Hacettepe Üniversitesi Diyetetik Bölümü'nden emekli Prof. Dr. Ayşe Baysal, hiç bir gıdanın hastalıkların tedavisinde mucize gerçekleştiremeyeceğini söyledi
Abone olHacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nden emekli Prof. Dr. Ayşe Baysal, hiç bir gıdanın hastalıkların tedavisinde mucize gerçekleştiremeyeceğini, ancak, şalgam suyu, boza, kefir, süt, ayran gibi içeceklerin bebeklik çağından itibaren tüketilmesinin, ileride ortaya çıkacak birçok hastalıktan korunma açısından önemli olduğunu söyledi. Türkiye'de ticari amaçlı kefir üreten ilk firma olan Altınkılıç, kefirin tüketicilere, diyetisyenlere tanıtımı amacıyla düzenlediği seri konferansların 3'üncüsünü Ankara'da gerçekleştirdi. İstanbul ve İzmir'den sonra, Ankara'da yapılan toplantının açılışında konuşan Prof. Dr. Ayşe Baysal, kanser, obezite, osteoporozis, kalp-damar gibi hastalıkların ortaya çıkmasında hatalı ve dengesiz beslenmenin önemli rol oynadığını belirterek, bu nedenle bebeklikten itibaren doğru ve yeterli beslenmeye önem verilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle okul çağı çocuklarının yeterli kalsiyum, D, B vitaminleri almasının önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Baysal, şeker ve şekerli gıda, tuz tüketiminin önemli sağlık riskleri yarattığını, bu nedenle okul kantinlerinde satılan ürünlerin kontrol altında tutulması gerektiğini, şekerli içeçekler yerine, süt, yoğurt, ayran, kefir satılmasının sağlanmasının yararlı olacağını ifade etti. Ana okullarından itibaren beslenme dersi verilmesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Baysal, ''Yanlış beslenme, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın olması riskini artırıyor. Hiç bir gıda, hastalıkların tedavisinde mucize gerçekleştirmez. Ancak, şalgam suyu, boza, kefir, süt, ayran gibi içeceklerin bebeklik çağından itibaren tüketilmesi, ileride ortaya çıkacak birçok hastalıktan korunma açısından önemli'' dedi. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nden Yüksek Gıda Mühendisi Gülçin Şatır da kefirin gıda değeri konusunda yapılan araştırma hakkında bilgi verirken, kefirde bulunan yararlı mikroorganizmaların hemen hemen bütün süt ürünlerinden fazla olduğunu, bunun da hastalıklara karşı vücudun koruyucu gücünü artırdığını, hastalıkların tedavisinde yardımcı olduğunu anlattı. Şatır, kefirin sağlık ve hastalıkarın tedavi edilmesi konusunda daha fazla araştırma gerektiğini de vurguladı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Karagözlü de içinde çok sayıda mikroorganizma bulunan kefirin hijyenik şartlarda üretilmesinin önemine işaret ederek, aktarlardan alınacak kefir mayaları ile evde yapılacak kefirde hastalık yapıcı maddeler, patojenler gelişebileceği konusunda tüketicileri uyardı. Kefirdeki etil alkol oranının on binde 2 olduğunu, bu nedenle alkollü içecek sayılamayacağını vurgulayan Karagözlü, sirke ve ekmek mayasındaki etil alkol oranının daha yüksek oludğunu ifade etti. Kelime anlamı ''yaşam için'' olan probiyotik ürünler konusunda Türkiyede yasal bir düzenleme olmadığını da kaydeden Karagözlü, ''işlevsel gıda'' olarak bilinen bu tür gıdaların pazar büyüklüğünün dünyada 200 milyar dolara ulaşmasının beklendiğine de dikkati çekti.