BIST 9.653
DOLAR 34,58
EURO 36,32
ALTIN 2.982,13
HABER /  POLİTİKA

Genç siviller rahatsız!

Bir grup genç, başbaşa verdi ve 19 Mayıs bildirisi hazırladı. İşte ortaya çıkan sonuç..

Abone ol
Nereyi İmzalıyorum?





GENÇ SİVİLLER RAHATSIZ!





Bu ülkenin hastanelerinde doğmuş, okullarında okumuş, 16-35 yıldır burada yaşayan,   kimsenin üniformasını giymeyen, şiddetle  uzaktan yakından bir alakası olmayan sivil bir grup genç Türkiye Cumhuriyeti  yurttaşı olarak son dönemde Kürt meselesi çerçevesinde yaşanan gelişmelerden fena halde rahatsızız.





'Gençler geleceğimiz' edebiyatının dibine vurulmuş, geleceği belirsiz gençlerin  yaşadığı  bu topraklarda  rahatsızlığımızı devletin pek de takmayacağını öğrenmiş olacak kadar da yetişkiniz.





Yine de cumhuriyetin gençlere emanet edildiğinin çokça dillendirildiği 19 Mayıs günü, bu emanetin üzerimize yüklediği sorumluğun gereğini yerine getirmek için bildiriye imza atan bizler;  sorunun bu hale gelmesinde sorumluluğu en az, elleri en temiz olan biz genç siviller;


ortak geleceğimizin karartılmasından duyduğumuz rahatsızlığı bütün ülkeyle paylaşıp tarihe not düşüyoruz:


"Durun Kalabalıklar, Bu cadde çıkmaz sokak"





Buradan çıkış yok çünkü Kürt sorununda çözümü  askerlere havale eden, daha az demokrasi ve özgürlük, daha çok korku ve güvensizlik vaat eden Terörle Mücadele Yasası gibi 'Baba'dan kalma usullerden vazgeçmeyen bu kafayla gidilirse,  sorun çözülmeyeceği gibi toplumsal gerilim de artacak.





Bu coğrafyaya çok acılar çektiren otoriter ve  milliyetçi dil bizi birbirimizden koparıyor.


Tehlikenin farkında mısınız?





Bugün Kürt Sorunu'nu çözümü doğrultusunda  hiçbirimizin önüne bir gelecek ufku sunmayan mevcut tüm siyasetler ve söylemler iflas etmiştir.





Kral Çıplak!





Bugün barıştan, kardeşlikten, demokrasiden yana cesur ve samimi yeni bir söz söylemek gerekir. En az bizim kadar bu iflasın farkında olan sorumluluk sahipleri tarihi sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidir.





Çünkü bu coğrafyada hem de bugünlerde kimsenin sorumsuzca hareket etmeye hakkı yok.





Yoksa bu ateş hepimizi yakar.





Bu ülke; Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratan süreçte diğer tüm 'çılgınlar' kadar 'Çılgın Kürtlerin' de gösterdikleri ortak fedakarlıklar sayesinde bugüne ulaştı.





Maalesef 'çoklukta birliğin' bu coğrafyanın evrensel kültüre kattığı bir değer olduğunu anlamayan ufuksuz siyasetlerle Kürtlerin kendi kimliklerini ve dillerini ifade etmesi yıllarca engellendi, şiddet, çatışma ve hukuksuzluklarla bölge halkı mağdur edildi.





Burası çok renkli, çok kültürlü, çok dilli bir ülke, bu sahip olduğumuz  en büyük hazinemiz!





Bu gök deniz nerede var nerede bu dağlar taşlar!





İstikbalde dahi bizi bu hazinemizden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici herkes bilsin ki; çözümsüzlükten siyasi medet umanlara, ekilen düşmanlık tohumlarına  aramızdaki muhabbeti  kurban etmeye artık hiç niyetimiz yok!





Çünkü biz biliyoruz ki bu hayat ne Kürtlük ile geçer ne de Türklük ile. 





Küresel adaletsizliğe, savaşlara, demokrasimizin çıtasını yükseltmeye, hukukun üstünlüğünü sağlamaya, her alanda eşitsizlikleri gidermeye, refahı ve gülen yüzleri artırmaya, ortak geleceğimize  ne Türklük'ten ne de Kürtlük'ten bir fayda yok.





Tam da bu yüzden ne kadar söz varsa düne ait bugün yeni şeyler söylemek gerekiyor.





Zaten bu dünyada Türkler ile Kürtler de birlikte yaşayamayacaksa, artık batsın bu dünya!





Bundan cesaretle 'benim hala umudum var' diyerek bu metne imza atan biz genç siviller, İstiklal Marşı'nın ümide çağıran girişi ile tüm  Türkiye'ye sesleniyoruz:





Korkma! 





Bu sorunlar çözülecek, bu coğrafyada birlikte yaşamanın hepimizi mutlu edecek bir yolunu mutlaka bulacağız. Güzel günler göreceğiz, güneşli günler!





Korkma!





Hesabı sorulmamış hiçbir cinayet, hiçbir hukuksuzluk kalmayacak, kimse hukukun üstünde olmayacak kimse hukuksuzluğun altında ezilmeyecek. Şemdinli'de de, Ankara'da da!





Ve artık korkma ve kimseyi de bununla korkutma; ülke bölünmez, rejim de yıkılmaz!





Demokrasi, barış, refah, huzur hepimizin hakkıdır!





Muhtaç olduğumuz kudret de damarlarımızda birbirine karışmış kanda saklıdır.





Ne mutlu cesaretle bunu söyleyebilenlere!






Genç Siviller kimdir?


Bu topraklar üzerinde  16-35 yıldır ikamet eden, bu ülkenin hastanelerinde doğmuş, okullarında okumuş olan, herkes gibi Cem Yılmaz esprilerine gülen, Babam ve Oğlum filminde ağlayan, kimsenin üniformasını giymeyen, şiddetle  uzaktan yakından bir alakası olmayan, uzun ve sağlıklı bir ömür sürmek isteyen, ilerde çocuklarına iyi bir gelecek bırakma hayali kuran Türkiye Cumhuriyeti'nin sıradan  vatandaşlarıyız.