Bakanı Ali Babacan, geçen 3 haftanın değerlendirmesi ve genel ekonomik konularda görüşlerini aktardı.
Abone olCNN Türk'te Ekonomi Özel'in sorularını cevaplandıran Devlet Bakanı Ali Babacan, geçen 3 haftanın değerlendirmesi ve genel ekonomik konularda görüşlerini aktardı. Ali Babacan, IMF ile ilişkilerin ne olacağının hemen belirlenmesi konusundaki aceleciliği gereksiz bulduğunu ve bunun yıl ortasında zaten belirleneceğini belirtti. Babacan, "IMF ile tüm alternatifler masanın üzerinde, hepsini değerlendiriyoruz. Türk ekonomisi için doğru neyse onu yapacağız" dedi. 2005 yılı sonrasında yeni bir ekonomik programın olacağını ancak temel özelliklerden sapmanın düşünülemeyeceğini belirten Babacan, "Yeni hedeflerimiz elbette olacak ama temel özelliklerden sapılmayacak. Mesela yine bir yüksek faiz dışı fazlamız olacak. Yine serbest kur rejimi devam edecek. Merkez Bankası'nın operasyonel bağımsızlığı bizim siyasi tercihimizdir. Diğer ekonomi birimlerimizin üstlendiği önemli fonksiyonlar, BDDK, TMSF olsun onlar kuruluş amaçları doğrultusunda devam edecek. Ama ne olur, yapısal reformlar konusunda hangi konulara ağırlık verilecek? Parametrelerimiz, hedeflerimiz ne olacak? Tabi ki bunların ortaya konacağı bir program olacak. IMF ile 3 format var. Burada önemli olan hiçbir önyargıda bulunmadan Türk ekonomisi için ne faydalı ise onu yapacağız. Kısa vadeli kaygılardan arındırılmış bir ekonomi politikası her zaman faydalıdır" diye konuştu. IMF ile sürekli çalıştıklarını hatta bir ekibin şu anda Türkiye'de bulunduğunu hatırlatan Ali Babacan, "8. Gözden Geçirme ile ilgili şu anda tam kesin bir tarih yok. Haziran 3'ü gibi bir düşüncemiz var" dedi. IMF Başkanı Rodrigo Rato, OECD ve Dünya Bankası'nın Türkiye'nin iyi yolda olduğunu bildirdiklerini kaydeden Ali Babacan, IMF'nin yeni gözden geçirme konusunda da hazırlıklarının sürdüğünü belirtti. "FAİZLERİN ARTIŞI FED KAYNAKLI" Faizlerdeki artışın temel nedeninin yurt dışı gelişmeler olduğunu belirten Ali Babacan, bunu iç siyasetteki gelişmelere bağlamak tamamen yanlış bir değerlendirme olacağını bildirdi. Konuyla ilgili ana muhalefet partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın verdiği rakamların gerçeği yansıtmadığını hatırlatan Babacan, Baykal'ın kendi ekonomi çevresi tarafından doğru bilgilendirmediğini belirtti. Babacan, "Faizlerdeki artışı dönüp dolaştırıp Türkiye'deki iç gelişmelere bağlamak bu işi bilmemektir. İç gelişmelerin faizlere etkisi yok denecek kadar azdır. Bundan sonraki dönemi hep beraber izleyeceğiz, ancak biz bir etki beklemiyoruz" dedi. Bütün dünyada global bir rüzgarın estiğini belirten Babacan, "Bu rüzgardan Türkiye'nin etkilenmemesi mümkün değil. FED'in faiz artırma ihtimali sebebiyle dünya borsaları ve para birimleri değer kaybediyor. Irak savaşı, İstanbul'da terör olayları ve İmar Bankası'nın 6 milyar dolarlık yükünü yüklendik. Buna rağmen ekonomide bütün hedefleri tutturduk. Tüm dünyada hiçbir şey yok iken bizde birşeyler olsaydı, acaba temel konularda revizyon mu gerekiyor diye bakmak gerekirdi. Kurdaki iniş ve çıkışları istikrar ortamına bağlamak son derece yanlış. Önemli olan hedeflerden taviz vermememizdir. Şu andaki ekonomik yapımız, hem iç hem de dış gelişmelere karşı çok daha korunaklı bir durumdadır" diye konuştu. "SAĞLIKLI DEMOKRASİLERDE KALKINMA OLUR" Türkiye'nin ekonomik kalkınması iyi işleyen bir demokrasi ile insan hak ve hürriyetlerine daha fazla önem verme ile gerçekleşeceğini belirten Babacan serbest kur rejimi uygulanan ülkelerde de kurun inip çıktığını, ama Türkiye'deki gibi hiçbir ülkede bu olaya endişe yaklaşılmadığını hatırlattı. Babacan ekonominin evrensel şartlarının bulunduğunu, ekonomide taraflı rapor ve analiz yayınların halk tarafından gayet iyi