BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Göbeğini kaşıyan buruk kitlenin sesi!

Ülke meseleleriyle ilgili konularda kafa yoran Muhteşem Tıraş, öncesi ve sonrasıyla halkoylamasını masaya yatırdı.

Abone ol

Hazırladığı özel dosya ve haberlerle gündemin sıcak konularını masaya yatıran www.haberajanda.com.tr  'den Muhteşem Tıraş, 12 Eylül sabahı oyunu kullanmak için gittiği sandıktan ertesi güne kadar izlenimlerini kaleme aldı.

Tıraş yazısına 12 Eylül sabahından başladı: 

AYLARDIR şiddeti artarak devam eden göbeğimdeki kaşıntının 12 Eylül sabahı daha da dayanılmaz bir hâl aldığını görerek, koşaradım ulaşıyorum bilmem kaç nolu sandığa... Tercih mührünü göbeğimin çevresinde şöyle bir dolaştırdıktan sonra, Yaradan’a sığınıp “EVET” seçeneğinin böğrüne var gücümle basıveriyorum.
 
Ardından yüzümde hafif bir tebessümle uzaklaşıveriyorum Ankara’dan... Tıpkı geçen seçimde olduğu gibi gürültüden uzak doğal bir ortamda, ağaç ve sebze sularken buluyorum kendimi... Kaşıntımın akşam vakti sona ereceğine emin bir şekilde beklemeye koyuluyorum daha sonra...

GÜN AKŞAM OLUR ELBETTE

Demli bir çay eşliğinde akşam gelecek sonuçları beklemeye koyulan yazar yazısına şöyle devam ediyor:
 
Akşam vakti… Hava serinlemiş bir miktar… Hafiften başlayan esinti, hanımeli kokuları eşliğinde okşuyor yanaklarımı… Rahat bir pozisyonda kuruluyorum sandalyeye… Ayaklarım ise diğer sandalyenin üzerinde uzunoturum vaziyetinde… Demli çayım önümde, Fikri Akyüz’ün kulaklarını çınlatıyorum. Zira o da benim gibi demli çay müptelası… Sanırım vakit 18:00 veya 18:30 suları... İçgüdüsel olarak bir elim göbeğimin üzerindeyken, diğer elim telefona gidiyor gayrıihtiyari… “İnternethaber.com” Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Özışık’ın numarasını çeviriyorum. Özışık, Haber Merkezi’nde görevinin başında ve o kadar yoğun olmasına rağmen kendisini neden aradığımı tahmin ettiği için hâl hatır sormaya bile fırsat vermeden önündeki monitörden akan “EVET/HAYIR” oranlarını sıralamaya başlıyor: “Diyarbakır, Şırnak, Kars, Samsun, Çankırı, Kayseri... Yüzde 55, 65, 82, 91 vs…”
Duyduğum rakamlar dermatologları kıskandıracak, hatta çıldırtacak cinsten! Çünkü kaşıntımı tamamen geçirip rahatlatıyor…
 
GÜN.. GÖBEĞİMİN GÜNÜYA...

Göbeğini kaşıyan adama gönderme yapan Muhteşem Tıraş, sözü 13 Eylül sabahına getiriyor:

Bunun üzerine derhal Yavuz Selim kardeşimin evinin karşısındaki hamama gidip Göbek Taşı’na yatmak, keyif çatmak geçiyor içimden... Fakat hamamda çalışan arkadaşların da haberleri takip etme özgürlüğüne darbe vurmayayım diye vazgeçiyorum.
 
13 Eylül sabahı ise kaşıntısız bir güne uyanıyor ve düşünmeye başlıyorum.

Acaba bu milyonlar neden 8 yıldır Ak Parti’ye oy veriyorlar veya halkoylamalarında neden Ak Parti’nin önerilerini destekliyorlar?
Ak Parti’nin her icraatını beğenip, onay veriyorlar mı?
 
Bu soruların cevabı elbette tümüyle ‘evet’ değildir. Ancak halk, Ak Parti’nin iktidardan düşmesi halinde başına gelebilecek musibetlerin farkına vardı büyük ölçüde. Ayrıca ülkenin başına örülen çorapların müsebbiplerini de teşhis etti. Gözünü hırs ve kan bürümüş ihanet çetelerinin; erklerinin devamı için bir çırpıda neleri harcayabileceğinin ve harcadığının da farkına vardı. Yapılan ve yapılacak anayasa değişiklikleriyle bu tehlikeler tamamen bertaraf edilebilse, ortalık sütlimana dönse dahi şu gerçeğin de farkında bu halk: Ak Parti’ye alternatif bir siyasal oluşum yok!  
 
Ak Parti ise alternatifsiz olmanın verdiği rahatlığa ve alternatifsizliğin meyvesini yemeye bir nebze alışmış gibi sanki... 

AK PARTİ'YE KİMLER OY VERDİ?

