Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili olarak Prens Selman'ın cinayetin en önemli suç ortağı olduğunu ileri sürdü.
Abone olAmerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Gina Haspel'in, Senatoda yaptığı Cemal Kaşıkçı oturumuna katılan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, "Mümkün olan en yüksek seviyede onun (Veliaht Prens Muhammed bin Selman) Kaşıkçı cinayetinde suç ortağı olduğunu düşünüyorum." dedi.
Senatör Graham, Haspel'in sınırlı sayıda senatörle bir araya geldiği kapalı oturumun ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Oturumda duyduklarının "Kaşıkçı cinayetinden Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın sorumlu olduğu" yönündeki kanaatini pekiştirdiğini kaydeden Graham, bu konuda ABD Kongresinde güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini belirtti.
"SİLAH SATIŞLARINI DESTEKLEYEMEM"
Graham şu değerlendirmeyi yaptı:
"Veliaht Prens Muhammed bin Selman bitmiş durumdadır. Mümkün olan en yüksek seviyede, onun Kaşıkçı cinayetinde suç ortağı olduğunu düşünüyorum. Onun, ABD'ye güvenilir bir ortak olacağını sanmıyorum. O ülke yönetiminde olduğu sürece Suudi Arabistan'a silah satışlarını destekleyemem. Ayrıca Yemen'deki savaş kontrolden çıkmış durumda."
Suudi Arabistan'ın stratejik bir müttefik ve ABD-Suudi Arabistan ilişkisinin kurtarılmaya değer olduğunu belirten Graham, Veliaht Prensin, bu ilişkiye ciddi zarar verdiğini ifade etti.
Graham, "Eğer Suudi yönetimi bu adamın elinde olacaksa bu ülkeyle iş yapmanın çok zor olacağını düşünüyorum çünkü o çılgın biri. Aynı zamanda tehlikeli ve ikili ilişkileri tehlikeye atıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Graham, ortaya çıkan delillerin "açık" olduğunu ve Kongrenin buna göre hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
"KAFAMDA HİÇBİR SORU YOK"
Öte yandan bir diğer Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker da "Kaşıkçı'yı öldürme talimatını Veliaht Prens verdi ve talimatı o takip etti, bu konuda kafamda hiçbir soru yok." değerlendirmesini yaptı.
Kaşıkçı cinayeti konusunda Donald Trump yönetimini hedef alan eleştirileriyle öne çıkan bir diğer Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul ise bu şekilde yapılan bir bilgi paylaşım sürecinin "demokratik" olmadığını savundu.
- "Sadece 8 kişiye brifing verildi, bu demokrasi değil"
Paul, kendisinin de katılamadığı brifingle ilgili basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Kongrede (CIA'den Kaşıkçı konusunda) brifing alan sadece 8 kişi var. Bu demokrasi değil. Bu demokratik bir temsil olmadığı gibi demokratik bir denetleme de değil. Söz konusu bilgiler Kongrede geniş şekilde (Kongre üyelerine) iletilmelidir." dedi.
Kendisinin de Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bilgileri medyadan takip ettiğini kaydeden Paul, "İstihbarat topluluğunun Kongreden bilgi saklaması tam da derin devletin tanımıdır. Bugün CIA Direktörünün brifingi var ve birçok Kongre üyesi buradan dışlanmış durumda.CIA'in Kaşıkçı cinayetine Suudi Veliaht Prensin karıştığı sonucuna vardığını ifade etmesi ve sonra da bu bilgiyi saklaması doğru değildir." şeklinde konuştu.
Paul, "Eğer bugün brifingde olsaydım CIA Direktörüne şunları sorardım: Veliaht Prensin kardeşi Kaşıkçı'ya İstanbul'daki başkonsolosluğa gitmesini söyledi mi? Katillerden Veliaht Prensin ofisine gönderilen mesajlar var mıydı? Telefon görüşmesi var mıydı? Bunları sorardım." yorumunu yaptı.
Öte yandan Amerikan medyasına yansıyan ve Kongre kaynaklarına dayandırılan haberlerde, Haspel'in brifingine, Senatonun "Silahlı Hizmetler", "Dış İlişkiler", "İstihbarat" ve "Dış operasyonlar Alt Komitesi"nin Cumhuriyetçi ve Demokrat başkan ve yardımcılarının katıldığı bildirildi.