Gezi Parkı eylemlerinin bir uzantısı da Hatay'ın Alevi nüfusunun yoğun yaşadığı Samandağ. Halk burada İstanbul'daki gibi yalnızca 'demokratik hak talebi' için değil, Suriye politikasına karşı direniş için de ayaklanıyor.
Abone olHatay'ın Samandağ ilçesi, her zaman sıcak her zaman misafirperver.
Yaklaşık 120 bin nüfusu olan bu ilçede yaşayanların çoğu Alevi.
Birçokları kendini, aynı mezhepten olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın 'akrabası' olarak görüyor.
Geçen yıl Türkiye'nin Suriye politikası hakkında düşündüklerini öğrenmek için geldiğim Samandağ'a, bu sefer de Gezi Parkı eylemlerinin nasıl buralara kadar uzandığını sormaya geldim.
Samandağ halkı da Gezi Parkı'na destek için tencereler tavalarla son 10 gündür sokaklarda...
Fakat Taksim Meydanı'ndan yükselen demokratik hak taleplerinin dışında bir sloganları daha var Samandağ halkının: "Reyhanlı ve Suriye halkı yalnız değildir."
Sokaklar ayrıca, üçüncü köprüye "Yavuz Sultan Selim" adının verilecek olmasından rahatsız.
Komşudaki iç savaşın tedirginliğini yaşayan Samandağ sakinleri AKP hükümetinin Suriye politikasına başından beri tepkili.
İki günde bir sokaklara çıkıp Suriye'deki halka destek için yaptıkları yürüyüşler, Gezi Parkı'nı koruma amacıyla yola çıkıp hükümet karşıtı gösterilere dönüşen eylem dalgasıyla her gün düzenlenmeye başlamış...
Bu ilçenin nabzını en iyi tutan isimlerden biri Samandağ Gazetesi Sahibi Sahiye Say.
Kapıda kendimi hatırlatmak için 'motor hızıyla' geçen sene nasıl tanıştığımızı anlatmaya çalışırken o kapıyı açıp "Gel gel içeri geç, yemek koyayım sana" diyerek beni gazete bürosundaki kanepeye oturttu ve ben hala kendimi hatırlatmaya çalışırken, o önüme Londra'da yaşadığım son bir sene boyunca en çok özlemini çektiğim yaprak sarmalarını doldurmaya başladı.
Daha sonra itiraf etti... Yaprak sarmalarını önüme koyduktan birkaç dakika sonra hatırlamış kim olduğumu... 'Yabancılara' kapıları her zaman açık...
Cevval, Mülkiyeli bir gazeteci Sahiye Say... Bir saniye tereddüt etmeden veriyor cevaplarını...
Samandağ halkının neden Gezi Parkı eylemlerine destek için sokaklarına çıktıklarını sorunca, 'artık insanların patlama noktasına geldiğini, Gezi Parkı'nın da bunun önünü açtığını' söylüyor. İstanbullularla benzer talepleri var ama bir de Samandağ'a özel talepler:
"Ortak nokta Tayyip (Erdoğan) gitsin... Bir de Antakya'da ölen Abdullah Cömert cok anılıyor. Suriye olayları nedeniyle de halk patlama yaşıyor. Gezi Parkı eylemleri öfkeyi tetikledi, halk evinde duramaz hale geldi."
Sahiye Say, Samandağ'daki yürüyüş ve eylemler için "Kendiliğinden, organize olmadan kendiliğinden başladı. Bir gece herkes tencere tavalarla sokaklara çıkmaya başladı" diyor.
Reyhanlı tedirginliği
Ana akım medya bu ilçede pek rağbet görmüyor. Olaylar Halk TV ve Ulusal TV'den takip ediliyormuş. Eylemler ve gündem de bu televizyon kanalları aracılığıyla takip edilmiş.
Mayıs ayında Reyhanlı'da patlayan bombalar, Samandağ halkını da tedirgin ediyor.
Sahiye Say'in söylediğine göre halk "her an Samandağ'da da bomba patlayacakmış gibi yaşıyor."
Samandağ Gazetesi sahibi Say, bu tedirginliği başından geçen bir örnekle anlatıyor:
"Geçen gün bir muhasebeci, Kaymakamlık binası önündeki güvenlik kameralarının çalışmadığını görmüş, tedirgin olmuş bana soruyor 'Neden çalışmıyor' diye. Reyhanlı'da da patlama öncesi benzer bir durum yaşandığı iddia edilmişti. Halk patlama olacağından korkuyor."
En ufak bir teknik sorun bile artık Samandağ halkının güvenliklerinden endişe etmesine sebep oluyor.
Reyhanlı patlamaları sonrası, Antakya'ya giden yollar da güvenlik güçleri tarafindan sıkı denetim altına alınmış.
Reyhanlı'nın aksine Samandağ'da hiç Suriyeli mülteci yok. Sahiye Say'ın anlattıklarına gore halk, 'Reyhanlı'da yaşanan gerginlikleri önceden tahmin edip, mültecilerin gelmesini istememiş.''
Genel kanı, "Türkiye'nin sınırları açmasıyla bölgeye birileri tarafindan yönlendirilmiş 'teröristlerin' ülkeye akın ettiği ve güvenliği tehlikeye attığı" yönünde.
AKP Samandağ İlçe Başkanı Metin Canbolat, 'Samandağ'da huzurun korunması için devletin kendiliğinden gelmek isteyen göçmenleri bile engelleyecek bir pozisyona girdiğini' söylüyor.
Samandağ'a en yakın sınır kapısı Yayladağ bölgesinde. İlk mülteci akınından yaklaşık 30-40 bin kişinin Türkiye sınırına dayandığı dönemde mülteciler Samandağ yerine Reyhanlı ve ötesine yönlendirildi.
