Gezi dili ve PKK'nın kaçırdığı çocuklar
İstediklerini yaptılar. Erdoğan'ı yuhaladılar, Erdoğan'a ağır söz de kullandılar. Ne tokadı yediler, ne de bir kişinin burnu kanadı.
Başbakan Erdoğan, Almanya'da muazzam bir
kalabalığa konuşurken, dışarıda bir uğultu vardı. İçerideki
kalabalığı aratmayan ama sevgi yerine öfke duyan bir başka kitle
dışarıdaydı.
BİLD'in manşetine kaptırmışlardı kendilerini; istemiyorlardı
Erdoğan'ı...
Ne yalan söyleyeyim endişeliydim,
Almanya'yı da karıştıracağımızdan çok
korktum. Bereket korkulan olmadı ve gerek Erdoğan'ı
sevenler, gerek ona öfke duyanlar karşı karşıya gelmeden
dağıldılar.
Bana göre, Erdoğan'ın kürsüdeki çağrısı bu konuda çok
etkili oldu.
Neden?
"Üç beş çapulcu" demedi kendisini
dışarıda protesto edenlere...
Aşağılamadı...
Dışlamadı...
Horlamadı...
"Onlar" diyerek ayırmadı...
Ne dedi?
Konuşmayan
Başbakan! Ahali, Erdoğan'ın televizyon kanallarında sık sık görülmesinden rahatsız. Ahmet Hakan'a bu yüzden "Erdoğan'ı unutun" mesajları yağıyormuş! Ahmet Hakan ise rahatsızlığını bir başka açıdan dile getiriyor; alışık olmadığı bir durumla karşı karşıya kaldığını söylüyor: -Karşımda hep o, nasıl unuturum? Yani diyorlar ki, "Başbakan hiç konuşmasın!" Konuşmayan Başbakan'dan Türkiye'ye hayır gelir mi peki? |
"Bırakın ne istiyorlarsa yapsınlar.
Dışarıdakiler bizim insanımız, Türkiye'nin vatandaşı."
İstediklerini yaptılar. Erdoğan'ı
yuhaladılar, Erdoğan'a ağır söz de
kullandılar. Ne tokadı yediler, ne de bir
kişinin burnu kanadı.
Sonuç... O eylem yapılmıştır geçmiştir...
Ama Gezi hâlâ konuşuluyor!
Unutulmadı!
Unutulmayacak da...
Neden acaba?
Dil farkından olabilir mi?
"Çapulcu" falan...
PKK'nın kaçırdığı
çocuklar
BDP'li yöneticiler, bu sefer kaçacak
delik arıyor. Erdoğan'ın "O
çocukları getirin" çağrısına samimiyetten
uzak cevap yetiştirmeleri bu yüzden.
Anaların yüreğine çöken acıyı dindirmek
yerine acıyı katmerleştiren açıklamalar geldi BDP ve HDP'li
yöneticilerden. BDP'li bir kadın milletvekili anaların
ocağına düşen ateşi söndürmek bir yana, o ateşi adeta
körükledi:
- Sıkıyorsa gel beraber gidelim
Kandil'e...
Bir başkası, 'bu bizim işimiz
değil' demeye getirdi sözü. Çağrının sahibine
'Ne halin varsa gör' dercesine..
PKK'nın gazetesi Gündem ise, Suriye'de İŞİD'in öldürdüğü
çocuklarla çıktı Başbakan'ın karşısına...
PKK'yı iyi analiz eden bir arkadaşıma dün sordum, HDP ve
BDP'lilerin kaçırılan çocuklar konusundaki direnişini anlamaya
çalıştım.
Dedi ki:
- Abi pazarlık yapıyorlar.
Çocuklar üzerinden pazarlık...
Söz bitti...