BIST 9.765
DOLAR 35,10
EURO 36,50
ALTIN 2.926,36
HABER /  GÜNCEL

Gel de şimdi Komünist olma!

İnsana, 'Gel de Komünist olma' dedirten bu sözler Türkiye Komünist Partisi’nin seçim vaadleri. Sadece bunlar mı..?

Abone ol

Aksiyon Dergisi'nden M.Yaşar Durukan'ın haberine göre, İstanbul’da elektrik, doğalgaz, su, telefon, ulaşım bedava olacak! Ekmek 150 bin liradan satılacak! Çalışanlar, maaşının yüzde ikisi kadar kira ödeyecek! Bunlar, Orhan Veli’nin ‘bedava’cı mısraları değil, Türkiye Komünist Partisi’nin seçim vaadleri. Türk seçmeninin büyük çoğunluğunun marjinal sayılabilecek niteliklerden uzak olduğu bilinmekle birlikte, son on beş yıldan bu yana aşırı sol partilerin oylarında az da olsa düzenli bir artış gerçekleşti. ‘Sıfır’ın altındaki bu hareketlilik, uzun yıllar siyasal doku uyuşmazlığı nedeniyle toplumsal karşılık bulamayan aşırı solu harekete geçirdi. Yelpazenin en solunda yer alan Türkiye Komünist Partisi (TKP), tarihinde ilk kez yerel seçimlere girecek. AK Parti’nin bazı başvurularının reddedilmesiyle TKP, seçime bütün illerde katılan tek parti haline geldi. Toplam 178 il, ilçe ve belde belediye başkan adayı ile yollara düşen komünistlerin hedefi, nüfusun yüzde 65’lik kesimini oluşturan alt gelir grubu. Ev kadınları aday oldu. Bir sınıf partisi olan TKP’nin belediye başkan adayları öteki partilerin adaylarından oldukça farklı. Adaylar arasında, çalışan ve emekli işçilerin oranı yüzde 30. İşsizler bile aday olmuş ama listelerde hiç işadamı, fabrikatör yok. Yüzde 40’ını kadınların oluşturduğu adayların yüzde 20’si teknik eleman, mühendis, mimar, grafiker, bilgisayarcı; yüzde 7’si eğitimci; yüzde 7’si avukat; yüzde 6’sı tiyatrocu, ressam, müzisyen, yazar; yüzde 5’i hekim, diş hekimi, eczacı, biyolog; yüzde 4’ü ekonomist; yüzde 10’u da serbest meslek erbabı. Dünya kenti İstanbul’u yönetmeye talip olanlar Hülya Taştan Bayrampaşa, Özlem Karademir Eminönü, Ayten Üren isimli ev kadını da Kartal’dan adaylığını koymuş. 37 kez Türkiye A Milli Takımı’nda forma giyen, 1970’li yıllarda Galatasaray’ın sakıncalı futbolcusu Metin Kurt, kendi mahallesinden, Kağıthane’den aday oldu. Düzen partisi olarak gördükleri diğer partilerin İstanbul adaylarının karşısına dikilen TKP İstanbul Büyükşehir adayı Avukat Haluk Yurtsever, oldukça iddialı. Yurtsever’in, 29 Mart sabahı başkanlık koltuğuna oturduğunda yapacağı ilk iş, deprem riski yüksek ilçelerin acilen taşınması için bir plan hazırlatmak olacak. Rant nedeniyle kentin kuzey—güney ekseninde büyüdüğünü belirten Yurtsever, doğu—batı ekseninde büyümesinin daha doğru olacağını söylüyor. Depremden önce boşaltılacak ilçeler, doğu—batı eksenine yerleştirilecek. Böylece İstanbullular, daha az can kaybıyla depremi atlatacak. Komünist başkan adayı Yurtsever, İstanbul’la özdeşleşen trafik sorununu çözmek için seçmene yol, köprü vaadinde bulunmuyor. Bir kilometrelik viyadüklü karayolunun maliyetini 12 milyon dolar, raylı sistemin maliyetini ise 2 milyon dolar olarak hesaplayan Yurtsever, öncelikle kapitalizmin sembolü kişisel binek otomobillerini trafikten çekmeyi planlıyor. Bunun için konforlu toplu taşıma araçlarına ağırlık verilecek. İtalyan komünistlerin 1970’lerde gerçekleştirdikleri uygulamanın bir benzeri İstanbul’da tatbik edilecek. İtalyanlar, sabah ve akşam trafiğinin en yoğun olduğu saatlerde bütün kitle ulaşım araçlarını ücretsiz hale getirmiş, bir süre sonra trafik