Mehmet Barlas'ın ideolojik çizgisiyle midesi arasında doğru bir orantı bulunduğunu öne süren Tercüman Gazetesi'nin tecrübeli yazarı Ergun Göze'den ilginç bir yorum.
Abone olHalka ve Olaylara Tercüman Gazetesi'nin tecrübeli yazarı Ergun Göze, Mehmet Barlas'ın rüyası başlıklı yazısından hareketle, Sabah yazarının ideolojik çizgisiyle midesi arasında doğru bir orantı kurdu. Göze'nin başlıklı yazısı edebi metaforlarla dolu:
- SAYIN Mehmet Barlas gençliğinde ateşli eşli bir Marksist'ti. Yahut kendisini öyle sanıyor ve öyle gösteriyordu. O sayede Cem İpekçi'nin zamanında sanırım TRT'ye haber müdürü olmuştu. Şili'deki sosyalist devrimi ballandıra ballandıra anlattıktan sonra 'Darısı Türkiye'ye' diye programını kapayacak kadar devrimciydi.
Daha sonraları birçok gazeteyi dolaştı. Hatta bir ara Tercüman'a bile yazmıştı.
Hiç unutmam, rahmetli Kemal Ilıcak iki kişi için benimle istişare etmişti alalım mı diye. Birisi Barlas'tı. Gülmüştüm, çünkü anlamıştım ki, yalıda o gece buna karar verilmiş, bana hem nezaket gösterisi, hem tedbir yoklaması yapılıyordu. Elbette demiştim, niçin olmasın. Çünkü olmayacağını biliyordum. Nitekim kısa sürdü o iş.
Sayın Barlas meslek hayatındaki virajın başlangıcını Özal'a yakınlaşırken aldı ama zirveye AKP ile çıktı. Marksizm'den kapitalizme ve globalizme transfer olmuştu. Marksizm namına hücum ettiği Avrupa'ya bu sefer kapitalizm namına davetiye çıkarıyordu.
Afiyet olsun
ESKİDEN olduğu gibi her gün her gazeteyle buluşamıyorum. İnternet değişik bir şey. Geçen gün sütununda Barlas ile karşılaştım. Belma Simavi Hanımefendi'nin Domuz Adası'ndaki sofrasında yediklerini anlatıyordu. Mesela Beykoz usulü altı ekmekli paça, kayısı kıvamında pişmiş yumurtanın tabağa değdiği yerde pastırma yerleştirilmiş çılbır, pirinç yerine kırılmış mısır taneleriyle yapılmış etli yaprak sarması, ..blini üzerinde kapariyle yenilen somon füme, fırında pişirilip ayıklanmış kuzu kellesi... Evet bunları yemişler, afiyet olsun... Ve tabii Rus Salatası da.
Bizde de Gourme yazıları başladı ya, acaba ona mı soyundu? Sanmam.. Bu, üstelik Gourme değil, Gourmand yazısı olmuş. Rus salatasıyla paça, balıkla kelle, pek karışık bir mönü.
Ama bu yemek listesi bu beyefendinin hayatındaki zikzakları ve onların basındaki tatsız akislerini açıklamakta yararlı oldu. Çünkü aklıma ismini unuttuğum sadrazamın hikayesi geldi. Faziletli, şerefli ve namuslu sadrazam, işi sarayın israfını önlemeye kadar götürmüştür. Bundan rahatsız olan saray ve çevresi, adamlarını göndererek onu nezaketle tehdit etmek istemiş ve böyle devam ettiği takdirde mühr-ü hümayun'un kendisinden alınabileceğine dair imada bulunmuş. Adamlar Sadrazam'ın yanına girdiği zaman hazret yemek olarak fasulye piyazı yiyormuş. Misafirlerinin aba altından sopa göstermeye çalıştığını fark edince önündeki fasulye çanağını göstererek demiş ki:
- Sizi gönderenlere selam söyleyiniz, ben bu fasulyeye razı olduktan sonra azledilmekten falan çekinmem ve devletin menfaatlerini kimseye çiğnetmem.
Bir adım önde
TABİİ şer elçileri ters yüzü geri dönmüş. Demek piyaza razı olabilmek ahlaki bir gereklilik oluyormuş zamanına göre. Razı olamayanlar da fazla esnek olmak, ideoloji değil mideolojiyi gözetmek zorundalar.
Acaba söyleyecek başka bir şeyi var mı diye baktım ve gözüme yazısındaki başka bir cümle ilişti, Bay Barlas buyuruyorlar ki:
- Dünyalı ve gelişmiş bir toplum olabilmek için ille de Avrupa Birliği kriterlerine uymayı beklemeyelim. Kopenhag Kriterleri öngörmese bile mesela şu Heybeliada Ruhban Okulu'nu açalım.
Hükumet'ten de bir adım öndeki bu cümleyi okuyunca güldüm. Aman okuyucularım bu cümleyi ideolojik açıdan değerlendirip de, Sayın Barlas'ı vatan duygusundan eksiklikle filan ithama kalkışmasınlar. Çünkü benim anladığım, Belma Simavi'nin ikramları kafi gelmemiş de, Sayın Barlas'ın canı bir de papaz yahnisi istemiştir. İş bu kadar masumanedir. Gerisi, Fener'in ferasetine kalmış artık.
Yazı: Ergun Göze
Kaynak: