BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,42
ALTIN 2.926,87
HABER /  GÜNCEL

Gerçek Dubai modelini de yakaladı

Dubai'yi son yaşadığı krizin eşiğine getiren gelişmelerin perde arkası inceledi.

Abone ol

Financial Times'ta Orta Doğu Editörü Roula Khalaf, kaleme aldığı "Reality catches up with the Gulf’s model global city" başlıklı makalede Dubai'yi son yaşadığı krizin eşiğine getiren gelişmelerin perde arkası inceledi.

Khalaf yazısının girişinde,"Bu neredeyse inandırıcı bir gösteriydi. Dubai'den, Londra'ya gönderilen mesaj, bu şehrin sadece küresel ekonomik krizin etkilerini bertaraf etmekle kalmayıp, diğer merkezlerdeki finans gruplarının yüksek vergi rejimleri ve artan düzenleyici kurallardan kaçarak burayı tercih etmesinden daha fazla faydalanmayı amaçlıyor" derken, iki hafta önce Londra'da, kendini Dubai'nin en büyük kazanımlarından biri olarak gören Dubai International Financial Centre (DIFC) tarafından düzenlenen konferansta sırasındaki görüntüye dikkat çekti.

Khalaf DIFC tarafından düzenlenen konferansta bulunanlardan hiç kimsenin aklından birkaç hafta sonra Dubai'nin amiral gemisi konumundaki şirketinin borçlarını ertelemeyi istediğini belirtip, küresel piyasalarda endişeyi yeniden körükleyeceğini aklından geçirmediğini söyledi.

SON İŞARET

Khalaf yazısında aynı zamanda, orada bulunanların DIFC'nin başkanı olan ve konferansın açılış konuşmasını yapan Ömer bin Süleyman'ın da birkaç gün sonra hiç bir açıklama gösterilmeden kovulacağını bilmediğinin altını çizdi ancak bunun emirlikteki ciddi hastalığı gösteren son göze batan işaret olduğunu söyledi.

Khalaf yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Şimdi ise bize palmiye şeklinde yapılmış ada ve alışveriş merkezlerinde kayak imkânı sunulan bu şehir, borçlarını ödeyemeyen bir finans merkezi haline geldi.

Dubai, içindeki çatışmaları çözmekte başarısız olmuş ve genç nüfusunun isteklerini karşılamayı beceremeyerek geri kalan Arap bölgesinde kendini her zaman bir küresel şehir olarak pazarladı. Emirliğin hırslı liderli Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum’un biyografisine bakıldığında ise bu şahsın Arap rönesansına liderlik yapma görevi üstlendiği görülebilir.

Ancak, Dubai kaynaklarını gerçeği görmeyi reddeden otokratik bir yönetim yapısı ve dünya piyasalarının beklentilerine ve yaptıklarına çok da aldırış etmeyen ketum bir aile şirketinden oluşan karma yapısıyla idare ediyordu.

SORUN GÖRMEZDEN GELİNDİ

Diğer önemli merkezlerde toparlanmanın işaretleri görülürken, küresel çöküşün Dubai kıyılarına vurmasının en önemli nedenlerinden biri de emirliğin bir sorun ile karşı karşıya olduğunu kabul etmesinin çok uzun zaman almasında yatıyordu.

Bir yıldan daha uzun süre önce Lehman Brothers'ın iflası ile küresel piyasaların çöküş yaşadığı dönemde, Dubai'de öne çıkan söz, emirliğin bu türbülansa kapılmayacak kadar büyük olduğuydu.

Öyle ki Lehman Brothers'ın çöküşünü takip eden birçok gerçeküstü etki yaratan anlardan biri de, borç yükü altındaki Dubai World'ün bünyesindeki inşaat firması Nakheel'in Dubai'nin en yüksek binasını için sunduğu planları gösterdiği zamandı. Nakheel, yeni binanın Burj Dubai'den daha yüksek olacağını söylüyordu.

Yekililer, Dubai'nin diğerlerinin yaşadığı şansızlıklardan avantaj elde etmeyi bildiği konusunda ısrarcıydı. Dubai modelini bir anlamda Dubai mucizesi olarak niteleyen bu kişiler, vahşi ve istikrarlı olmayan şartların varlığı onları diğer oynak piyasalardan kaçan insanlar ve para için cazibe merkezi haline getirdiğini söylüyordu."

Khalef, bu durumun fark etmede geç kalınmasında bir diğer nedenin de; patronlarına kendi yönetimleri altında ortaya çıkan borçları söylemekten korkan şirket yöneticileri olduğunun altını çizdi.

80 MİLYAR DOLAR BORÇ

Ancak Dubai'nin sonunda borç miktarı 80 milyar dolara yükselince artık bu acı gerçeği kabul etmekten başka çaresi kalmamıştı. Ancak yine de geçtiğimiz Şubat ayına kadar Abu Dabi'nin, Dubai için Birleşik Arap Emirlikleri'nin taahhüdü altında çıkardığı beş yıl vadeli 10 milyar dolarlık tahvil ihracına kadar ciddi önlem alınmamıştı.

Khalef yardımın bu kadar uzun zaman almasında ise gurulu El Maktum’un, Dubai'nin zengin komşusundan yardım almasının emirliğin prestijini sarsacağı ve bağımsızlığını kısıtlayacağını düşünmesinin yattığını söyledi.

BEKLENMEYEN GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ

Khalef yazısına şöyle devam etti:

"Her ne kadar piyasalar bu yardımdan sonra sakinleşse de aradan çok fazla zaman geçmeden yeni kafa karışıklıkları yaratacak durumlar ortaya çıktı. Mayıs ayında, emirliğin krizden çıkışında en çok güvenilen isimlerin başında gelen ve karşılaşılacak zorluğun tam anlamıyla farkında olanlardan biri olan finans biriminin başı Nasır el Şeyh bu yıl içinde yoğunlaşan güç mücadelesinin sonunda kurban olarak seçilerek görevinden alındı.

Dubai World'ün başındaki Sultan bin Süleyman da şirketin başında kalmaya devam etmesine rağmen elindeki birçok yetkisi elinden alınanlar arasında yer aldı.

Adaletli olmak gerekirse, Dubai'nin şirketlerini yeniden yapılandırma ve kaynaklarını en uygun varlıklara yatırma planı doğru görünüyor. Ancak, bu stratejinin detaylarının ulusal sır gibi görülüyor olması göz önünde bulundurulduğunda ve karar almanın saraydaki entrikalarla sarılı olması, sadece emirliğin değil tüm dünyanın gerçeklerden çok spekülasyonlar ile hareket etmesine neden oluyor"

Khalef, yazısının sonunda ise kara mizah yaparak, aslında birkaç yıl yatırımcıların "balon şehir" reklamlarına inandığı bir emirlikte hiçbir şeyin şaşırtıcı olmayacağını söyledi. Khalef, bu fantastik projenin belki de kimsenin haberi olmadan hayata geçtiği ve karar alıcıların bazılarının da burada yaşadığı ifadesini kullandı.