Gezi olayları ilk başlangıcı itibariyle çevrecilerden yana bir ağırlık taşıyordu. Ancak yaşananlarla birlikte ibre iktidara kayıyor.
Abone olİNTERNETHABER - Gezi olayları başladığında polisin orantısız güç kullanımı ile ibre eylemcilerden yanaydı. İşin içine ağaç ve doğa da girince güçleri daha da arttı.
Ancak meydana çıkan radikal gruplarla birlikte çevreye duyarlı Gezi çocuklarının üzerine gölgeler düşmeye başladı.
Şimdi ibre iktidardan yana döndü. Akşam'ın akademi kökenli yazarı Deniz Ülke Arıboğan durumu bilimsel verilerle tanımlıyor;
1- Polis meydana girdiğinde orantısız güç hissi verecek sertlikte müdahaleden kaçındı. Üstelik megafonlarla yatıştırıcı mesajlar vermeye çalışarak, sadece alandaki pankartların temizleneceğini ısrarla vurguladı. Lakin alandan sadece pankartlar değil, orada yerleşik örgüt mensupları da çıkarıldı. Taksim meydanı boşaltılmak suretiyle güç gösterisi zafer resmiyle tamamlandı. Bu yazıyı yazarken belirli bölgelerde çatışma vardı, ama meydanın kontrolü polisin elindeydi.
2- AKM’deki pankartlar sökülürken, Türk bayrağının ve Atatürk posterinin asılı kalması kamuoyu açısından önemli bir mesajdı. Atatürk anıtı üzerindeki örgüt bayrakları ve pankartlar da özenle ve kameraların gözleri önünde temizlendi. Bu şekilde kamuoyundan destek görecek biçimde özellikle de laik ve milliyetçi kesimin gönlünü almak için iki önemli sembol kullanıldı. Bazı illegal sol örgütlerin geniş kitlenin önemsediği değerlere karşı saygısızlık yaptığı görüntüsü ise kamuoyuna iletildi.
3- Çatışmaların devam ettiği ilk saatlerde herhangi bir gözaltı ve sertlik olmamasına özen gösterilirken, diğer yandan da göstericilerin ne kadar tehlikeli olabileceğini gözler önüne seren molotoflu taşlı görüntüler saatlerce naklen yayınlandı. Gezi Parkı eyleminin şiddet içeren yüzü gözler önüne serilerek, orada masum gençler var imajı yıkılmaya çalışıldı.
4- Bu arada sosyal medyada ise karşı atak şekilleniyordu. Belinde silah olan bazı eylemcilerin resimleri servis edilerek, molotofları atanların aslında eylemciler değil, provokatör sivil polisler olduğu yönündeki mesajlar yayılmaya başladı. Ana akım medyanın da itibar ettiği bu görüntülerin üzerine Emniyet Müdürlüğü resmi kullanılan şahısları yakalamak için ilk baskını yaptı. Görüntüsü servis edilen kişinin Devrimci Karargah örgütü üyesi Ulaş Bayraktaroğlu olduğu bizzat İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun twitter hesabından duyuruldu. Bu arada Vali Mutlu’nun twitter hesabını, TOMA’lardan daha etkin kullandığını da belirtelim.
5- Taksim Meydanının boşaltılmasının ardından Gezi Parkı’nın içine doğru girmeye çalışan polisler kısa süreli bir gerilim yarattıysa da, kol kola giren Park ahalisinin polisleri barış içerisinde bir direnişle geriye döndürdüğü görüntüler zafer duygusunun her iki tarafça da paylaşılmasını sağladı. Herkesin zaferle döndüğü bir gün için gereken fotoğraflar verildi.
6- Bu arada eylemde zaman uzadıkça tribünün eğilimlerinde değişme olduğu da gözle izlenebiliyor. İktidarın bu konuda kullanabileceği enstrümanların sayısı çok ve oldukça güçlü. Meydan çevresindeki esnaf ve bölgede yaşayanlar durumdan oldukça muzdaripler ve eylemcilere yönelik sempati azalma eğiliminde. Çevreci gençlerle didişen lider profilinden sol örgütlerle ve darbecilerle savaşan lider profiline geçişin Başbakan Erdoğan’a desteği artıracağını da şimdiden söyleyebiliriz.
7- Anket savaşları da başlamış bulunuyor. Andy-Ar’ın anketine göre Gezi eylemlerinin devam etmesini istemeyenlerin oranı % 82’ye çıkmış durumda. Eyleme ilk başlarda destek verenlerin bile şimdilerde fazla uzatmaktan yana olmadığı görülüyor. İletişim savaşları göründüğü kadarıyla artık iktidarın lehine işlemeye başladı.