BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Gezi Parkı gösterileri: Tayyip Erdoğan'a darbe mi?

BBC Orta Doğu Editörü Jeremy Bowen, Taksim Gezi Parkı'nda kıvılcımlanan kitle hareketinin Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın siyasi gücünü sınırlayıp sınırlamayacağını değerlendiriyor.

Abone ol

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdogan bu hafta, ülkesindeki krizin, Kuzey Afrika'ya yapacağı ertelemesine değmeyeceğine karar verdi.

Oluşan hasarı kontrol etmeyi bırakırken, kendisi hava limanlarında şeref kıtalarını selamlayarak, çelenkler koyarak ve ticaret konuları hakkında konuşarak, dünyaya soğukkanlı bir görünüm verdi.

Erdoğan, 10 yıl boyunca Türkiye'nin en büyük stratejik kıymeti olan, Avrupa ve Orta Doğu arasındaki pozisyonundan azami ölçüde faydalanmak için elinden geleni yaptı.

Türkiye'nin üyeliği konusunda Avrupa Birliği'de görülen isteksizlik karşısında, yüzünü Arap dünyasına dönmek daha anlamlıydı.

2011'da Arap ayaklanmaları başlayana kadar, kazanan taraf gibi gözüküyordu. Brüksel'dekiler euro kriziyle uğraşırken, Türkiye güç topladı ve Arap ülkeleriyle iş yaparak istihdam yarattı.

Albay Kaddafi'nin Libya'sıyla büyük anlaşmalar yapıldı. Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın dostluğunu kazandı. Tüm bölgede, Türk şirketlerin adını duyurması için büyük inşaat projeleri mevcuttu.

Fakat seçilmiş bir lider için önemli bir kural, Erdoğan gibi büyü oy kazanmış olsalar bile, hiçbir zaman içerideki durumunu 'cepte' görmemektir.

Birinci Başkan Bush, Margaret Tatcher, Tony Blair ve onlardan öncekiler, dış politikada o kadar zor duruma düştüler ki, sonunda içeride ne olup bittiğinin pek de önemsenmediği şekilde silindiler.

Erdoğan, Türk seçmenlerin yarısının kendisine oy verdiğini söylemeye bayılıyor. Seçmenlerin diğer yarısının kendisine oy vermediğini unutuyor veya görmezden geliyor.

Erdoğan 'sınıra' vardı

2011'den önce var olan ılıman siyasi iklimin kötü yönde değişmesi onun için iyi olmadı.

Tipik olarak, Erdoğan geri adım atmadı. Liderlerin devrildiği Mısır ve Tunus'u çabucak ziyaret etti. Türkiye, Libya'daki ihaleleri canlandırmaya çalıştı.

Türkiye, Müslüman demokrasilerine örnek gösteriliyordu. Kendi liderlerine karşı sokaklara dökülen bazı Araplar, Türk çevik kuvvet polisinin göstericilere saldırdığını gösteren fotoğraflara bakınca, bunu bir daha düşüneceklerdir.

Suriye'deki savaş başladığında, Başbakan Erdoğan'ın hükümeti, Suriyeli silahlı isyancıların en büyük destekçisi oldu ve içten içe Esad rejimine karşı ilan edilmemiş bir savaş yürütmeye başladı.

Erdoğan, Suriye savaşına bu kadar karışırken, kendi nüfusunun önemli bir bölümünü tedirgin etmekten ve yabancılaştırmaktan kaygı duymuyor gözüküyordu.

Türkiye sokaklarındaki protestolarını etkileyen faktörlerden biri buydu. Ayrıca buna, Başbakan'ın Türkiye için en iyi olanın ne olduğunu kendisinin bildiğini düşündüğü ve muhalefete müsamaha göstermediği algısı ekleniyor.

Erdoğan, kendisine oy vermeyenlerin iradesi olmadan yapabileceklerinin sınırına vardı. O hâlâ Türkiye'nin en popüler politikacısı. Fakat ülkede kutuplaşma devam ederse, bu pek para etmeyebilir.