Akdeniz Üniversitesi ile Antalya Okçular Tekkesi Derneği arasında imzalanan protokolle Akdeniz Üniversitesinin müfredatına geleneksel Türk okçuluğu da konulacak.
Abone olAkdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal, üniversite stadındaki okçuluk salonunda, Antalya Okçular Tekkesi Derneği Başkanı Durmuş Ali Ülkü, dernek yöneticileri, dernek danışmanı milli okçu Sümeyye Gamze Uçar ve sporcularla bir araya geldi.
Geleneksel Türk okçuluğu hakkında bilgi alan ve sporcuların atışlarını izleyen Ünal, Uçar'ın kendisine atışlarla ilgili verdiği kısa bilgilerin ardından ok atmayı denedi.
Rektör Prof. Dr. Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okçuluğun Türkler tarafından 5 bin yıldır sürdürülen bir "sanat" olduğunu ve günümüzde sportif bir hal aldığını kaydetti. Üniversitelerin modern okçuluk takımı olduğunu ancak geleneksel okçuluk takımları bulunmadığını ifade eden Ünal, bunun eksikliğini hissetmeleri üzerine Antalya Okçular Tekkesi Derneği ile bir araya geldiklerini ve protokol imzaladıklarını söyledi.
Üniversitelerinin çeşitli spor dallarında başarıları olduğunu, bunu geleneksel Türk okçuluğuyla da taçlandırmak istediklerini dile getiren Ünal, şöyle konuştu:
"Üniversitemizde inşallah geleneksel Türk okçuluğu takımımızı yakın zamanda kuracağız ve bu konuda da modern okçulukta olduğu gibi başarılar elde edeceğiz. Yaptığımız protokol çerçevesinde, yer tahsisi yapacağız, bir takım kuracağız ve hatta belki bir öğrenci kulübü de kurabiliriz. Müfredatımıza geleneksel Türk okçuluğuyla ilgili dersler koyacağız. Seminerler, kongreler, yarışmalar, sportif faaliyetler de bu protokolün bir parçası."
Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili ve Tasavvuf Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ögke de geleneksel Türk okçuluğunun, İslam ve tasavvuf geleneğinden unsurlar barındırdığına dikkati çekti.
"Okçuluk, insanlık tarihi kadar eski bir gelenek" diyen Ögke, El Halebi'nin "Siyer" adlı eserinde, bir yay, bir kiriş ve iki okun Hz. Adem'e Cebrail tarafından indirildiği bilgisine yer verildiğini aktardı. Okçuluğa Hz. Muhammed döneminde de büyük önem verildiğini anlatan Ögke, özellikle Uhud Savaşı sırasında gösterdiği başarılardan dolayı Saad bin Ebu Vakkas'ın "Okçuların piri" olarak anıldığını söyledi.
İslamiyet öncesinde güvenlik amacıyla okçulukla meşgul olan Türklerin İslamiyet'in ardından okçuluğa daha ulvi sebeplerle bağlandıklarını ifade eden Ögke, "Güzel ahlakla buluşmak için okçuluk eğitimi bir vesile olmuştur. Bu Selçuklu ve Osmanlı döneminde daha da gelişmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır." dedi.
Ögke, tarihte, ilgisi bulunanların öncelikle okçular tekkesine başvurduğunu ve burada yapılan kabiliyet tespitinin ardından icazet töreniyle öğrenciliğe kabul edildiklerini kaydetti. Ögke, "Sadece bedensel bir faaliyet olarak değil, ruhun arındırılması, duyguların kontrol edilmesi, kötü duyguların iyiye doğru kanalize edilmesi, yani nefis terbiyesi de denilen unsurları da içinde barındırır. Okçu önce sabır, sebat ve dayanıklılığı öğrenmeli ve hedefe ulaşma azmini pekiştirmelidir." ifadelerini kullandı.
Sümeyye Gamze Uçar ise 11 yaşında klasik ve makaralı yaylarda başladığı ve başarılar kazandığı okçuluğa daha sonra manevi gelişimini artırmak amacıyla ara verdiğini belirtti. Din ve tasavvuf konularında eğitim aldığını ve halen ilahiyat fakültesinde eğitimini sürdüğünü anlatan Uçar, şunları kaydetti:
"2013 yılında Sayın Necmettin Bilal Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığımızın himayesinde tarihi İstanbul Okçular Tekkesi'nde kurulmuş Okçular Tekkesi Vakfı vesilesiyle geleneksel Türk okçuluğuna başladım. İlk talimlerimi burada gerçekleştirdim. 44 ülkenin katılımıyla 29 Mayıs 2016'da gerçekleştirilen Uluslararası Fetih Kupası'nda birinci oldum. Modern okçulukla başlayan okçuluk hayatım, okçuluğun atası olarak kabul ettiğim geleneksel Türk okçuluğunu öğrenerek özüme dönmemi sağladı."
Uçar, Akdeniz Üniversitesi ile imzalanan protokolden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, pek çok kişinin bu vesileyle geleneksel Türk okçuluğuyla tanışacağına inandığını sözlerine ekledi.