ABD ile ilişkileri düzeltmek için elinden geleni yapan Erdoğan, Ekrem Dumanlı'ya konuştu. Başbakan, anti-Amerikancı akımın kimler tarafından çıkarıldığını açıkladı.
Abone olABD yolunda Zaman’a konuşan Başbakan Erdoğan, stratejik ortak Washington ile geleceğe yönelik adımlar atmak istediklerini belirtti.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Amerika yolunda Zaman’ın sorularını cevapladı. ABD ile ilişkilerin kötü olduğu yolundaki yorumlara tepki gösteren Başbakan, “Münasebetlerimiz sıcak ve samimi. Örneğin NATO konusunda ortak adımlar atıyoruz.” dedi. Erdoğan, “İlişkiler iyiyse söylentiler nereden çıkıyor?” sorusuna ise ilginç bir cevap verdi: “Bazılarının görevi bu olduğu için bu tür sözleri çıkarıyorlar. Bunu Bush’a da söyledim. O da şikayetçi. Biz buna ‘global kriz müteahhitliği’ diyoruz.”
Kamuoyunun marjinal gruplar tarafından yönlendirildiğini, buna CHP’nin tavrı eklenince sıkıntının büyüdüğünü ifade eden Erdoğan, “CHP anti-Amerikancı diye biliniyor. Amerika, anamuhalefet partisini anlamakta zorlanıyor.” diye konuştu. Başbakan’ın ziyaretinde Amerikan medyası önemli bir yer tutuyor. Erdoğan dün Washington Post ve CNN gibi önemli medya kuruluşları ile görüştü. Başbakan bunun sebebini şöyle açıkladı: “Türkiye’yle ilgili konularda ilk ağızdan bilgi vermek gerekiyor. Maalesef medya ayağı bugüne kadar ihmal edildi.”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa’nın gündemine getirerek önemli adımlar atılmasını sağladığı ‘İslam fobisi’ meselesini Washington’a da taşıyacağını belirtti.
Erdoğan, soruları şöyle cevaplandırdı:
Amerika seyahatinizden ne bekliyorsunuz, gündeminizde neler var?
Başta Kıbrıs olmak üzere Afganistan, Irak, Ortadoğu, Kafkaslar gündemimizde var. Bu konularda ortak değerlendirmeler yapmak, stratejik ortağımız Amerika ile geleceğe yönelik adımlar atmak istiyoruz.
Gündemimiz sadece dış politika ile sınırlı değil. Ekonomide ihmale uğramış konular var. Mesela nitelikli endüstri bölgesi konusunu gündeme getirmek istiyoruz. ABD ile yapılan dış ticaretimiz olması gereken bir noktada değil. Bunu büyütmek istiyoruz. Ayrıca enerji konusunda her iki ülkenin faydasına olacak görüşmeler yapılabilir…
İlk ABD ziyaretinizde başbakan değildiniz, o günden bu güne ne değişti?
O günden bu güne birkaç ziyaretimiz oldu. Artık münasebetler daha sıcak, daha samimi. Çok daha farklı. Bir kere daha samimi görüşmelerimiz oluyor. Mesela NATO konusunda ortak adımlar atıyoruz…
Demek ki ‘ABD-Türkiye ilişkileri çok kötü’ diyenlere itibar etmiyorsunuz?
Etmiyorum tabii ki.
Peki nereden çıkıyor bu sözler?
‘Sağır duymaz uydurur’ derler ya; bu da böyle bir şey. Bazılarının görevi bu olduğu için bu tür sözleri çıkarıyor. Bu sadece bizde değil, dünyanın her yerinde yapılan bir şey. Bunu Bush’a da söyledim. O da benzer durumdan şikâyetçi. Biz buna global kriz müteahhitliği diyoruz.
Bu seferki programınızda Amerikan medyası önemli bir yer tutuyor. Sanki sadece resmi makamlara değil, ABD kamuoyuna da bilgi vermek zorunda mı hissediyorsunuz kendinizi?
Aslında bu dediğiniz şey de var; bize yapılan talepler de. Türkiye ile ilgili konularda ilk ağızdan bilgi vermek gerekiyor. Maalesef bunlar çok yapılmamış. Oysa bizi bizden dinlemeleri gerekiyor.
Görüşmelerde Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) de gündeme gelecek mi?
