BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  SAĞLIK

Gereksiz kemoterapi tartışması

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Tezer Kutluk, kemoterapinin önemine değindi.

Abone ol

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) Gelecek Dönem Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, kanser tedavisinde kemoterapinin hala bilinen, geçerli bir yöntem olduğunu belirterek, "Kemoterapiden vazgeçmek hastalığa yenilmeyi kabullenmektir" dedi.

Kutluk, AA muhabirine, "Kanser değil, gereksiz kemoterapi öldürüyor" tartışmaları değerlendirdi. 

Tümörün yapısıyla ilgili şekilde kanserin klinik seyrinin farklı olduğunu, bunun kanserin türüne, evresine ve metastaz yapıp yapmadığına göre değişebildiğini bildiren Kutluk, dolayısıyla ilaçlara verilen tepkinin de değişik olabileceğini söyledi.

ÖLDÜREMESE DE ÇOĞALMASINA ENGEL OLUR

Kutluk, birçok kanser türünde kemoterapinin uygulandığını ve hasta lehine çok önemli başarılar elde edildiğini dile getirdi. Kemoterapiyle, kanserli hücrenin çoğalmamasının amaçlandığını anlatan Kutluk, "Bu, kimi zaman hastanın DNA'sına kimi zaman RNA'sına kimi zaman içindeki proteine kimi zaman da proteinin içinde bağlandığı bir noktaya bağlanarak, kanserli hücreyi öldürmeye, öldüremediğinde ise çoğalmasına engel olur" dedi.

BİLİNE ETKİN YÖNTEM

Kutluk, cerrahi ve radyoterapinin lokal tedavi yöntemleri olduğunu vurgulayarak, "Cerrahi ile bir yerdeki tümörü çıkartırsınız. Ancak kan ya da lenf bezleriyle yayılma potansiyeli yüksek bir tümör bulunduğunda, kemoterapi gereklidir" değerlendirmesinde bulundu.

Vücutta yayılan hücreleri öldürmek için kemoterapinin vazgeçilmez bir tedavi yöntemi olduğunu savunan Kutluk, "Kemoterapi, bugün hala bilinen, geçerli bir yöntemdir. Bir hastalığı, bir yerdeyken, bir santimetreyken mi etkin tedavi edersiniz, yoksa karaciğer, akciğer, beyin ya da kemik gibi farklı yerlere yayıldığında mı daha etkin tedavi edersiniz" diye konuştu.

Kutluk, kemoterapinin zararlı olduğuna ilişkin ifadeleri "yanlış bir mesaj" şeklinde yorumlayarak, "Tam tersi, kemoterapi uygulanmaması, insanların kaybedilmesine ve hastanın ölümüne yol açabilir. O nedenle, kemoterapi, bilinen etkin bir yöntemdir. Bu noktada, kime hangi kemoterapinin ve kaç doz uygulanması gerektiğinin belirlenmesi önem taşır" ifadelerini kullandı.

Tıptaki gelişmelere paralel uygulanan tedaviler sayesinde kanserli hastalarda iyileşme oranlarının yüzde 70'lere ulaştığını bildiren Kutluk, "Tanı yöntemleri, destek tedavileri ve kemoterapide ciddi gelişmeler olmuştur. Erişkin kanserlerinde yaşam oranının yüzde 70'lere ulaşmasında kemoterapinin rolü tartışılmaz bir numaraya oturmaktadır. Kemoterapiden vazgeçmek, hastalığa yenilmeyi kabullenmektir" dedi.

Kemoterapinin çok güçlü bir ilaç olduğunu belirterek, uygulanırken hasta için fayda zarar ilişkisinin tartıldığını söyledi. Prof. Dr Kutluk, şöyle  devam etti:

"Bu ilaçların, kanser hücresini yok ederken doğal olarak normal hücrelere de etkileri vardır. Dikkat edilmesi gereken, bu etkilerin kabul edilebilir düzeyde olmasıdır. Nitekim, her hasta için doz ayarlaması yapılır. İlaç araştırmalarında hangi dozların kabul edilebilir düzeyde olduğu zaten tespit edilmiştir. Her ilacın bir yan etkisi vardır. Tıpta her şey ölçümlerle yapılır. Kemoterapiyle yapılan çalışmalarda da mutlaka ve mutlaka ölçümler yapılmıştır, kaç hastaya verildiği ve etkilerinin ne olduğu belirlenmiştir. Bu aşamadan sonra uygulamaya geçilmiştir zaten."

Birçok kanser türünde, sadece o tümöre ve genetik yapıya özgü geliştirilen ilaçların da etkin olarak kullanılmaya başlandığını anlatan Kutluk, hedefe yönelik tedavi diye isimlendirilen yöntemle başarı oranının hızla yükselmeye başladığını söyledi.

Kutluk, akciğer, pankreas ve karaciğer kanserlerinde henüz bu başarının yakalanamadığını, ancak hem kemoterapi hem radyoterapi uygulamalarıyla hastanın yaşam süresinin uzatıldığını ve yaşam kalitesinin artırıldığını dile getirdi.