BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Genelkurmay'ın telefonları dinleniyor

Resepsiyon davetine katılan Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Özkök, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'un kendisine söylediği sözleri köşe yazısına taşıdı.

Abone ol

Hürriyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeni'nden şok açıklamalar. Özkök, bugünkü köşe yazısında Genelkurmay Başkanı Hilim Özkök'ün kendisine telefonlarının dinlendiğiini ve karşı önlemler aldığını yazdı. Özkök Paşa Resepsiyon davetinde Özkök'e şu açıklamalarda bulunmuş: "Türkiye'de herkesin telefonu dinleniyor. Bizimki de dinleniyor. Bu nedenle tertibatımızı aldık. Muhaberat şifrelerimiz geliştirildi. Çok iyi bir şifreleme sistemimiz var. Önümde iki ayrı telefon var. Kırmızı düğmeli olana basınca komutanlarla konuşuyorum. Yeşil düğme olanı ise cumhurbaşkanı, başbakan gibi kişilerle yapacağım konuşmalar için." İşte Ertuğrul Özkök'ün olay köşe yazısı: Bizim telefonumuz da dinleniyor Çankaya Köşkü'nde verilen Cumhuriyet Bayramı davetinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'le uzun bir sohbet yaptık. Önce hissiyatımı anlatayım. SORMADIĞIMIZ SORU Genelkurmay Başkanı benim gibi çoğu insana güven veren bir kişiliğe sahip. Konuşurken yüzünde hep gülümseyen bir ifade var. Kendine güveni tam. Sohbet işte onun bu özelliğinin yarattığı iklimde geçti. Kendisine ne türban, ne başka siyasi konularla ilgili bir soru sormadık. O da bu konulara hiç girmedi. Ama salonun başka bir yerinde gazeteciler sorunca o da çok kısa biçimde görüşünü aktarmış. Tabii sohbetin ana bölümünü ABD'nin Irak'taki durumu oluşturdu. Orgeneral Özkök, Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak'ı çok iyi biliyor. Irak'taki silahlı hareketin giderek ‘‘organize olduğu’’ kanaatinde. Ben de kendisine, ‘‘Organize olmaları lehlerine mi, aleyhlerine mi’’ diye sordum. ‘‘Tabii organize olunca daha düzenli bir hareket haline geliyor ve genişliyor. O zaman bu hareket hakkında istihbarat toplamak da kolaylaşıyor.’’ Orgeneral Özkök, PKK'nın geçmişte böyle bir hata yaptığını, belli bir araziyi denetiminde tutup, orada bayrak dalgalandırmaya kalkıştığını ve bunu pahalıya ödediğini söylüyor. ‘‘Irak'ta savaşanlar Iraklı Araplar mı, yoksa dışardan gelen başka unsurlar da var mı’’ sorusuna ise şu cevabı veriyor: ‘‘Dışardan gelenler olduğunu tahmin ediyorum.’’ Bölgedeki durumu tahlil ederken şu sonuca varıyor: ‘‘ABD orada duruma hákim olamaz, daha büyük karışıklık meydana gelirse, bu bizim için de kötü olur. Ben savaştan önce General Franks'e, savaştan sonra böyle bir direniş olabileceğini söylemiştim. Ama onlar bunun tam aksini bekliyorlardı. Bana,‘Zafer hayranlık yaratacak ve bizi bayraklarla karşılayacaklar' demişti.’’ ZAFER'İN TARİFİ Orgeneral Özkök bu sözlerden sonra, Irak Savaşı’nın dünyada birçok konsepti değiştirdiğini söylüyor. ‘‘Mesela zafer ve yenilginin tarifi değişti’’ diyor. Düşünüyorum. ABD Irak'ta zafer mi kazandı, yoksa kaybetti mi, henüz belli değil. Bu arada çok önemli bir tahlilini daha söylüyor: ‘‘Günümüzde egemenlik kavramının tarifi bile değişti’’ diyor. Verdiği örnek de ilginç: ‘‘Mesela artık açık semalar ilkesi var. Adam uçağı ile geliyor, sizin semalarınızdan istediği fotoğrafı çekiyor. Bizim de artık bu değişiklikleri dikkate almamız gerekiyor.’’ KIRMIZI TELEFON Avrupa Birliği dolayısıyla ‘‘egemenlik’’ kavramının yeniden tartışıldığı bu günlerde Türk genelkurmay başkanının ağzından böyle yenilikçi ve demokrat bir tavrı işitmek insanı rahatlatıyor. Başka bir konuya geçiyoruz. ‘‘Günlük çalışma planınız nedir’’ diye soruyorum. Şu cevabı veriyor: ‘‘Günlük mesai saatlerimiz var. Ama akşam bundan sonra da çalışıyoruz. Çünkü önümüze okunacak çok fazla materyal geliyor.’’ Merak ettiğim bir başka soru da şu: Acaba komutan kuvvet komutanları ve öteki üst düzey komutanlarla haftada kaç kere bir araya geliyor? Öyle haftalık rutin görüşmeleri yokmuş. Ama olaylar nedeniyle sık sık bir araya geliyorlamış. Bir de her MGK toplantısı öncesi mutlaka bir araya gelip durum değerlendirme toplantısı yapıyorlarmış. Bu arada kendine ait bir çalışma prensibini de anlatıyor: ‘‘Bazı komutanlar şahsi çalışmayı sever. Bense ekip çalışmasını tercih ediyorum. Komutanlarla sık sık telefonla konuşuyorum. Hatta görüntülü telefon sistemimiz var. Bir ordu komutanını aradığım zaman, yüzünün ifadesini merak ediyorum.’’ İşte bu noktada, biz sormadan çok ilginç bir bilgiyi aktarıyor: ‘‘Türkiye'de herkesin telefonu dinleniyor. Bizimki de dinleniyor. Bu nedenle tertibatımızı aldık. Muhaberat şifrelerimiz geliştirildi. Çok iyi bir şifreleme sistemimiz var. Önümde iki ayrı telefon var. Kırmızı düğmeli olana basınca komutanlarla konuşuyorum. Yeşil düğme olanı ise cumhurbaşkanı, başbakan gibi kişilerle yapacağım konuşmalar için.’’ Telefon dinleme bizim en dertli olduğumuz şeylerden biri. Ama bizden öte, Türkiye'nin en büyük ayıplarından biri ve düşünün ki, ülkenin genelkurmay başkanı bile telefonunun dinlendiğinden şikáyetçi. MECLİS NE BEKLİYOR Durum böyleyken bu ülkenin parlamentosu hálá bu konuyu gündemine getirip, bir komisyon kurmuyor ve inceleme ihtiyacı duymuyor. Avrupa Birliği kapısındaki Türkiye de bu ayıbı taşımaya devam ediyor. İnsanların özel telefonları çıfıtçı çarşısına düşüyor.