Biliyorsunuz GOP, bir alt biriminin eşbaşkanlığını üstlendiğimiz bir proje. Olay sadece Ortadoğu’yu kapsamıyor. İnsan hakları, demokrasi, düşünce özgürlüğü gibi mevzular ile ilgili ortak çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu konuda yapacağımız çalışmalara komşu ülkelerden başladık. Suriye, Lübnan, Fas, Tunus gibi ülkelere geziler düzenliyoruz. Yakında Cezayir’e gideceğiz, Ürdün’e gideceğiz…
İslamofobia (İslam fobisi) düşüncesini Avrupa’daki toplantılarda gündeme getirdiniz. Bu gezide de böyle bir gündeminiz var mı?
Tabii ki burada da gündeme gelecek. Yahudi düşmanlığı gündeme geldiği kadar bu mesele de gündeme gelecek. İslam fobisi 11 Eylül sonrasında oluşan, en azından iyiden iyiye hissedilen bir kavram. İslam’a karşı takınılan düşmanca tavır büyük bir haksızlık. Biz bu haksızlığı her yerde anlattık. Takdir de gördük. Herkes anlayışla karşıladı endişelerimizi. Biz bunu söylerken bütün semavi dinlerin teröre müsaade etmeyeceğini söylüyoruz. Kaldı ki teröre asla müsaade etmez, etmeyecek. Terörün faturasını hiç kimse İslam’a kesemez. İslam’ın kendisi, özü barıştır. ‘Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüştür’ diyen bir dini, terörle yan yana zikretmek haksızlık değil midir? Bu meseleyi gündeme getirdiğimiz Avrupa Konseyi toplantısında karar aldık ve bunu da sonuç bildirgesine yazdık. İslam düşmanlığına karşı çıkacak uluslararası hukuki mekanizmalar kuruldu.
Bu gayretinizin İslam dünyasında yeterince yankı uyandırdığını düşünüyor musunuz?
Maalesef İslam dünyası bu çabamızı duymadı. Orada bir problem var. Ancak bu mevzuyu Körfez ülkelerinde de işleyeceğiz. Bunun herkese mal olabilmesi için çalışmalar yapmak gerekiyor.
ABD’nin terör örgütü PKK konusunda adım atacağını düşünüyor musunuz?
Amerika baştan beri ‘Bu meseleyi çözeceğiz’ diye yaklaşıyor. ‘Çözmeyeceğiz’ dese ortada ciddi bir problem olduğu düşünülebilir. Amerika’nın söylediği ‘Zamanlama sorunu var’. Bu sorunun da aşılması gerekiyor.
‘CHP, Amerikan karşıtı biliniyor’
Türk kamuoyu bu çözümsüzlükten rahatsız. Durum tam anlaşılamıyor mu, yoksa birileri kamuoyunu yönlendiriyor mu?
Kamuoyu marjinal gruplar tarafından tabii ki bazen yönlendiriliyor. Buna CHP’nin tavrı da eklenince sıkıntı büyüyor. ABD, CHP’yi anlamakta zorlanıyor mesela. Ve CHP anti-Amerikancı diye biliniyor. Özellikle Meclis oturumlarında CHP, bizi Amerikancı olmakla suçluyor. Bizi Amerikancılıkla vasıflandırmanın mefhum-ı muhalifi nedir? Bu söyleme marjinal gruplar da katılıyor.
Size göre marjinal gruplar kimler?
Bu bazen Meclis dışında kalmış partiler olabiliyor. Ulusalcılık da buna dahil. İlginç olan şu ki ulusalcılığın ilmî bir tanımı bile yok. Gidişatlarını doğru bulmuyorum. Çünkü bunlar milliyetçiliğe de zarar veriyor. Milliyetçilik kavramını kirletiyorlar. Şunu unutmamak lazım ki bu ülkede üç tip milliyetçilik fevkalade zarar verir. Etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik. Ulusalcılık hiçbir tanıma uymuyor…
Avrupa Birliği sürecinde müzakere krizleri bekliyor musunuz?
Bu süreci yaşayan her ülke bu tür problemler yaşadı. Biz de yaşayacağız. İngiltere bu sıkıntıları 11,5 yıl yaşamadı mı? Fransa’da yaşananlar ortada. Bütün bu sıkıntıları beraber aşacağız. Müzakerelerin her safhasını, her bölümünü sabırla aşacak, hedeften sapmayacağız…
Röportaj : Ekrem Dumanlı
Kaynak :