sorunu kendiliğinden çözülmüştü. Ulaşımın yükü, sıfır maliyetli deniz taşımacılığına kaydırılacak. “Mahalleye komünistler geldi” Komünist Parti, yoğun göç alan İstanbul’un konut sorununa radikal bir çözüm öneriyor. Sovyetler’deki gibi sosyal konutlar yapılacak. İşçilerden başlamak üzere ihtiyaç sahipleri bu evlere yerleştirilecek. Kira olarak, maaşlarının sadece yüzde ikisini ödeyecekler. Elektrik, doğalgaz, su, şehir içi telefon toplumsal ihtiyaç olarak kabul edilecek. Vergiler düşürülecek. Bedava ya da sembolik rakamlarla herkes bu hizmetlerden yararlanabilecek. Yurtsever, “Bunları işçinin, emekçinin maaşının çok az bir kısmıyla karşılanabilir hale getireceğiz. Elektrik, su, doğalgaz, telefon masrafları maaşın yüzde 10’unu geçmeyecek” diyor. ‘Moskoviç’ler denilen Movkovalıların bir kısmı hâlâ bu şartlarda yaşıyor. Rusya’daki insanların 100—200 dolarlık aylıkla geçinmelerinin sırrı da burada. TKP, halkın ucuz ekmek yiyebilmesi için ekmek mafyasına da savaş açacak. Faaliyeti engellenen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Halk Ekmek Fabrikaları, kentin birçok yerinde üretime geçecek. İstanbullular ekmeği 300 bin yerine 150 bin liradan satın alacak. “Bu vaatleri yerine getirebilecek malî kaynaklarınız var mı?” sorusuna olumlu cevap geliyor. Sol Meclis’in İktisat Komisyonu, gerekli çalışmaları yapmış ve kaynağı şimdiden tespit etmiş. 1920’li yıllardan beri, kökü dışarıda olduğu gerekçesiyle her dönem yasaklanan, dışlanan TKP, bugün legal bir parti olmasına rağmen bu sefer de medyada yer bulamıyor. İstanbul adayı Haluk Yurtsever ve 33 aday, İstanbul’u sokak sokak, ev ev dolaşarak, kahve toplantıları yaparak ve boş duvarlara afiş yapıştırarak propaganda çalışmalarını yürütüyor. Toplumun zengin kesimlerinin oturduğu mahallelerin aksine endüstri ve gecekondu bölgelerini tercih ediyorlar. Avrupa yakasında Bakırköy, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Merter, Şişli’nin arka mahalleleri; Anadolu yakasında ise Kartal, Maltepe, Ümraniye, Sarıgazi gibi yerleşim birimlerinden oy isteniyor. Örneğin Bağdat Caddesi gibi lüks bölgelere pek uğramıyorlar. Refah seviyesi düşük semtlerde çaldıkları kapılar ardına kadar açılıyor hattâ yemek bile ikram ediliyormuş. Kadıköy adayı Avukat Bilgütay Hakkı Durna’nın anlattığına göre, bazı “duyarlı” vatandaşlar da polisi arayıp “Mahalleye komünistler geldi” diye ihbarda bulunuyormuş. Benzer olayları trafikte de yaşıyorlarmış. Arabalarındaki TKP bayrağını yasadışı sol örgüt bayrağı sanan sürücüler polisi arıyormuş. Polislerin sık sık aldıkları ihbar nedeniyle durdurup sorgulamalarından dolayı seçim çalışmaları da hayli aksıyormuş. Koltuğu verseler oturamayız! Büyükşehir adayının aksine görüştüğümüz ilçe adaylarının projelerinin olmaması dikkat çekiyor. Kadıköy adayı B. Hakkı Durna, “Kurbağalıdere için projeniz var mı diye sorarsınız, yoktur cevabını vereceğim” diyor. Öteki adaylar da benzer şeyleri söylüyor. Büyükşehir adayı Haluk Yurtsever de, “Mükemmel projeler oluşturabilirdik ama kendimizle tutarlı olmazdık” diyor. Yurtsever, “şu kapitalist düzende başkanlık koltuğunu verseler bile bu vaadlerin önemli bir kısmını yapamayacağını” samimiyetle ifade ediyor. Çünkü TKP, vadettiği sosyalizm programının, kitlelerin yalnızca oylarıyla hayata geçirilmesini mümkün görmüyor. Oy verecek kişilerin TKP ile birlikte her platformda mücadele etmesi gerekiyor. Önce bir