BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Genelevler ilk ne zaman açıldı? İlk kerhanelere kim izin verdi

Osmanlı mı Türkiye Cumhuriyeti mi? Bu topraklarda genelevleri ilk kim açtı? İlahiyatçı Abdullah Akın'ın “1924 yılında Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı!” sözleri ile tartışma alevlendi. Soner Yalçın da kerhanelerin tarihi yazdı. İşte sorunun yanıtı

Abone ol

Bugünlerde ilginç bir tartışma var. Genevleri ilk kim açtı, kerhanelerin kurulmasını kim izin verdi? Tartışmayı başlatan da İlahiyatçı Abdullah Akın'ın “1924 yılında Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı!” sözleri oldu.

İlahiyatçı Akın'ın iddiasına göre genelevler Türkiye Cumhuriyeti ile açıldı hatta bunun için camiler kullanıldı. Peki işin aslı ne? İddiaya gazeteci Soner Yalçın 'kerhanelerin' tarihini yazarak yanıt verdi. Dediğine göre bu topraklarda fuhuş 'Osmanlı'dan Türkiye'ye miras kaldı'.

İLK GENELEVİ KİM AÇTI?
Peki bu topraklarda ilk genelev ne zaman açıldı, ilk kerhaneye kim izin verdi? İşte bu soruların yanıtı;

"İlk yerleşik genelevler Osmanlı'da 1812 yılında II. Mahmut döneminde açıldı. Resmi ilk umumha­neler ise, 1884 yılında II. Abdülhamit'in izniyle (“ker­hane yönetmeliğiyle”) Galata ve Pera'da açıldı. Arkası geldi; ardı ardına genelevler faaliyete başladı. Anadolu'ya yayıldı…

1915'DE 359 GENELEV VARDI

I. Dünya Savaşı yıkı­mı fuhuş ticaretini büyüttü. Seks geçim aracı, kadın­lar “sermaye” oldu. Polis raporlarına göre, İstanbul'da -804'ü Müslüman- 3 bin 104 vesikalı ve binin üzerinde kaçak çalışan kadın vardı. 1915 yılında genelev sayısı 359'a ulaştı! Artık kadına “çalışma vesika­sı” verilmeye başlandı.

Günümüzde genelevler yasal statüte vergiye tabii kurumlar olarak çalışıyorlar. İstanbul'da sadece genelevlerden ibaret olan Zürafa Sokak bu işin en muşhur adreslerinden biri. 

CUMHURİYET DÖNEMİNDE FRENGİ KANUNU

Soner Yalçın genelevlerin açılmasıyla ilgili tarihi bilgileri sıraladıktan sonra Cumhuriyet döneminde "frengi' yasası çıkarıldığını aktarıyor. İşte yazdıkları;

"TBMM'nin 30 Aralık 1920 tarihinde kısa­ca “frengi kanunu” adıyla bilinen yasa tasarısı çıkarma­sına kimi milletvekilleri karşı çıktı. “Kadınların muayene edilmesi bölümü tamamen çıkarılsın” istediler; Müslü­man kadına dokunmak günahtı! (...) Yani… Yasalar bile güçlükle çıkarıldı. Fuhuşla mücadele hiç kolay olmadı.

“Cürm-i meşhudu”nda yakalanan kadınlar muaye­neye götürüldü. İşi bırakma­ları için yardımlarda bulunul­du. Sonuçta… 1925 yılı itibarıyla hayat ka­dını sayısında azalmalar baş­ladı. Örneğin… İstanbul'da fahişe sayısı 1926'da 869, 1927'de 793'e kadar düştü. Ne yazık ki… Demokrat Parti iktidarı döneminde -gazino, pavyon gibi- eğlence sektörünün gelişmesiyle ge­nelev ve hayat kadını sa­yısı arttı. 1960'lar sonunda Amerikan askerleri için İstanbul genelevlerine beyaz badana yapıldı!

GÜNÜMÜZDE SAYI NE KADAR?

A.Ü.Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ayşegül Akbay'ın 2016 yılı çalışmasına göre Türkiye'deki hayat kadını sayısı 150 bine ulaştı! Vesika alabilmek için 40 bin kadının da genelevlerin kapı­sında beklediği raporlara yansıyor.