AKP İlçe Başkanı Canbolat, devletin mültecileri Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis'e yönlendirmek için büyük maliyetleri göze aldığını ve bunu 'ilçenin aidiyetleri ve huzuru' için yaptığını ifade ediyor.
Halkın aslında Tayyip Erdoğan'ı bu hamlesinden dolayı takdir etmesi gerektiğini dile getiren Canbolat, Samandağ halkı için şu yorumu yapıyor: "Siz Tayyip Erdoğan'ın Sünniliğini ortadan çıkarın... Samandağ'da Atatürk'ün yanına heykelini dikerler."
AKP İlçe Başkanı Canbolat da Samandağ'lı... Kendisini 'Alevi bir sosyal demokrat' olarak tanıtıyor. İstanbul Üniversitesi'nde 10 yıl eğitim görmüş ve '19-20 yaşlarında Dev-Genç üyesi olmaktan Devlet Güvenlik Mahkemelerinde' yargılanmış.
Gezi Parkı'yla başlayan eylem dalgasının Samandağ'a ulaşmasında 'Suriye faktörü'nün rol oynadığını belirtiyor.
Fakat, rahatsızlık yaratanın siyasetten çok 'Alevi-Sünni bağnazlığı' olduğunu söylüyor: "Alevi-Sünni bağnazlığıyla bakmak sağlıklı değildir. Samandağ'da olan bu. Burası ne Gezi Parkı'nı bilir ne de Gezi Parkı'ndaki gençlerin haklı taleplerini... Ben de bugün bu bıyığımla bu şekilde buradayım. Ödün vermiş değilim... Hatta ben de İstanbul'da olsaydım, AK Parti ilçe başkanı olarak Gezi Parkı'nda olurdum..."
Metin Canbolat, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Hataylı Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Suriye ile yakınlastığı dönemde Samandağ halkının sessiz kalıp destek vermemesine tepkili.
"Suriye lideri Nusayri, Samandağ insanları ben dahil Nusayriyiz. Normalde objektif olan bir insan, kendine göre siyasi tercihinde şeriatçı, gerici, yobaz gördüğü bir partinin bir Nusayri'ye el uzatmasından memnun olması gerekir, destek vermesi gerekir. Eşitligin barışın kardeşliğin sergilenmesidir bu... Esad'ın Alevi olduğu önceden bilinmiyor muydu?"
Samandağ'daki yürüyüş sırasında AKP ilçe başkanlığı binası da taşlanmış ve camları kırılmış. Ama Canbolat, "Sorun değil, yeter ki gruplar karşı karşıya gelmesin" diyor.
Sönen refah umudu
Suriye politikasının yarattığı güvensizlik dışında, Samandağ halkını sokaklara döken sebeplerden biri de ekonomik sıkıntılar ve işsizlik.
Hatay Havaalanı'nın açılışını 2007 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan yaptı.
Antakya ve Samandağ halkının bir kısmı, havaalanıyla beraber bir süreliğine bölgeye ekonomik canlılık geldiğini ve yeni iş imkanları sağlandığını söylüyor.
Fakat Suriye krizinin patlak vermesi ve sınırların ticari faaliyetlere kapatılmasıyla doğan ekonomik sıkıntılar, havaalanının getirisini arka planda bırakmış.
İhracatçılar, Suriye yerine Mısır yolunu kullandıkları ve nakliyatı 20 günde yaptıkları için malları çürüyormuş ve büyük maddi kayba uğruyorlarmış.
Sahiye Say, ihracatçıların pazarı 'Çin'e kaptırmaktan' şikayetçi olduklarını ifade edip, "Havaalanının getirisi havada kaldı" diyor.
Sokak da tepkili...
Bir pazartesi günü birçok kişi için iş vakti sayılabilecek bir saatte iş bulamayan üç genç Samandağlı sohbete koyulmuşlar... Atilla, atanamayan öğretmenlerden... Kız arkadaşı da kendisi gibi atanmayı bekleyen bir öğretmen, eğer kız arkadaşının dogum gününe kadar atanamaz ve iş bulamazsa 'evlenemeyeceklerini' söylüyor gülümseyerek... Sisteme öfkesi büyük...
Atilla'nın yanında Gürkan giriyor lafa, "Aslında Tayyip Erdoğan'da daha önce Başbakan ruhu vardı ama sonra diktatör gibi davranmaya başladı" diyor...
Üç genç de, Tayyip Erdoğan'ın özellikle Davos çıkışı ve "İsrail'e meydan okumasının karizmasını" artırdığı görüşünde. Tek başına bunca yıl iktidar olmasını 'liderliğinin ne kadar kuvvetli olduğunu' gösterdiğini düşünüyorlar.
Fakat, "Benim polisim" gibi tekel açıklamalarda bulunmasının Başbakanı 'diktatörleştirdiğini' söylüyorlar.
'Nefret ettiklerini ve Alevileri katlettiğini' söyledikleri Yavuz Sultan Selim'in adının üçüncü köprüye verilecek olması da eleştirdikleri noktalardan.
Samandağ'ın merkezinde yemyeşil huzur dolu bir park vardır. İlçe sakinleri ya otobüs dolmuş bekler, ya da limonlu buzlu dondurmalar eşliğinde sohbet eder...
Soluklanmak icin kısa bir süreliğine oturduğum parkın her bir köşesinde Tayyip Erdoğan konuşuluyor...
Yan tarafimda hayat deneyimleriyle 'hayatla dalga geçmeyi' öğrenmiş üç Samandağlı aynı sözleri tekrarlayıp tekrarlayıp ardından kahkaha atıyor...
"(Erdoğan) 'Dik dur dikleşme' diyor. Ne demek ki o şimdi? Herkes şamata yapıyor sokaklarda ne dikleşmesi..."