sosyalist topluluk kurulacak, oradan da komünizme gidilecek. Bu nedenle TKP kendini sadece bir seçim partisi olarak görmüyor. Ayrıca, temsil edildiği iddia edilen kesimlerin onayı da henüz alınmadı. Bir düzen değişikliği programıyla meydanlara çıkan komünistlerin hedefi nüfusun yüzde 65’lik kesimini oluşturan alt gelir grubu. Ev kadınları aday oldu Bir sınıf partisi olan TKP’nin belediye başkan adayları öteki partilerin adaylarından oldukça farklı. Adaylar arasında, çalışan ve emekli işçilerin oranı yüzde 30. İşsizler bile aday olmuş ama listelerde hiç işadamı, fabrikatör yok. Yüzde 40’ını kadınların oluşturduğu adayların yüzde 20’si teknik eleman, mühendis, mimar, grafiker, bilgisayarcı; yüzde 7’si eğitimci; yüzde 7’si avukat; yüzde 6’sı tiyatrocu, ressam, müzisyen, yazar; yüzde 5’i hekim, diş hekimi, eczacı, biyolog; yüzde 4’ü ekonomist; yüzde 10’u da serbest meslek erbabı. Dünya kenti İstanbul’u yönetmeye talip olanlar Hülya Taştan Bayrampaşa, Özlem Karademir Eminönü, Ayten Üren isimli ev kadını da Kartal’dan adaylığını koymuş. 37 kez Türkiye A Milli Takımı’nda forma giyen, 1970’li yıllarda Galatasaray’ın sakıncalı futbolcusu Metin Kurt, kendi mahallesinden, Kağıthane’den aday oldu. Düzen partisi olarak gördükleri diğer partilerin İstanbul adaylarının karşısına dikilen TKP İstanbul Büyükşehir adayı Avukat Haluk Yurtsever, oldukça iddialı. Yurtsever’in, 29 Mart sabahı başkanlık koltuğuna oturduğunda yapacağı ilk iş, deprem riski yüksek ilçelerin acilen taşınması için bir plan hazırlatmak olacak. Rant nedeniyle kentin kuzey—güney ekseninde büyüdüğünü belirten Yurtsever, doğu—batı ekseninde büyümesinin daha doğru olacağını söylüyor. Depremden önce boşaltılacak ilçeler, doğu—batı eksenine yerleştirilecek. Böylece İstanbullular, daha az can kaybıyla depremi atlatacak. Komünist başkan adayı Yurtsever, İstanbul’la özdeşleşen trafik sorununu çözmek için seçmene yol, köprü vaadinde bulunmuyor. Bir kilometrelik viyadüklü karayolunun maliyetini 12 milyon dolar, raylı sistemin maliyetini ise 2 milyon dolar olarak hesaplayan Yurtsever, öncelikle kapitalizmin sembolü kişisel binek otomobillerini trafikten çekmeyi planlıyor. Bunun için konforlu toplu taşıma araçlarına ağırlık verilecek. İtalyan komünistlerin 1970’lerde gerçekleştirdikleri uygulamanın bir benzeri İstanbul’da tatbik edilecek. İtalyanlar, sabah ve akşam trafiğinin en yoğun olduğu saatlerde bütün kitle ulaşım araçlarını ücretsiz hale getirmiş, bir süre sonra trafik sorunu kendiliğinden çözülmüştü. Ulaşımın yükü, sıfır maliyetli deniz taşımacılığına kaydırılacak. “Mahalleye komünistler geldi” Komünist Parti, yoğun göç alan İstanbul’un konut sorununa radikal bir çözüm öneriyor. Sovyetler’deki gibi sosyal konutlar yapılacak. İşçilerden başlamak üzere ihtiyaç sahipleri bu evlere yerleştirilecek. Kira olarak, maaşlarının sadece yüzde ikisini ödeyecekler. Elektrik, doğalgaz, su, şehir içi telefon toplumsal ihtiyaç olarak kabul edilecek. Vergiler düşürülecek. Bedava ya da sembolik rakamlarla herkes bu hizmetlerden yararlanabilecek. Yurtsever, “Bunları işçinin, emekçinin maaşının çok az bir kısmıyla karşılanabilir hale getireceğiz. Elektrik, su, doğalgaz, telefon masrafları maaşın yüzde 10’unu geçmeyecek” diyor. ‘Moskoviç’ler denilen Movkovalıların bir kısmı hâlâ bu şartlarda yaşıyor. Rusya’daki insanların 100—200 dolarlık aylıkla geçinmelerinin sırrı da burada. TKP, halkın ucuz ekmek yiyebilmesi için ekmek mafyasına da savaş açacak. Faaliyeti engellenen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Halk Ekmek Fabrikaları, kentin birçok yerinde üretime geçecek. İstanbullular ekmeği 300 bin yerine 150 bin liradan satın alacak. “Bu vaatleri yerine getirebilecek malî kaynaklarınız var mı?” sorusuna olumlu cevap geliyor. Sol Meclis’in İktisat Komisyonu, gerekli çalışmaları yapmış ve kaynağı şimdiden tespit etmiş. 