görüldüğünü söyledi. Babacan, "Türkiye'deki faizler dünya ile birlikte korelasyon arz ediyor" dedi. Babacan tüketici kredilerinin başta cari açık olmak üzere bazı olumsuz etkilerinin bulunduğunu ancak önemli olan bunun kontrol edebilmek olduğunu belirtti. Serbest piyasa ekonomilerinde diğer bir özelliğin de spekülasyon olduğunu, bunu önlemenin mümkün olmadığını ifade eden Ali Babacan, "Ama gereksiz yere yanlış analizlerle sebepleri farklı yerlerde kullanırsanız bu olmaz" dedi. TÜKETİCİ KREDİLERİ Ekonomide tüketici kredileri gibi risk konusu olarak görülen hususlardaki kaygıların yersizliğine değinen Ali Babacan, tüketici kredilerinin ısınma ve bunun sonucunda bitirilecek? Parametrelerimiz, hedeflir enflasyonist etkisinin olabileceğini, diğer taraftan söz konusu kredilerin banka bilançolarında olumsuzluklar oluşturabileceğini, diğer taraftan tüketimin ithalata kayması durumunda cari açığı artırabileceğini söyledi. Babacan, "Ancak şu anda bakıldığında tüketici kredilerinde böyle bir durum yok. Durumu izliyoruz, bir risk görmüyoruz. Piyasa kendi dengesini buluyor. Nitekim özel bankalar da kredi faizlerini yukarı çekerek kredilere fren koyuyorlar. Fren konusu ise herkesin durumuna göredir ve sübjektiftir" diye konuştu. Bankaların artık gerçek bankacılığa yönelmeye başladığını belirten Babacan, "Bankaların bilançolarında gerçek bankacılık hizmetleri büyüyorsa bundan neden korkalım. Bankalar ne yaptıklarını gayet iyi biliyor. Bankalara çocuk muamelesi yapmak doğru mudur?" diye sordu. Tüketici kredilerinin cari açığa etkisi ithalatın artması durumunda olacağını hatırlatan Ali Babacan, piyasadaki tüketimin sadece tüketici kredileriyle yapılmadığına da işaret etti. Babacan, herşeyin kontrol altında olduğunu, her türlü gelişmeye karşı da muhtemel adımların ne olabileceği konusunda çalışmalar yapıldığını söyledi. TAKAS KAĞITLARI VE BELEDİYELER Kriz döneminde çıkan takas kağıtları konusunda bankalar ile görüştüklerini, bankalar ne istiyorsa ona Hazine'nin hazır olduğunu belirten Ali Babacan, "Takas kağıtları bir süredir konuşuluyor. Bu kağıtlar bazı kağıtlarla değiştirildi. Merkez Bankası ve Hazine ayağı çalışmalar yapıyor. Bu kağıtları ellerinde tutan bankalarımız nasıl istiyorsa, ne şekilde düşünüyorsa, Hazine hazırdır. Bu biraz piyasa ve kağıtları ellerinde tutanların istekleri doğrultusunda olacak. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Bankaların bilançoları ve hedefleri açısından ne istiyorlarsa o yapılabilir. Önümüzdeki hafta bile bazı neticelere ulaşabiliriz. Olağan piyasa yapıcı bankalarla toplantılar oluyor. Bu toplantılarda onların niyet ve taleplerini anlıyoruz. Bu kağıtların yekunları Hazine için önemli değildir. Arkadaşlarımız dün görüştüler, bugün de görüşüyorlar. Haftaya da görüşmeler devam edecek. Bir şey yapılmaması isteniyorsa o da düşünülecektir. Takas kağıtlarında piyasanın talebi dikkate alınacaktır" dedi. Belediyelere tahvil çıkarma yetkisi konusundaki soruları cevaplayan Babacan, Türkiye'deki belediyelerin birbirinden farklı finansman yapılarının olduğunu, bazılarının nakit akışları çok güçlü, bazılarının ise çok düşük kaldığını belirterek, "Artık belediyelerimiz kendi ayakları üzerinde duracak şekilde kendi yapılarını kurmaları gerekir. Belediyeler zaten borçlanıyor. Endişelenecek olan, krediyi verecek kuruluşlardır. Türkiye için önemli bir proje olmadan Hazine belediyelere garanti olmayacak. Belediyeler kredi gücüne göre kredi alacak. Kim borcunu düzgün zamanında ediyorsa, kendine yatırım yapıyor demektir. Bütün belediyelerin borçlanmasına karışmak doğru değil" diye konuştu. Babacan konuşmasının sonunda belediyelerin borçlarının kesinlikle silinmeyeceğini, borçların belediyelerin gücü nispetinde yapılandırılacağını kaydetti.