Gezi Parkı eylemlerine damga vuran bayrakçının yargılanması başladı. Bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek o gün yaşadıklarını hakime anlattı.
Abone olGezi Parkı protestolarında TOMA’nın önüne yatarak çevik kuvvetin çalışmasına engel olduğu iddia edilen ve hakkında görevli memura mukavemet etmek ve izinsiz gösteri yapmak suçlarından 7 yıla kadar hapis istenen bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek, o günü anlattı:
“Polis beni dövdü, hakaret etti. Ellerimde bayraklarla ıslanmış vaziyette yolun ortasına oturup bir sigara yaktım. Hatta bu şekilde fotoğraflarım da var. Bunu eylem olarak yapmadım. O anki psikolojiyle sinirlendiğim, darp edildiğim için yere çöktüm. Asıl mağdur benim."
İstanbul 9’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 1 yıl 2 aydan 7 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanan aralarında bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in de bulunduğu 12 kişi katıldı.
“BAYRAK SATMAK İÇİN GİTTİM”
Hürriyet sinin haberine göre, olaydan sonra gözaltına alınarak tutuklanan ve avukatının yaptığı itiraz üzerine 8 gün sonra tahliye edilen Ali Sarıçiçek, yaklaşık 20 yıldır bayrak sattığını belirterek şunları söyledi:
“Oğlum da benim gibi bayrak satıcısıdır. Olay günün(6 Temmuz 2013) oğlumla birlikte bayrak satmak için önce Beşiktaş’a gittik. Beşiktaş’ta iş yapamayınca Taksim’e çıktık. Taksim’e geldiğimizde kimse yoktu. Saat 18.00 sıralarında meydan kalabalıklaştı. Sosyal medyadan kadınların toplanacağını biliyordum. Kadınlar eylemlerini yaptı. O sırada orada su sıkma eylemi de oldu. Oğlum Taksim’de kaldı ben de daha fazla bayrak satmak için Beyoğlu’na geçtim. Orada bir grup vardı, kalabalıktı.
“SİNİRLERİM BOZULDUĞU İÇİN YERE OTURUP SİGARA İÇTİM”
Polis Taksim’le olan bağlantıyı kapattı. O tarafa geçmek istediğimi söyleyince izin vermedi. Evime gitmek için bineceğim otobüsün 80 metre ileriden kalktığını söyledim. Buna rağmen izin vermedi. Karaköy’e gitmemi söylediler. Her tarafın kapalı olduğunu, Karaköy’den evime giden otobüsün kalkmadığını söyledim. Yine izin vermediler. O esnada bir kadın bir erkek yabancı iki kişi geldi. Pasaportlarına baktıktan sonra geçmelerine izin verdiler. Bunun üzerine ben de ‘Amerikan vatandaşı mı olmamız lazım? Amerika pasaportu mu taşımamız lazım?’ diye tepki gösterdim. Elimdeki Türk bayrağını göstererek sen de ben de bu bayrağın altında yaşıyoruz. Sen de ben de bu ülkenin evlatlarıyız. Ekmeğimin peşindeyim’ dedim. Ne anamız kaldı ne avradımız.
“ASIL MAĞDUR BENİM”
Darp edilen ben oldum. En büyük hakarete ben uğradım. O sırada TOMA’dan su geldi. Ellerimde bayraklarla ıslanmış vaziyette yolun ortasına oturup bir sigara yaktım. Hatta bu şekilde fotoğraflarım da var. Bunu eylem olarak yapmadım. O anki psikoljiyle sinirlendiğim, darp edildiğim için yere çöktüm. Asıl mağdur benim. Belli bir grubun içinde yer almadım. Bayrak satıcısıyım. Bayrağı dağda tepede satacak değilim.”
“PARFÜM GİBİ MİYDİ, TAZYİKLİ MİYDİ?”
İnşaat teknikeri Ahmet Özdemir ise olay günü CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in basın açıklaması için valiyi arayarak görüştüğüne şahit olduğunu, valinin “1 dakika içinde geri döneceğim” dediğini belirterek, “Bir dakika dolmadan müdahale ettiler. TOMA’dan kimyasal olduğunu düşündüğüm sarı renkli su sıktılar” dedi. Bunun üzerine yargıç da “Su sıkıldığını söylediniz . Sıkılan su parfüm gibi mi yoksa tazyikli mi idi?” diye sordu. Özdemir de “Tazyikliydi. Yere düştüm. Tahriş oldum. Gözlerimi açtığımda iki polis beni kolumdan kaldırıyordu” diye yanıt verdi.
“KİMYASAL SULARI ÜZERİMİZE DÖKTÜLER”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Alican Sünnetçioğlu gözaltına alınırken üyesi olduğu TKP binasında olduğunu belirterek, “Polisler koçbaşlarıyla Rumeli Han’ın kapılarını kırarak içeri gaz kapsülleri attı. Bizi gözaltına alırken de pet şişelere doldurdukları kimyasal suları üzerimize döktüler” dedi.
Sanıklardan Ergun Bekşen de gözaltına alındığında polis memurunun kendisine, “Sizin bizden çok hakkınız var. Bana hak verseler hepinizi tararım” dediğini ifade etti.