ortadoğu'nun katkıları temel olmuştur. Bölge halkları Osmanlı döneminde de barış ve istikrar içinde birlikte yaşamışlardır. Şiddet ve az gelişmişliğin, Ortadoğu'nun kaderi olmadığına inanıyoruz" dedi. Abdullah Gül, Ortadoğu'da bugün yeni bir durumun mevcut olduğunu söyledi. Yaşanan Irak savaşına değinen Gül, "Son olarak yaşanan Irak buhranından çıkan sonuçların, bölgenin gelişmesine katkıda bulunacak şekilde yorumlanması gerekmektedir. Kaynakların akılcı ve etkin bir biçimde kullanılmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kaynakların kullanımında yurttaş, toplum, ve komşuların çıkarlarının ve küresel durumun dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğu, Irak olayıyla bir kez daha ispatlanmıştır" diye konuştu. Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bölge genelinde bir değişim ihtiyacının uzun süredir hissedildiğini belirterek, gelişmenin ekonomik gerekleri kadar sosyal ve siyasi şartlarının da bulunduğunu söyledi. Gül, "Birçok bölge devleti tarafından çeşitli adımlar atılmaktadır. Bunları takdirle izlemekteyiz. Bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınma dahil daha geniş manada istikrara kavuşturulması için bazı yeni girişimler mevcuttur. ABD Başkanı, 9 Mayıs 2003 tarihinde yaptığı konuşmada bölge için yeni bir vizyon önermiş, gelecek 10 yıl içinde ABD ile Ortadoğu ülkeleri arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulmasının hedeflendiğini belirtişti. AB, bu ülkelere kaynak sağlamakta ve ikili temelde serbest ticaret anlaşması imzalanmaktadır. Kısa zaman içinde bölgeye ilişkin yeni girişimlerin de ortaya çıkması ve 90'lardaki dinamiğin yeniden ortaya çıkması kimseyi şaşırtmamalıdır. Bölgede cereyan eden olaylar, uluslararası toplumda da bir hayal kırıklığı yaratmıştır" ifadelerini kullandı. IRAK SAVAŞININ ARDINDAN "Irak savaşı sonrasında yeni bir durumun ve imkanların da ortaya çıktığı görülmektedir" diyen Gül, şunları söyledi: "Irak'ın yeniden inşasıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi kararı, ülkenin toprak bütünlüğünün korunması, temsili bir yönetim kurulması, ülkenin doğal kaynaklarının halka ait olması ilkelerini içermektedir. Türkiye, yeni bir dönemin başlangıcı niteliğindeki karar çerçevesinde iyi niyetli, her türlü işbirliğine açık bir komşu olarak katkıda bulunmaya devam edecektir." Gül, Filistin-İsrail uyuşmazlığının çözümü konusunda, "Ortaya konulan yol haritası gerek Filistin, gerek İsrail tarafından ilke olarak kabul edilmiştir. Bu süreçte Filistin halkının vahim sıkıntılarına çare bulunması acil bir görevdir. Filistin'in bağımsız bir devlet statüsüne kavuşması da şartlardan birisidir. Ortadoğu'da şiddet ve terörün durması şarttır, Türkiye bu süreci aktif biçimde desteklemektedir. Çözüm yönünde katkılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. İki taraf arasındaki görüşmelere, gerektiğinde ev sahipliği yapmaya hazırız. Bu yaklaşımlarımız iki taraftan da olumlu tepkiler almıştır" dedi. Türkiye'nin bu yeni sürece önemli katkılar sağlamasının mümkün olduğunu belirten Abdullah Gül, "Ortadoğu'nun parlak geleceği, hedefi doğrultusunda çalışmak hem çıkarımıza, hem de büyük bir bölge devleti olarak sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluk kısa vadede ekonomik çıkarlarla sınırlı değildir" diye konuştu. Gül, birçok eksiği olsa da Türkiye'nin, birçok ülke için ilham kaynağı olabileceğini söyledi. Türkiye'nin, bazı adımları çok öncelerde attığını ifade eden Gül, "Kadınların 1934 yılından bu yana oy kullandığını düşünürsek, bir çok Avrupa ülkesinden önce bu adımların Türkiye'de atıldığını söylemek isterim. Türkiye, tecrübesi, temel hak ve özgürlükleri, sivil toplumu, şeffaflığı, katılımı ve eşitliği kendi koşullarında en iyi biçimde hayata geçirme çabası içindedir" ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye'nin tecrübesinden kimin ne kadar yararlanacağının, her ülkenin kendi tayin edeceği bir konu olduğunu söyledi. Gül, şunları söyledi: "Yeni dönemdeki süreçlerde de rol ve katkılarımızı daha da artırmak kararlılığındayız. Barış suyu projesi uzun yıllar ihmal ediliş ve unutulmuştur. Bu proje tekrar canlanmak üzeredir. Bölge ülkeleri büyük ilgi göstermeye başlamışlardır. Türkiye hem AB'ye aday, hem İslam Konferansı'na üye tek ülkedir. Türkiye, Avrupa'nın tarihi dönüşümünde kilit rol oynayan bölgesel süreçlerin içinde yer almış yegane ülkedir."