BIST 9.631
DOLAR 34,61
EURO 36,35
ALTIN 2.969,06
HABER /  SPOR

Gerets teşvik primininden yana

Belçikalı hoca Gerets'e göre teşvik pirimi ile şikenin aynı olmadığı kanaatinde.

Abone ol Gerets, tartışılan konuda ilginç düşüncelere sahip. Belçikalı hoca, "Benim için şike ve teşvik ayrı. Örneğin son maçta A takımı ile oynuyoruz. Puan alırlarsa, Fenerbahçe şampiyon olacak. Rakibimiz de onlara teşvik verdi. İşte bu, benim için şike değil" diyor

Belçikalı hocayla sohbetimiz futbol ile devam ediyor... Ancak teşvik primi konusundaki saptaması, ülkede gündem oluşturacak türden... Bakın neler diyor...

Şike ve teşvik primi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben de gazetelerden takip ediyorum. Ama tabi öncelikle bu işte kanıt gerekiyor. Yine de geçen sene Denizlispor son maçta, son dakikaya kadar Fenerbahçe'ye direnerek bu konuda çok büyük bir iş yaptı. Harika bir lig olmasını sağladılar. Ama benim için şike ile teşvik ayrı. Örneğin son maçta diyelim ki, A takımı ile oynuyoruz. Eğer puan alırlarsa, şampiyon Fenerbahçe olacak. Fenerbahçe de onlara teşvik verdi. İşte bu benim için şike değil. Tamam hoş değil, ama şike de değil.

Yönetim ile ilişkileriniz nasıl? Adnan Polat ile kavga ediyor musunuz?
Evet ediyoruz. Hep edeceğiz (gülüyor). Ama medyanın yazdığı gibi bir kavga değil. Futbol tartışmaları bunlar. Ve her zaman da olacaktır. Ön libero konusunda kendisi ile çok konuştuk ve tartıştık. Ancak size şunu söylemeliyim, Adnan Polat çok güçlü bir karakter. Ve kendisi ile hiçbir sorunum da yok. Kısaca ne Adnan Polat, ne Adnan Sezgin, ne de Mustafa Turgun ile en ufak bir problemim bulunmuyor. Ayrıca birbirimizi daha iyi anlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Neden bu sezon iki ön libero ile oynuyorsunuz?
Biz 4-4-2 oynayan bir takımız. Her takım böyle durumda tek ön libero ile oynar. Ama bu sene biraz daha farklı. Çünkü Saidou takımdan ayrıldı. O görevi iyi yapıyordu. Kanat oyuncularımız oyuna daha iyi katılıyorlardı. Şimdi ise Saidou gidince böyle bir problemimiz var. O yüzden iki ön liberolu sisteme döndüm. Ama geçen sene de zaman zaman bunu oynadık.

Peki geçen sene yaşanan mali kriz yine hortlarsa ne olacak?
Para konusunu benimle önceden konuştular. Sonuçta ödeniyor, ama bazen geç kalıyor. Ödedikleri sürece sorun değil. Geçen sene hem ben, hem de futbolcular uzun süre paraları alamamıştık. Ama sonra Polat geldi. O geldikten sonra bazı şeyler değişti. Çok güçlü bir kişi. Para problemi yavaş yavaş sona erdi. Böyle bir duruma saygı duyuyorum. Herkese olabilir. Beni etkilemez. Hele buradan ayrılmam için bir neden olamaz. Zaten sözleşmem var. Ayrıca bu sene de bazı sıkıntılar olabileceğini söylediler, olmaması için çalışıyorlar. Ancak gelecek sene yüzde yüz hiçbir problem kalmayacağını belirttiler.


Geçen seneki Galatasaray ile bu seneki Galatasaray arasında ne fark var?
Geçen seneden en önemli fark şu. Biz bu seneye şampiyon olarak başladık. Herkes bize karşı daha hırslı ve dayanıklı oynuyor. Omuzlarımızda bunun ağırlığı var. Ayrıca Saidou gitti. Bir de sakatlık problemimiz var. Ümit ve Hasan'ın sakatlıkları benim için büyük problem oldu. Ama şimdi geri dönüyorlar.

Genç oyuncular kulübün geleceğini etkiler mi?
Elbette etkiler. Çok iyi mentaliteye sahipler. Çok çabuk yetişiyorlar. Elimizde iyi oyuncularımız var. Şimdi Yalçın ve Volkan da gitti, artık daha çok şans bulabilirler. Gelecekte Galatasaray'ın daha az yabancı oyuncuya ihtiyacı olacak. Ancak gençler oynayarak yetişecekler. Tecrübe kazanmaları gerekiyor. Bu gençlere güvenerek, Galatasaray'ın daha güçlü olabileceğini söyleyebilirim.

