Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Financial Times için kaleme aldığı yazıda Mısır'daki gelişmeleri değerlendiriyor ve Türkiye'nin deneyimlerinin, demokratik mekanizmaları işler halde tutmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini hatırlatıyor.
Abone olFinancial Times gazetesi bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Mısır konusunda kaleme aldığı bir yazıyı yayınlıyor.
"Mısır yeni demokrasisini bir an önce onarmalı" başlıklı yazıda Gül Mısır'ın hem bölgede hem daha geniş çerçevede hep ilerleme ve gelişmenin öncüsü bir ülke olduğunu belirtiyor.
"Pek çok büyük medeniyetin mirasını devralan ve Arap dünyasının öncüsü bir ülke olan Mısır ve halkı diğerlerine örnek oldular. Mısır'ın başarıları, başarısızlıkları ve izlediği yön sadece Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da değil tüm İslam dünyasında yakından izleniyor" diyen Abdullah Gül, 2011'deki Ocak Devrimi'nin ardından Türkiye olarak Mısır halkının özgürlük, demokrasi ve onur mücadelesini desteklediklerini ifade ediyor.
"Geçirdiği büyük değişimin ardından ben Mısır'ı ziyaret eden ilk devlet başkanı oldum. O zamandan bu yana Türkiye, Mısır'ın yeni demokrasisini güçlendirmek ve siyasî sistemin toplumun tüm kesimlerini kucakladığından emin olmak için her türlü yardımı yaptı" diyen Cumhurbaşkanı Gül, Mısır'daki siyasetçileri, ordu yetkililerini ve sivil toplum liderlerini bu tarihî değişimi korumaları için kişisel olarak teşvik ettiğini belirtiyor.
Türkiye'nin deneyimleri
Mısır liderlerine 'denge, kararlılık, sabır, azim ve hepsinden de öte katılımcılığı destekleme' telkininde bulunduğunu kaydeden Abdullah Gül yazısını şöyle sürdürüyor:
"Maalesef, demokrasi yönünde atılan bu tarihî adım iki yıldan az bir sürede başarısızlıkla sonuçlandı. Ülkenin demokratik yollarla seçilen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren darbe, ülkenin gelişmesini raydan çıkardı. Mısır'ın içine düştüğü kördüğüm belki de önlenebilirdi. Belki bu sıkıntılar erken seçimlerle aşılabilirdi. Ama ne olursa olsun, sorunlar demokratik mekanizmalarla çözülmeliydi."
Abdullah Gül, Türkiye'nin deneyimlerinin, demokratik mekanizmaları işler halde tutmanın ve demokratik değerlere bağlı kalmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirttiği yazısında demokrasiye bağlılığın özellikle zor dönemlerde daha büyük önem kazandığını vurguluyor.
Mısır'ın hassas bir dönemden geçtiğini ve bu sürecin Arap Baharı ardından ortaya çıkan genç demokrasileri tanımlayacağını belirten Abdullah Gül, birleştirici ya da bölücü her türlü adımın hem Mısır'ın hem de bölgenin geleceğinde belirgin bir iz bırakacağını ifade ediyor.
'Can kaybı toparlanmayı imkânsız kılacaktır'
Yazısında "Tüm tarafların atması gereken yapıcı ve açık adımların neler olduğu belli. Mısır halkı birbirine karşı protestolar yapan iki kampa bölündü. Hâlihazırda onlarca kişi yaşamını yitirdi. Mısır'da ihtiyaç duyduğumuz şey, bölünmüş bir halk değil, geleceğinin etrafında birleşmiş bir halk. Ekonomik ve sosyal sorunlar, sadece Mısır halkının biraraya gelmesiyle aşılabilir" görüşüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül şöyle devam ediyor:
"Mısır'ın geleceği, halkın özgür iradesinin tecelli edeceği, anayasal meşruiyetin muhafaza edildiği ve hak ve özgürlüklerin garanti altında olduğu demokrasiye bağlıdır. Mısır için bundan başka bir çözüm yolu yoktur ve başka hiçbir girişim istikrar sağlamayacaktır.
"Bu kavşakta, demokrasiyi yeniden rayına oturtmak için şu adımlar hayatî önem taşımaktadır. Öncelikle, devrimin amacı olan, demokrasiye acil dönüş için katılımcı bir geçiş süreci büyük önem taşımaktadır. İkinci olarak, tüm siyasî grupların gelecek seçimlere katılmasına izin verilmelidir. Herhangi bir grubu sürecin dışında bırakmak sürece zarar verecektir. Üçüncü olarak, Muris ve taraftarlarının serbest bırakılması, uzlaşma ve istikrara büyük katkı sağlayacaktır. Dördünü olarak, herkes, daha fazla can kaybına neden olmamak için kontrollü davranmalıdır. Liderler iyi niyetle kördüğümü aşmaya çalışsa da daha fazla can kaybı toparlanmayı imkânsız kılacaktır."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yazısını, Türkiye'nin Mısır'la ilişkilerini geliştirmek ve ülkeyi demokrasi yolunda tutmak için elinden gelen her şeyi yapacağını belirterek sürdürüyor ve "Mısır daha parlak bir geleceği hak ediyor. Gelin bu büyük ve bizim için çok kıymetli ulusun parlak bir geleceğe sahip olması için birlikte çalışalım" sözleriyle noktalıyor.