Osmanlı mı Türkiye Cumhuriyeti mi? Bu topraklarda genelevleri ilk kim açtı? İlahiyatçı Abdullah Akın'ın “1924 yılında Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı!” sözleri ile tartışma alevlendi. Soner Yalçın da kerhanelerin tarihi yazdı. İşte sorunun yanıtı
Abone olBugünlerde ilginç bir tartışma var. Genevleri ilk kim açtı, kerhanelerin kurulmasını kim izin verdi? Tartışmayı başlatan da İlahiyatçı Abdullah Akın'ın “1924 yılında Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı!” sözleri oldu.
İlahiyatçı Akın'ın iddiasına göre genelevler Türkiye Cumhuriyeti ile açıldı hatta bunun için camiler kullanıldı. Peki işin aslı ne? İddiaya gazeteci Soner Yalçın 'kerhanelerin' tarihini yazarak yanıt verdi. Dediğine göre bu topraklarda fuhuş 'Osmanlı'dan Türkiye'ye miras kaldı'.
İLK GENELEVİ KİM AÇTI?
Peki bu topraklarda ilk genelev ne zaman açıldı, ilk kerhaneye kim izin verdi? İşte bu soruların yanıtı;
"İlk yerleşik genelevler Osmanlı'da 1812 yılında II. Mahmut döneminde açıldı. Resmi ilk umumhaneler ise, 1884 yılında II. Abdülhamit'in izniyle (“kerhane yönetmeliğiyle”) Galata ve Pera'da açıldı. Arkası geldi; ardı ardına genelevler faaliyete başladı. Anadolu'ya yayıldı…
1915'DE 359 GENELEV VARDI
I. Dünya Savaşı yıkımı fuhuş ticaretini büyüttü. Seks geçim aracı, kadınlar “sermaye” oldu. Polis raporlarına göre, İstanbul'da -804'ü Müslüman- 3 bin 104 vesikalı ve binin üzerinde kaçak çalışan kadın vardı. 1915 yılında genelev sayısı 359'a ulaştı! Artık kadına “çalışma vesikası” verilmeye başlandı.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE FRENGİ KANUNU
Soner Yalçın genelevlerin açılmasıyla ilgili tarihi bilgileri sıraladıktan sonra Cumhuriyet döneminde "frengi' yasası çıkarıldığını aktarıyor. İşte yazdıkları;
"TBMM'nin 30 Aralık 1920 tarihinde kısaca “frengi kanunu” adıyla bilinen yasa tasarısı çıkarmasına kimi milletvekilleri karşı çıktı. “Kadınların muayene edilmesi bölümü tamamen çıkarılsın” istediler; Müslüman kadına dokunmak günahtı! (...) Yani… Yasalar bile güçlükle çıkarıldı. Fuhuşla mücadele hiç kolay olmadı.
“Cürm-i meşhudu”nda yakalanan kadınlar muayeneye götürüldü. İşi bırakmaları için yardımlarda bulunuldu. Sonuçta… 1925 yılı itibarıyla hayat kadını sayısında azalmalar başladı. Örneğin… İstanbul'da fahişe sayısı 1926'da 869, 1927'de 793'e kadar düştü. Ne yazık ki… Demokrat Parti iktidarı döneminde -gazino, pavyon gibi- eğlence sektörünün gelişmesiyle genelev ve hayat kadını sayısı arttı. 1960'lar sonunda Amerikan askerleri için İstanbul genelevlerine beyaz badana yapıldı!
GÜNÜMÜZDE SAYI NE KADAR?
A.Ü.Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ayşegül Akbay'ın 2016 yılı çalışmasına göre Türkiye'deki hayat kadını sayısı 150 bine ulaştı! Vesika alabilmek için 40 bin kadının da genelevlerin kapısında beklediği raporlara yansıyor.