6 numara, yani ön libero doğuştan ya da genç yaşlarda olmuyor. Sonradan yetişiyorlar. Siz bu sorunu takım içinden çözemediniz mi?
Ben de takımdan yetiştirmeye çalışıyorum. Ama yeterli olmuyor. Orada oynamak çok zor. Belki Mehmet Güven gelecekte bu tür oyuncu olabilir. 6 numara liderdir. Taktik, disiplinli olmalı. Örneğin Hasan Şaş. Onu çok severim. Ama bazen her yere gitmeye çalışıyor. İşte 6 numara, ona 'Dur bakalım nereye gidiyorsun, yerine geç' diyebilecek bir oyuncu olmalı.

Meduna yere düştüğünde neler hissettiniz?
Benim için her şey bitti. O anda dünya durdu. Ambulansın bir an önce girmesini istedim. Sonra anons yapıldı. İnanılmaz bir rahatlık duydum. Benim için insan hayatı her şeyden önemli. O anda benim için maç sona erdi. Sadece Meduna'yı düşünüyordum. Çünkü en önemli şey, onun hayatıydı. Çok şükür ki, hayatta kaldı. Tabii ki, sıcak her şeyi etkiliyor. 40 derecede oynamak farklı, 30 derecede oynamak farklı.

Sizce Hasan Şaş ve Necati bir daha kavga eder mi?
Önce şunu söylemek istiyorum. İkisi çok yakın arkadaş. Eğer antrenmanda haftada iki kez kavga etsinler hiç sesim çıkmaz. Ben de zamanında çok kavga ettim. Ama maçta olmaz. 40 bin kişi önünde olmaz. Ve ben bir daha böyle bir kavganın yaşanacağını hiç sanmıyorum.

Galatasaray'la ilgili hisleriniz neler?
Büyük bir aile. Ve ben bu ailenin bir üyesi olmaktan çok mutluyum. Herkes bu camia ile yaşıyor. Herkes bir şeyler yapmak istiyor. Bu çok önemli.

Hakan'a saygı duyun
Hakan Şükür'ün bu kadar çok konuşulmaktan memnun kaldığını düşünmüyorum. Milli Takım'a çağırılıyor herkes ayağa kalkıyor. Milli Takım'a çağırılmıyor, yine herkes ayakta. Bunu anlayamadım. Ne istiyorlar belli değil. Ama şu gerçek var; dünyada en çok tanınan Türk oyuncu. Türkiye'nin bir numarası ve ona saygı duymak gerekir. Ne kadar oynayacağını bilmiyorum. Ama çok profesyonel bir oyuncu.

Aurelio çok iyi
Yabancı orjinli futbolcuları her ülke milli takımlarında oynatıyor. Neden Türkiye yapmasın? Önemli olan Türkiye'nin, bu futbolcunun, bu durumunu kabul etmesidir. Aurelio çok iyi bir futbolcu ve çok tecrübeli. Türk Milli Takımı'na yararlı olabilecek bir oyuncu. Ayrıca Aurelio'nun karakteri de mükemmel. Hiçbir olaya karışmamış düzgün bir futbolcu.

Zico müthiş
Zico'yu tanıyorum. Ama kendisi Japonya'da, buradan çok uzakta, antrenörlük yapıyordu. Bu yüzden antrenörlük yeteneklerinin ne olduğunu pek göstermedi.
Ancak bir hocanın iyi olup olmadığını anlamak için en azından bir ay beklemek lazım. Takımı nasıl çalıştırıyor, nasıl futbol oynatıyor, görmek gerekiyor. Bu yüzden Zico hakkında antrenörlük yorumu yapamam.
Ancak size şunu söyleyebilirim; Zico inanılmaz bir futbolcuydu. Gerçekten müthişti. Onunla ilgili unutamadığım bir anım var.
İtalya'nın Udinesse kentinde yaptığı jübileye beni de çağırmıştı. Orada bulunmak, onun jübile maçında oynamak gerçekten çok güzel bir olaydı. Hatta o zaman maçta Fenerbahçeli, kısa boylu bir oyuncu da vardı. Onu şimdi televizyonlarda görüyorum (Rıdvan Dilmen'den söz ediyor).
Ayrıca Zico'nun olağanüstü bir hoca olduğunu varsayalım. Eğer üç maç kaybetsin, üç maç sonra mutlaka kötü hoca olur. Bu her zaman böyledir. Bu hepimiz için geçerlidir

Haber: Halil Özer
Kaynak: