BIST 9.660
DOLAR 34,56
EURO 36,31
ALTIN 2.919,86
HABER /  GÜNCEL

Genç hem ağladı hem istifa etti

Bir süre önce İletişim Yayınları'nın kitaplarını basmama kararı aldığı 'olay yazar' Nihat Genç, Akşam'dan istifa etti. Genç'in istifasına Engin Ardıç sebep oldu.

Abone ol

“Uzun yıllar yazarlığını yapmakta olduğum ve yine editoryasında bulunduğum Leman dergisine Apoculuk gibi bir suçlamayı şakadan da olsa kabul etmem mümkün değil, bu iftirayı yapan bir gazetede çalışmam asla mümkün değil”

AĞLIYORUM VE ARANIZDAN AYRILIYORUM

Pazar sabahı Akşam Gazetesi’ni okurken Engin Ardıç Bey’in köşesinde Leman Dergisi’yle ilgili düşüncelerine rastladım. Yazısında Leman Dergisini Saddamcılıkla, Apoculukla suçluyor. Beni de ‘İşe bakın, bizim Nihat Genç de orada yazıyor, yani modern milliyetçi – muhafazakar ve punk ülkücü bir yanı da var…’

Şu anda elim ayağım titriyor.Söyleyecek laf bulamıyorum. Leman Dergisi’ni de savunmak istemiyorum. Ne diyeyim şaşkınlıktan korkudan etim benzim soldu, ayakta duracak halim kalmadı.

Uzun yıllar yazarlığını yapmakta olduğum ve yine editoryasında bulunduğum Leman dergisine Apoculuk gibi bir suçlamayı şakadan da olsa kabul etmem mümkün değil, bu iftirayı yapan bir gazetede çalışmam asla mümkün değil.

Benim metinlerimi bilenler Engin Ardıç’ın bu asılsız alçakça iftiralarına nasıl cevap verebileceğimi iyi bilir.Ama iş tartışma yapılmayacak / cevap verilmeyecek kadar insanlık dışı, utandırıcı .

Ben bu dergide binlerce sayfa kitap yazdım, ve bu topraklar üstünde Engin Ardıç beyin suçladığı, iftiraladığı düşüncelerin tam karşısında en çok yazan yazar oldum.

Demek ki Engin Ardıç bey bizden tek satır okumamış, Bu iftiralara cevap verecek gücü kendimde bulamayacak kadar insanoğlundan tiksinmiş durumdayım. Cevaplarım binlerce sayfa kitaplarımdadır.Bu kitaplar Leman Dergisi’nde hafta hafta yazılmış ve şu anda bu topraklarda en çok okunan kitaplardır.

Ayrıca Leman Dergisi bana yazarlığı sevdirmiş hatta beni yazar yapmıştır. Onyıllar boyu kimseden reklam almadan, kredi almadan bağımsız bir dergi çıkartmaya çalıştık. Eşi benzeri ülkemizde yoktur. On yıllar boyunca bu ülkenin en çok satan dergisi olduk. Sanırım sıkı medya eleştirilerimiz yüzünden birçok düşmanımız oldu. Galiba biz ölünceye kadar bu iğrenç iftiralar içinde acı taşıyanlar tarafından sürecek. Ancak bağımsız bir dergi olmanın tatlı meyvelerini de yedik. Çünkü kimseye eyvallahımız olmadı. Susurluk’ta ve Banka Soygunları’nda en çok sesi çıkan dergi olduk. Engin Ardıç beyin bizi suçlama için kullandığı kurum ve kesim ve ideolojilerin linç girişimlerine, mafyasına, sıkı takibine, yol çevirmelerine ve silah dayamalarına ve ağır tehditlerine muhatap olduk. Mahkemelerine tek başına çıktık. Hiçbir ideolojimiz olmadı. Sahibimiz efendimiz hiç yoktu. Bu büyük kavgayı ortaokul çocuklarının cep harçlıklarıyla bayiden dergimizi severek almasıyla yaptık. Şu anda onlarca yazar ve çizerimiz büyük tirajları ve şöhretli isimleriyle çok konuşulan ve o kadar çekiştirilen isimler oldular. İşte onlardan biri, burada aranızda

Ama şimdi o cesur, o lafını esirgemez Nihat Genç’in söyleyecek lafı yok. Bu kadar alçakça iftira karşısında elim ayağım titriyor.

İnsanlık bu kadar kötü olmamalı. Yazarlık bu kadar şebekleşmemeli. Ben onurlu bir çocuk olmak için yazar oldum. Nasıl olmuşum, olmamışım mı, ne demişim, kitaplarımdadır.

Bu sütunda şimdi aşağılık, iftiracı, şebek , kalleş, insanlık dışı derken asla Engin Ardıç beyi kastetmiyorum, benim nasıl bir sertlikte yazacağımı okuyucum bilir, ben hayatı kastediyorum.Böyle bir ülkede böyle bir medyada yazılmaz.

Akşam Gazetesi’nde daha çok yazmam için teklif aldım. Gücüm bir yazıya yetiyordu çünkü aynı anda Leman’a da yazıyordum. Belki ileride yazılarımı çoğaltırım diyordum. Kısa yazmaya çalışıyordum. Belki öğreniyordum. Geçtiğimiz iki hafta yazılarım uzun olduğu için giremedi ve kısaltmak için hala uğraşıyordum. Ama bu işin uzunu kısası yok. Dünya içine çıkayım dedim. Büyük medyada yazayım, daha geniş kitlelere ulaşayım dedim. Sonuç hezimet.

Kendimi savunmasız hissediyorum. Engin Ardıç bey benim için “…bizim…” tabirini kullanmış. Birilerinin “bizim” demesi, “bizim Nihat” demesi için ben yazarlık hayatıma başladım. Ama şimdi o “…bizim” tabirini fazlasıyla şamar oğlanı bir dil içinde görüyor kendimden utanıyorum.

Yazarlığımdan utanıyorum. Girdiğim bu büyük medyada yazmak macerasından utanıyorum. Okuyucularımdan özür diliyorum. Olmadı ağbiler. Başaramadık. Bu kadar insanlıkdışı iftiraya verilecek cevabım yok. Ne yapayım. İyi ve onurlu bir yazar olmak için çok çalıştım. Bu benim tek başıma başarabileceğim bir şey değil..Bir iğrenç duvara daha tostladım. Herkesten özür diliyorum.

Ve bu gazetede daha önceki yıllarımdan çok çok eleştirdiğim Serdar Turugut’u yakından tanıma şansına sahip oldum. Bugün farklı düşünüyorum. Hem şahsıma hem de yazarlığıma ülkemizde bulunmaz diyebileceğim bir bağımsız editör gibi yaklaştı..
Kendisine benim nazımı sözümü kaprislerimi çektiği ve bu kadarcık az bir zaman dilimi de olsa önümü açtığı ve imkan tanıdığı için hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.

Ve beni her defasında Akşam binasına girdiğimde övgü ve iltifatlarla karşılayan Akşam çalışanlarına, arkadaşlarıma, yazarlığım boyunca beni şımartıp onore ettikleri için teşekkür ediyorum. Hadi eyvallah..

Kaynak: www.8sutun.com.tr