1920’li yıllardan beri, kökü dışarıda olduğu gerekçesiyle her dönem yasaklanan, dışlanan TKP, bugün legal bir parti olmasına rağmen bu sefer de medyada yer bulamıyor. İstanbul adayı Haluk Yurtsever ve 33 aday, İstanbul’u sokak sokak, ev ev dolaşarak, kahve toplantıları yaparak ve boş duvarlara afiş yapıştırarak propaganda çalışmalarını yürütüyor. Toplumun zengin kesimlerinin oturduğu mahallelerin aksine endüstri ve gecekondu bölgelerini tercih ediyorlar. Avrupa yakasında Bakırköy, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Merter, Şişli’nin arka mahalleleri; Anadolu yakasında ise Kartal, Maltepe, Ümraniye, Sarıgazi gibi yerleşim birimlerinden oy isteniyor. Örneğin Bağdat Caddesi gibi lüks bölgelere pek uğramıyorlar. Refah seviyesi düşük semtlerde çaldıkları kapılar ardına kadar açılıyor hattâ yemek bile ikram ediliyormuş. Kadıköy adayı Avukat Bilgütay Hakkı Durna’nın anlattığına göre, bazı “duyarlı” vatandaşlar da polisi arayıp “Mahalleye komünistler geldi” diye ihbarda bulunuyormuş. Benzer olayları trafikte de yaşıyorlarmış. Arabalarındaki TKP bayrağını yasadışı sol örgüt bayrağı sanan sürücüler polisi arıyormuş. Polislerin sık sık aldıkları ihbar nedeniyle durdurup sorgulamalarından dolayı seçim çalışmaları da hayli aksıyormuş. Koltuğu verseler oturamayız! Büyükşehir adayının aksine görüştüğümüz ilçe adaylarının projelerinin olmaması dikkat çekiyor. Kadıköy adayı B. Hakkı Durna, “Kurbağalıdere için projeniz var mı diye sorarsınız, yoktur cevabını vereceğim” diyor. Öteki adaylar da benzer şeyleri söylüyor. Büyükşehir adayı Haluk Yurtsever de, “Mükemmel projeler oluşturabilirdik ama kendimizle tutarlı olmazdık” diyor. Yurtsever, “şu kapitalist düzende başkanlık koltuğunu verseler bile bu vaadlerin önemli bir kısmını yapamayacağını” samimiyetle ifade ediyor. Çünkü TKP, vadettiği sosyalizm programının, kitlelerin yalnızca oylarıyla hayata geçirilmesini mümkün görmüyor. Oy verecek kişilerin TKP ile birlikte her platformda mücadele etmesi gerekiyor. Önce bir sosyalist topluluk kurulacak, oradan da komünizme gidilecek. Bu nedenle TKP kendini sadece bir seçim partisi olarak görmüyor. Ayrıca, temsil edildiği iddia edilen kesimlerin onayı da henüz alınmadı. Bir düzen değişikliği programıyla meydanlara çıkan komünistlerin hedefi işte bu onayı alabilmek. TKP’nin programı bu toplumda yaşayan insanların çok büyük çoğunluğunun çıkarını ifade etse de, 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde İstanbul’daki 5 milyon 204 bin 249 seçmenin sadece 13 bin 211’i komünist partiden yana oy kullandı. Türk komünistler, ülke genelindeki oy oranları yüzde 0.19, komünist seçmen sayısının 60 bin 84 olmasına rağmen sosyalizmi uzak bir hedef olarak görmüyor. Türkiye’deki seçim araştırmaları, demokratik, milliyetçi, laik çizginin dışındaki arayışların başarı şansının yüzde 25’i geçmediğini gösterse de onlar, Türk seçmeninin siyasal duruşunu etkilemek için çalışıyor.