BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Gül: Reformlar dayatmayla olmaz

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, reformların dışarıdan dayatılma yoluyla değil, içeriden gelmesi, reform hareketlerinin küresel koşulları dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Abone ol

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İslam dininin, halkı aydınlatma sorumluluğunu taşıyanlarca üzerinde çalışılmayı, doğru biçimde anlaşılmayı ve temsil edilmeyi hak ettiğini söyledi. Gül, Bahrain Tribune gazetesine verdiği demeçte, İslam ile Batı dünyası arasındaki ilişkilerin, Doğu ve Batı medeniyetlerinin giderek birbirine daha bağımlı hale gelen dünyada birlikte yaşamaları ihtiyacından dolayı, her zamankinden daha büyük önem taşıdığını kaydetti. Bunun, uluslararası düzeyde kalıcı barış, güvenlik ve istikrarın temininde kritik önemi olduğunu ifade eden Gül, bununla birlikte, son yıllarda İslam ile Batı dünyası arasındaki yanlış anlamaların artmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Müslüman dünyasının, Batı toplumlarındaki önyargıların yol açtığı ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu belirten Gül, İslam’ın Batı’daki bazı çevrelerce hoşgörüsüzlük ve aşırılığın kaynağı olarak görülmesinin tümüyle temelsiz olduğunu söyledi. Gül, "Aşırılık yanlısı olaylarla İslam’ın genel prensipleri arasında bağ kurma eğiliminde olanlar ve sınırlı olayları İslam dünyasıyla bağdaştırmaya çalışanlar, kutsal dinimize ve geleneksel hayat tarzlarımızın etrafında bir sis perdesi oluşturuyor. Maalesef 11 Eylül saldırıları bunu daha da şiddetlendirdi" diye konuştu. Yoksulluk, baskı, yolsuzluk ve diğer istenmeyen sosyal, siyasi ve ekonomik koşulların dini kendi çıkarları için sömürmek isteyen radikal çevreleri beslediğini belirten Gül, radikal kesimlerin ve teröristlerin her toplumda bulunabileceğini ve onlarla kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Gül, terörist eylemlerin insan hayatını ve temel hakları ihlal ettiğini, kamu düzenini zayıflattığını kaydederek, İslam dünyasının terörizmin her türlüsünü kınama ve onunla mücadele etmede Batı’nın arkasında olduğunu vurguladı. İslam’ın insanlık medeniyetinin ortak mirasını zenginleştiren bilgi ve değerlerin derin bir kaynağı olduğunu ifade eden Gül, "İslam, halkı aydınlatma sorumluluğu taşıyanlarca üzerinde çalışılmayı, doğru biçimde anlaşılmayı ve temsil edilmeyi hak ediyor" dedi. İSLAM-BATI DİYALOGU İslam dünyası ile Batı arasında anlamlı bir diyalogun kurulması ihtiyacının her zamankinden daha çok hissedildiğini kaydeden Gül, bu diyalogun, Batı toplumlarının İslam medeniyetinin farklı yönlerini anlamalarına yardımcı olabileceğini belirtti. Gül, bu diyalogun, "İslam fobisinin" medeniyetler ve kültürler arasında yol açtığı zararın kontrol altında tutulmasına, Doğu ile Batı arasında daha dengeli bir anlayışın geliştirilmesine de katkı sağlayacağı görüşünü dile getirdi. İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) bu bağlamda önemli bir rol oynadığını anlatan Gül, İKÖ’nün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Birliği (AB) gibi diğer uluslararası örgütlerle ilişkilerini geliştirmesinin diyalog ve anlayış ruhunun küresel düzeyde yükseltilmesinde de önemli bir işlev göreceğini söyledi. Gül, reformların dışarıdan dayatılma yoluyla değil, içeriden gelmesi, reform hareketlerinin küresel koşulları dikkate alması ve her ülkenin kendine has özellikleri ve tarihinin de göz önünde bulundurulması hususlarının önemine işaret etti. Abdullah Gül, Türkiye’nin, Müslüman çoğunluklu nüfusuyla, Batı ile arasında eskiden beri sağlam bağlar kurmuş bir ülke olarak, köprülerin inşası, "İslam fobisi" ile mücadele ve diğer hoşgörüsüzlük eylemleriyle mücadelede yapıcı rol oynamayı sürdüreceğini vurguladı. Körfez Savaşı ve onu izleyen 10 yıllık zaman diliminde gerginlikler, çatışmalar ve uluslararası yaptırımların, bölgeyi güvenlik kaygılarının ön planda tutulduğu bir durgunluk dönemine soktuğuna işaret eden Gül, bu durumun, bölge ülkeleri ve halkları arasında sosyal, kültürel, siyasi ve ticari ilişkilerin kurulmasına engel oluşturduğunu kaydetti. Bu gelişmelerin Türkiye’nin komşularıyla, dostlarıyla ve Körfez ülkeleriyle de ilişkilerini zedelediğini belirten Gül, şimdi ortaya çıkan yeni durumda, bu ilişkilerin önündeki engellerin yavaş yavaş çözülmeye başladığını ve ilişkileri hak ettiği düzeye çıkarma zamanının geldiğini söyledi. Gül, dün Bahreyn ile imzalanan "Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması"nın, ekonomik ilişkileri yeni ufuklara taşımada lokomotif görevi göreceğine inandığını, bu anlaşmanın bir serbest ticaret anlaşmasına dair süreci başlatması açısından önemli olduğunu kaydetti. İSRAİL-FİLİSTİN SORUNU İsrail-Filistin sorununa kalıcı bir çözüm bulunması yolunda beliren umudun memnuniyet verici olduğunu ifade eden Gül, tarafların 8 Şubat’ta gerçekleşen Şarm El Şeyh zirvesinden bu yana attıkları adımları desteklediklerini kaydetti. Gül, taraflar ve uluslararası toplumun, terör ve şiddetin barış sürecini yeniden rayından çıkarmasını engelleme yolunda çabalarına yeniden odaklanmaları gerektiğini söyledi. Gül, her iki tarafın, attıkları adımlar ve yaptıkları eylemlerin, kendilerini nihayetinde güven ve barış içinde yan yana yaşayan iki devlet temelinde uzun süredir arzulanan çözüme götüreceği anlayışı üzerinde ilerlemeleri gerektiğini belirtti. İsrail’in Gazze’den çekilme planının Filistin tarafıyla birlikte koordine edilmesi ve Yol Haritası çerçevesinde uygulanması gerektiğini vurgulayan Gül, "Eğer bu etkili bir şekilde yapılabilirse, barış sürecini yeniden canlandırılması umutları daha da güçlenir" diye konuştu. Gül, uluslararası toplumun tarafların çabalarını güçlü biçimde desteklemesi gerektiğini de vurgulayarak, Türkiye’nin Filistin kurumlarının yeniden inşası ve rehabilitasyonu konusunda yaptığı katkılardan bahsetti. Gül, özel sektörü de tarafların arasındaki diyalogun güçlendirilmesine katkı sağlamaya teşvik ettiklerini söyledi. IRAK Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Irak’ta Baas rejiminin devrilmesinden 2 yıl sonra şiddetin devam ettiğine işaret ederek, bunun ülkedeki siyasi sürece ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Irak geçici hükümetinin kurulmasından bu yana siviller ve yetkililere yönelik saldırıların yoğunluğunun endişeleri artırdığını kaydeden Gül, ancak tüm istenmeyen koşullar ve sıkıntılara rağmen, ülkede seçimlerin düzenlenmesiyle, Iraklıların demokrasiyi tesis etmede önemli bir ilerleme sağladığını söyledi. Gül, seçilmiş yeni bir yönetimin ve parlamentonun desteğini arkasına alan bir geçiş hükümetinin oluşturulabilmesinin Irak için önemli bir adım olduğunu ifade etti. Siyasi sürecin başarılı olmasının, istikrarlı bir Irak’ın ortaya çıkması yolunda taşıdığı öneme işaret eden Gül, bunun da Irak’taki hükümete ağır bir sorumluluk getirdiğini, hükümetin siyasi sürecin "katılımcı" nitelikte olmasını sağlamanın zorluğuna göğüs germek zorunda kalacağını belirtti. Gül, ülkede yeni anayasanın hazırlanması sürecinin de aynı derecede önem taşıdığını kaydederek, demokratik bir anayasanın, Irak toplumunun tüm katmanlarının toplu vizyonuna ihtiyaç duyduğunu söyledi. Irak’ın ulusal çıkarlarının etnik ve mezhepsel kaygıların üstünde tutulmasını isteyen Gül, anayasanın oluşturulması sürecinde BM’nin uzmanlığı ve katkılarına başvurulmasının önemine işaret etti. Gül, Türkiye’nin girişimiyle başlatılan Irak’a komşu ülkeler toplantılarının, Irak’ın siyasi geçiş sürecinde önemli rol oynadığını belirtti. Uluslararası toplumun bu kritik aşamada Irak hükümetine destek vermesini isteyen Gül, Brüksel’de Haziran ayının ikinci yarısında düzenlenecek uluslararası konferansın Irak’a uluslararası desteğin güçlendirilmesi yolunda değerli bir fırsat teşkil edeceğini kaydetti. Gül, Türkiye’nin, uluslararası düzeydeki katkısının yanı sıra ikili düzeyde de Irak hükümetine destek sağladığına işaret ederek, Irak Başbakanı İbrahim Caferi’nin Türkiye’ye yaptığı ziyareti hatırlattı. Irak halkının çok daha iyi bir geleceği hak ettiğini söyleyen Gül, Caferi’nin ziyareti sırasında, hem kendisi, hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, ilişkilerin her alanda güçlendirilmesine yönelik kararlılığın vurgulandığını belirtti. Gül, Türkiye’nin, istikrarlı, demokratik, siyasi birliğini sağlamış ve refah içinde bir Irak’ın oluşturulmasında Irak halkının yanında olmaya devam edeceğini vurguladı. EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASI Bu arada, Bahreynli yetkililer, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Dönem Başkanı Bahreyn ile AB Gümrük Birliği müktesebatı kapsamında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması için gerekli ilk hukuku adımı teşkil edecek "Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması"nın imzalanmasına büyük önem veriyorlar. Bahreyn gazeteleri bu konuya bugün geniş yer ayırırken, bazı gazeteler konuyu manşetlerine taşıdı.

ATM