BIST 9.636
DOLAR 34,63
EURO 36,32
ALTIN 2.934,28
HABER /  GÜNCEL

Gücünü okuyucudan alan gazete

Arseven ayrıca, Türkiye'nin Vakit gibi gözünü budaktan sakınmayan bir gazeteye de ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Abone ol On beş yıl önce...

Bir gazetede muhabir olarak görev yaptığımız günlerde...

Milli Görüş camiasında yetişmiş bir grup idealistin, Erbakan Hoca'dan "bağımsız" olarak bir dergi neşretmeye hazırlandığını duyduğumuzda hayli şaşırmıştık.

Camia içinde yer alıp da, Erbakan Hoca' nın onayını almamış bir dergiyi yayın hayatına kazandırmak bir hayli zor işti.

Derginin, herhangi bir partiye ve gruba bağlı olmayacağı, okuyucudan başka hiçbir güçten "emir almayacağı" belirtiliyordu.

Parasız pulsuz üç beş adam...

Başlarında, bir dönem Milli Gazete'yi idare etmiş olan, Erzincanlı bir işadamı.

Hani, "işadamı" dediysek...

Milli Gazete'den ayrıldıktan sonra, bir arkadaşından borç alarak ufak çaplı takvim işi yapmış, Mustafa Karahasanoğlu...

Borcunu ödedikten sonra, elinde kalan parasıyla küçük bir nalbur dükkânı açmış.

O ve iki kardeşi;

"Kardeşler Nalburiye."

Dükkânın bir köşesinde ciddi ciddi dergi hazırlıyorlardı...

Doğru dürüst tanıtımı bile yapılmamıştı ama, daha ilk nüshası

on bin civarında bir satış rakamına ulaştı.

Sonraları, on beş, yirmi, otuz...

Farklı bir üslûbu vardı...

Cesurdu, milletin kanını emen güç odaklarına cepheden hücum ediyordu...

Kısa sürede benimsendi, Cuma...

Benimsendi ama yetmedi...

"Bir günlük gazete..."

Türkiye'nin dört bir yanından mektup yağıyordu...

Her mektupta da, Cuma çizgisinde bir "günlük gazete"ye duyulan özlem...

Bu özlemin karşılığı olarak...

Cuma'nın neşrinden 4 yıl sonra, 12 Eylül 1993'te Beklenen Vakit adıyla bir günlük gazete, son derece kısıtlı imkânlarla yayın hayatına başladı...

Satış rakamlarının birkaç ay çok düşük seyretmesi halinde kepenk indirmekle karşı karşıya kalacak olan bir gazeteydi...

Üstelik, kendi yağıyla kavrulmaya da kararlı...

"Kimseden yardım talep edilmeyecek, okuyucu alâka gösterdiği müddetçe devam edilecek, aksi takdirde, kepenk indirilecek!.."

Gücünü sadece okuyucusundan alan bir gazetenin ayakta durma şansı, sıfıra yakındır bu ülkede...

Vakit, sıfırın biraz üstündeki bir imkânı kullandı...

Ve, gerçek bir toplumsal muhalefet hareketi olarak bugünlere ulaştı.

***

Bunca yıl içinde...

Vakit ekibiyle mesai birlikteliği içinde olduğumuz ve olmadığımız günlerde neler duyduk...

Mesela...

Ellerinde hiçbir bilgi olmadığı halde...

"Güç odaklarına bu kadar keskin ifadelerle hücum etmesine rağmen ayakta durabildiğine göre mutlaka bir yerlerden destek alıyordur" türünden, abuk sabuk tahminlerde bulunanlar oldu...

Burun kıvıranlar...

Bilhassa "aşağılık kompleksinden bir türlü kurtulamayan" ezik ve çekingen muhafazakârlar...

Ve tabii...

Yolsuzlar, milli iradeyle çatışanlar...

Üzerlerine gidiyor, Vakit...

Israrla takip ediyor, bir haber, bir daha, bir daha...

Kamuoyu vicdanında mahkûm ediyor...

Etkisini o anda göremiyorsunuz belki ama...

Dikkat edin...

Zaman içinde...

Mutlaka "bitiriyor!.."

***

Bu mesleğe Vakit'le başlamadım...

Bugün de Vakit'te değilim...

Türkiye'nin özgürleşme çabalarına büyük ölçüde katkı sağladığına inandığım için, Tercüman'da yazıyorum...

Bir Tercüman yazarı olarak...

İfade etmek isterim ki:

Bu ülkenin, Vakit gibi gözünü budaktan sakınmayan bir gazeteye de ihtiyacı var...

Destek vermeye cesaret edemeyenler...

İçlerinden dua etsinler hiç olmazsa!..