Tıraş, referandumun sonuçlarını masaya yatırdığı yazısında önemli bir noktaya dikkat çekiyor:
 
Tüm olumlu icraatlara rağmen ülkenin refah içinde olmadığı ve her işin tıkır tıkır yolunda gitmediği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Ekonomideki olumlu tabloların, gelir dağılımındaki bozukluğu ve refah paylaşımındaki çarpıklığı, dolayısıyla da sosyal devlet olma yolundaki arızaları önleyemediği açıktır. Onbinlerce küçük işletmenin kapısına kilit vurmasının, bir o kadarının da halen can çekişmesinin sebepleri arasında her ne kadar küresel krizler ve küreselliğin sebep olduğu diğer etkenler varsa da, iktidarın eksik ve yanlışları da en önemli sebepler arasındadır. Vatandaşın önemli bir bölümünün geçmişte yaşadığı siyasal, sosyal ve ekonomik fecaati tekrar yaşama korkusunun, ilelebet Ak Parti’ye oy olarak tahvil olacağı zannı büyük bir gaflet olacaktır. Ak Parti’ye oy verenlerin tamamının; müreffeh, iktidarın tüm icraatından tamamen memnun bir kitle olmadığı gerçeği asla unutulmamalıdır.
 
Ekonomi konusunda ilmi yazılar yazacak, tavsiyelerde bulunacak bilgi birikimine sahip değilim. Ancak ekonomi ve maliyeden sorumlu bakanlara belki “Bekâra avrat boşamak kolaydır” özdeyişini hatırlatacak olsa da, ayrıntıya girmeden çok önemli bazı konuların altını çizmek istiyorum.
 
Malûm, dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu, doğalgazını ve elektriğini kullanmaktayız. Basit bir ticarî mantıkla şöyle düşünüyorum: Bir kere ne yapılıp edilip mutlak surette benzinin, mazotun, sanayide kullanılan doğalgaz ve elektrik gibi enerji fiyatlarının en az yüzde 20 oranında aşağı çekilmesi sağlanmalıdır.  Bundan dolayı devletin uğrayacağı vergi kaybı belki ürkütücü gelebilir; ancak tüketimin artması, meydana gelecek kaybı kısa sürede ortadan kaldıracağı gibi olağanüstü bir katma değer yaratacağı da açıktır. Enerji giderlerinin, dolayısıyla üretim maliyetlerinin düşmesi rekabet gücünü arttıracağından, ihracatçıya da dünya piyasasında yeni ve daha sağlam pazarlar kazandıracaktır. Bu, kahvehane sohbeti mantığıyla yapılan bir öneri değildir. Zira birçok ekonomist de aynı şeyleri söylemekte…
 
Ayrıca bir sosyal yara haline gelen “kredi kartı faizi belası”na da el atılmalıdır. Bankalar, özellikle de çalışan kesimin tüm kazancına ortak hale geldiler, vatandaşın kanını adeta sülük gibi emmekteler. Doğrudan ekonomiye katılarak katma değer yaratacak para; ne yazık ki daha cebe girmeden doğrudan bankaların kasasına gitmekte olup, hacizlerin yarattığı sayısız aile dramlarına yol açmaktadır. Haksız ve çok yüksek faizlerin bir an önce düşürülerek dünya standartlarına çekilmesi, önemli bir rahatlık sağlayacaktır.

HÜKÜMETE DÜŞEN GÖREVLER

Yazar bu bölümde hükümetin referandum sonuçlarını iyi okumasını tavsiye ederek önerilerini şöyle sıralıyor:
 
Bu millet her türlü tehdit ve şantaja rağmen statükonun kalelerini cesaretle birer birer yıkmaya devam ediyor ve devam edecek. Memleketin kangrene dönüşmüş sosyal ve siyasal sorunlarını kendi ekonomik sorunlarının önüne koyacak kadar demokratik olgunluğa erişti çok şükür. Artık iktidarın da ekonomik sorunları önceleyerek halkın cebine kısa sürede yansıyacak pragmatik çözümleri bir an önce uygulamaya sokma zamanı gelmiştir. Elbette popülist uygulamalara yönelinmesini istemiyoruz… Sadece geçim sıkıntısı çeken kitleler için yapılması gerekenler konusunda işin daha sıkı tutulmasını arzu ediyoruz.
 
Bakınız, yapılan referandumla demokrasinin tesisi yolunda her ne kadar zafer kazanılmış olsa da, bu zafer, 2011 seçimleri için çok net bir “Tek Parti İktidarı”na işaret etmiyor. Şahsen, CHP oylarının düşmediğine, bilakis sol oyların CHP bünyesinde bloklaştığına ve bu bloğun genel seçimlere de yansıyacağına inanıyorum. Oy oranı, yüzde 29-31 aralığına oturacak bir CHP ve barajı aşmış bir MHP’nin yanında, faraza yüzde 42 oy almış olsa bile Ak Parti’nin tek başına iktidar olamayacağının kuvvetle muhtemel olduğu görülmektedir. Olası kirli seçim ittifaklarını saymıyorum bile... Zaten Ak Parti’nin 330’un altında bir milletvekili sayısıyla iktidar olması bile mevcut sorunların çözülmesine büyük sekte vuracaktır.
 
İşte bu sebeple…
 
Bir… Halkı rahatlatacak ekonomik önlemlerin derhal alınması…
 
İki… Yaşam biçiminin ve sosyal statünün insanımızın siyasal tercihini belirlemede birinci öncelik olduğu şu dönemde, genç seçmene, yakın geçmişte yaşanan siyasal/sosyal mezalimin, yapılan sistematik soygunların bıkmadan, usanmadan anlatılması…
 
Son olarak… Ne Tayyip Erdoğan’ın ne de Ak Partililerin kaşına/gözüne hayran değilim. Ancak bu kadronun en az bir dönem daha ve en az 330 milletvekiliyle iktidar olması, memleketin selameti için şarttır.
Haydi hükümet, vatandaşın ferâgat ve fedakârlığına cevap ver, gecikmeden!