BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55

Golf Sahasında Sürdürülebilir Tarım

Sürdürülebilir Tarım/Tohum konusunda biraz daha ciddiyet lütfen!

Kara mizah dehası bir yönetmen olan Stanley Kubrick’ın 1964 yapımı filmi Dr. Strangelove’ı politik mizahın zirvesine çıkaran faktörlerden biri oyuncu Peter Sellers’ın performansı ise diğeri filme ustaca yerleştirilen ironi cümleleridir. Üzerinden yarım asırdan fazla geçmesine rağmen hala dillere pelesenk olmuş sözlerden birisi, filmde üç rolü birden canlandıran Peter Sellers’ın hayat verdiği ABD Başkanı Merkin Muffley’ın ağzından dökülür. ABD’nin gizli savaş odasında kavga eden bir ABD generali ile Rus büyükelçiyi ayırma çalışırken, ‘Beyler burası savaş odası, burada kavga edemezsiniz!’ der.

Birkaç gündür siyasetten sosyal medyaya taşan mevzular bana Kubrick’in yıllar önce izlediğim filmini anımsattı.

Arkasına aldığı golf sahası ile sürdürülebilir tarım konusunda video çeken Mustafa Sarıgül’ün hali tam olarak böylesi bir ironi barındırıyor.

Golf sahaları insanoğlunun ekosistem sürdürülebilirliğine verdiği zarar açısından en ikonik noktalar. Golf sahaları için bitki ve hayvan çeşitliliği yüksek coğrafyalar bulunup seçiliyor ve bu bölgeler büyük bir vandallıkla canlılardan arındırılıyor. Hemen sonraki aşamada ise toprak istismarı başlıyor. Golf sahalarının toprakları sadece golf çimi tohumu barındırsın diye yüksek ısıya tabi tutularak toprak içeresindeki bütün canlılar öldürülüyor. Daha sonra ise tek bir bitki türü olan çimler ekiliyor.  Çimlerin yeşermesi için yüksek oranda su heba ediliyor. Tüm koşullarda yeşil kalmaları için yıl boyunca tatlı su kaynakları harcanıyor. Ayrıca golf sahalarında diğer bitkiler büyümesin diye bu sahalara sık sık ayrıkotu ve böcek ilaçları (herbisit ve pestisit) uygulanarak bu kimyasallar çevreye akıtılıyor.

Yani ekosistemin hunharca katledildiği bir bölgede su israfı ve kimyasal kirlenmesinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş alanlar oluyor golf sahaları. Güzel görüntüsüne rağmen ekosistem sürdürülebilirliği açısından en zıt ucu da temsil ediyor bu sahalar.  

İkinci örneğimiz bu dramatik olmasa bile sunulan bilgiler açısından sorunlu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in Karar TV’de gazeteciler Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a verdiği mülakatta tohum ve tarım hakkında söyledikleri aslında toplumda yaygın olan yanlışlar. Kendinin ve ailesinin tarımla herhangi bir ciddi ilişkisi olmadığını da itiraf ediyor.

Mealen toprağın yabancı kaynaklı tohumlar ile işgal edildiğini savunuyor Sayın Soyer. Atasal tohumların tarımsal sahada karşılaşılan tüm sorunları çözeceğine de inanmış. Aslında söylediklerinin neredeyse tamamı tarım konusunda bir süredir toplumda taraftar bulan eksik ve yanlış bilgiler. Bu köşeyi takip edenler atasal tohumlar ile ilgili yazdığım şu yazıyı anımsayacaklardır.  O konuda yazdıklarımı burada tekrarlamaya gerek yok.

Gerçek şu ki tarım ile ilgili sahici sorunlara temas etmek için ya doğrudan üretim faaliyetine katılan kişilerle derinlemesine görüşmek gerekiyor ya da uzmanından doğru ve teyitli bilgilere ulaşmak. Bunların yerine internet amatörlerden ağdalı cümleler dinlemek ve bunlara inanmak idarecileri yanıltabilir.

Siyaset mesleği kitleleri ikna etme ve kalabalıklaşma üzerine kuruludur ve siyasetçilerin şirinlik yapmaya çalışırken kantarın topuzunu kaçırması normaldir. Ancak topluma şirin mesajlar verirken çok büyük hatalar yapmamak için de dikkatli olmak gerekiyor.  

Golf sahasını arkaplana alıp sürdürülebilir tarımdan bahsedince internette alay konusu olmamak mümkün değil. Gerçi henüz atasal tohum efsanesi ile ilgili böyle bir risk yok. Ancak uzmanlar açısından o söylemin de en az golf sahası kadar absürt olduğunu hatırlatayım.

Türkiye’de siyasetin bir süredir düştüğü popülerlik çukurunda ciddiyetsizlik ve demagoji norm olmuş durumda. Bu yüzden tıpkı “Savaş odasında kavga olmaz” demek gibi ülkedeki belediye başkanlarını ve nevzuhur siyasetçileri sürdürülebilir tarım ve tohum ile ilgili konularda ciddiyete davet şimdilik kara mizah gibi görünse de ben çağrımı yapacağım.  

Sürdürülebilir Tarım/Tohum konusunda biraz daha ciddiyet lütfen!