Gezi’de ağaç ne idiyse PEGİDA’da Anti İslamcılık o’dur!
Avrupalı Türkleri. ayrıştırdılar, böldüler, birbirlerine düşman ettiler.
Yaklaşık dört senedir, 'Avrupa’da İslamofobi yükselişte’ başlık ve türevlerinden oluşan birçok köşe yazısı kaleme aldım.Kaygılarımı dile getirdim. Diğer köşe yazarları da bu konuya dikkat çektiler. Özellikle Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ radikal partilerin zaferi,İslamofobi’nin ciddiyetini ortaya koymuştu. Ama çok ilginçtir, Avrupa Parlamentosu Seçim sonuçları ve beraberinde getireceği büyük sorunlar hiç ciddiye alınmadı.
Avrupa’da siyasi partiler zafer kazanmak uğruna göçmen politikasını tepe tepe kullanırken, devletimiz Avrupalı Türkleri bu çıkmazdan kurtaracak hiç bir projeye imza atamadı.
Halihazırda devlet büyüklerinin dahi kürsülerinde Gurbetçi’ ‘Alamancı’’ ezikvari ifadeler kullandığı ‘Avrupalı Türkler’ olarak görmediği bu insancıklar, ‘döviz’, ‘bedelli askerlik’, ‘pasaport harçlarıyla’ senelerce soyup soğana çevrildi.
Bu, iki arada bir derede kalmış insanlar her daim altın yumurtlayan tavuk olarak görüldü.
Öyle ya! çoğu eğitimsizdi, ekonomik zorluklardan dolayı Avrupa’ya göç etmişlerdi, tastamam ‘Kullanışlı Aptallardı’
Avrupalı Türklerin çok daha ciddi, kemikleşmiş sorunları olmasına rağmen, devlet gitti, ‘Çocuklarımız Hristiyanlaşıyor’ diye veryansın ederek , korumaya muhtaç kimsesiz çocukların peşine düştü.
Tekrarlıyorum, akıllarda kalsın diye; Neden mi bu çocukların peşine düşüldü?
Hristiyan ailelerin yanında din değiştirecekleri korkusundan bu çocukların peşine düşüldü.
Kimsesiz olduklarından değil!
‘Avrupa’da Müslüman çocuklarımız neden din değiştirsin arkadaş!’ diyerek yola çıkıldı.
Avrupa’da, yükselen yabancı düşmanlığı, İslamofobi, işsizlik, göçmenlere haksızlık vs. Avrupalı Türk bu sorunlarla boğuşurken, devletimiz ‘Avrupa’da Müslümanların sayısını artırma derdine düştü.
Yıllarca, etinden sütünden faydalanılan kullanışlı aptal topluluğu ‘Avrupalı Türk’ Türkiye’deki seçimlerde de ‘oy kullanabilme’ şerefine nail olduğunda, devletimizin gözünde bir level daha atladı.Değer katsayısı arttı.
Ne kadar çok Türk o kadar oy potansiyeli.
Avrupa’ya geldiler oy toplamak için…
Dünya kadar sorunu olan ve yıllardır birbirleriyle öyle yada böyle iyi geçinen Türk toplumunun içine oy toplama hırsıyla nifak tohumu ektiler.
Avrupalı Türkleri, ayrıştırdılar, böldüler, birbirlerine düşman ettiler.
Öyle ya! bu koyun sürüsünü kandırmak en kolayı idi.
Avrupalı Türk’ü ikiye bölmekte başarılı oldular ama istedikleri başarıyı asla elde edemediler.(BKZ. UETD)
Hal böyle iken, Avrupa’da PEGİDA adlı bir Anti İslam örgütü ortaya çıktı. Ekim ayından itibaren Dresden kentinde her pazartesi bir araya gelen sempatizanlar İslamcı terör tehlikesine dikkat çekiyorlar. Başlarda sayıları 150 kadar olan göstericiler bugün yüzbinlerce kişi sokaklara dökülüyorlar...
Twitter’da okuyorum; Avrupalı Türk gazeteciler, bazı kurumlarla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi adına sorular soruyorlar…
Karşı taraftan atak gecikmiyor; ’Ey basın mensupları! Siz bunlarla uğraşacağınıza, Avrupa’da PEGİDA adında Anti İslam örgütü belası sahnede, gidin onları yazın..’’
Hah! Bizler de yıllardır, ‘İslamofobi tehlikeli bir hal aldı, sayın devletimiz dikkat!’ vari yazılar çiziktirirken tam bugünlerden bahsediyorduk...
Ama kimse bu uyarıları dikkate almadı! Onu n'apıcaz?
Pegida tam olarak ne ifade ediyor!
Pegida’ya gelirsek, Avrupalı siyasetçiler dahi bu kadar kişinin nasıl organize olup toplandığına akıl sır erdiremiyorlar. Onlarda şaşkınlar.
Zeit online haberine göre Alman halkının yüzde 73’ü ülkenin radikal islamcı tehditle karşı karşıya bulunduğuna inanıyor. Tabi ki bu korkuların altında çoğunlukla IŞİD’in kanlı eylemleri yatıyor. Rağmen; protestolar üzerine araştırmalarıyla tanınan Dieter Rucht’un söylediklerine ben imzamı atıyorum.
Rucht; Pegida'ya katılanların tamamının İslam korkusuyla hareket etmediğini söylüyor. Rucht, insanları endişelendiren ve sokağa çıkaran başka nedenler de olduğunu belirterek, "Birçok batı eyaletlerinde 10-15 yıldır süren yaygın bir endişe var. O da gelecek korkusu. İşini kaybetme, ekonomik sıkıntıya düşme gibi. Yoksulla varlıklılar arasındaki makasın uçlarının sadece dünya genelinde değil Almanya'da da genişlediğini biliyoruz. İnsanları artan kiralar korkutuyor. Emekli aylıklarını alıp alamayacaklarını bile bilmiyorlar. Bu durum siyasete duyulan güveni zedeliyor. Bu yüzden de seslerini duyurmak istiyorlar. Sokağa bu nedenle çıkıyorlar. Kendilerini göstermek, ifade etmek istiyorlar. Basının Pegida'ya gösterdiği büyük ilgi nedeniyle de kendilerini güçlü hissediyorlar"
İşte tüm bu endişeler, mevcut partilere olan güveni sarstığı için, korkuları kullanarak siyaset yapan partiler de oy topluyor. Almanya İçin Alternatif Partisi de bu korkuları kullanarak 2012'de siyaset yaşamına katıldı. Özellikle dış göçü durdurma vaadinde bulunan parti son seçimlerde yüzde 5 barajını aşamasa da üç eyaletin parlamentosuna girmeyi başardı.
Avrupalı Türklerin daha önemli sorunları var diyerek PEGİDA’nın altını çizen siyasetçilere ve yazarlara notum; GEZİ’de ağaç ne idiyse, PEGİDA’da Anti İslam hareketi o’dur(!)
Dün halktan oy toplamak için göçmen politikasını kullanan siyasetçinin karşısında bugün, devletten istediklerini almak, korkularını ifade etmek adına PEGİDA(Batı’nın İslamlaşmasına karşı vatansever Avrupalılar) adı altında organize olan yerli Avrupalı halk var.