BIST 9.448
DOLAR 34,56
EURO 36,17
ALTIN 2.999,28
HABER /  SAĞLIK

Gece idrar kaçırıyorsanız dikkat o hastalığın habercisi olabilir

Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Arife Uslu Gökceoğlu, gece idrar kontrolünün, en geç 5 yaşına kadar kazanılması gerektiğini, düzelmemesi durumunda bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekli olduğunu söyledi.

Abone ol

Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Arife Uslu Gökceoğlu, gece idrar kontrolünün, en geç 5 yaşına kadar kazanılması gerektiğini, düzelmemesi durumunda  bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekli olduğunu söyledi.

Arife Uslu Gökceoğlu, yaptığı açıklamada, idrar kaçırma durumunda normal gelişim basamaklarının bilinmesinin önemli olduğunu belirterek, tuvalet eğitimi için en uygun zamanın 2-4 yaş arası dönem olduğunu ifade etti.

Çocuklarda 7-10 yaş arasında idrar kaçırma sıklığının yüzde 7-9, 15 yaş grubunda yüzde 1-2 civarında seyrettiğini anlatan Gökceoğlu, gece idrar kontrolünün, en geç 5 yaşına kadar kazanıldığını söyledi.

Arife Uslu Gökceoğlu, "Gece idrar kaçıran 5 yaşını doldurmuş çocukların mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Böbrekten şeker hastalığına kadar pek çok hastalık gece idrar kaçırma olarak belirti verir." diye konuştu.

 Gece idrar kaçırma şikayetine gündüz idrar veya kaka kaçırma da eklenirse daha ileri tetkik ve değerlendirme yapılması gerektiğine dikkati çeken Gökceoğlu, şu bilgileri verdi:

"Gece idrar kaçıran çocukların yüzde 90-95'lik kısmının aile bireylerinin de çocukluk döneminde idrar kaçırma yaşadıklarını görülmüştür, altında yatan herhangi bir hastalık yoktur. Bu çocukların, gece uykudayken mesane doluluğunu hissetmeleri yetersizdir. Uyku derinlikleri fazladır. Aileler genellikle çocukları uyandırmakta zorlandıklarını ifade eder. Bu çocukların gece idrar miktarlarında azalma görülmez ve 'nokturnal poliüri' denilen durum gerçekleşir. Aynı zamanda bazı çocuklarda mesane kapasitesi yaşına göre azalmıştır ve zaten fazla olan gece idrar miktarını depolama alanı da azalmıştır."

AİLELER SAKİN VE SABIRLI OLMALI

Gökceoğlu, böyle bir durumla karşılaşıldığında, yanlış tutumların çocuğa daha fazla zarar verdiğinin unutulmaması gerektiğine işaret ederek, "Bunların içinde en tehlikelisi özellikle cinsel bölgelere yönelik cezalandırma girişimleridir. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakır. Bu durumu çocuğunuzun isteyerek ya da bilerek yaptığını düşünmeyin. Altını ıslatma aynı zamanda zekayla da ilgili değildir." ifadelerini kullandı. 

Bu çocukların diş gıcırdatma, konuşma gecikmesi, özgüven kaybı gibi durumlar yaşayabileceğini, ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğunu dile getiren Gökceoğlu, şöyle devam etti:

"Ailelerin öncelikle sakin ve sabırlı olması tedaviyi de etkilemektedir. Altını ıslatan çocukların konuyla ilgilenen bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gerekir. Altını ıslatma yakınmasıyla hekime getirilen çocuklar gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar yapma, çok idrar yapma, kafa travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma, horlama ve gece ağızdan nefes alma gibi organik faktörlerin varlığı bakımından incelenir. Çocukta sadece gece idrar kaçırma var ise 'küçük mesane' ya da uykudan uyanamama sorunu olup olmadığının aydınlatılması önemlidir. Bu basamaklardan sonra hastalığın 'saf primer gece yatak ıslatma' problemi olduğuna karar verilirse tedavi aşamasına geçilir. Eğer hadisenin daha kompleks ve etraflı bir problem olduğuna karar verilirse, ileri tanı yöntemlerine başvurularak daha ayrıntılı tetkikler uygulanır."

Doç. Dr. Gökceoğlu, altını ıslatan çocuklara genel olarak tedavi için 7-8 yaşına gelindiğinde girişimlerde bulunulmasının önerildiğini, bu girişimlerin başında çocuğun kendisinin ya da ailesinin gece uyanmasına dönük programlar geldiğini, ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulandığını ve bunun yüzde 90 başarı sağladığını ifade etti. 

ÇÖZÜMDE EN ÖNEMLİ FAKTÖR UYKU SAATİ

İdrar kaçırma sorununda ön önemli faktörün çocuğun düzenli uyku saatini belirlemek olduğuna, bu durumun çocuğun okul hayatını da düzenleyeceğine dikkati çeken Gökceoğlu, şu önerileri sıraladı:

"Akşam uyumadan 2 saat önce sıvı kısıtlaması uygulanmalıdır. Akşam yemeğinden sonra ve yatmadan önce kafein, çay, kahve, kola, gazlı içecekler, tuzlu gıdalar ve kalsiyum alımından kaçınılmalıdır. Kabızlık ve boşaltım sorunları çözümlenmelidir. Fiziksel aktiviteler düzenlenmeli, uzun süre televizyon izleme, bilgisayar oynama gibi uzun süre hareketsiz oturma alışkanlıkları düzenlenmelidir. Evde ve okulda 2 saatte bir düzenli tuvalet alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çocuğun tuvaletini rahat yapabilmesi ve tam boşaltabilmesi önemlidir. Tuvalette uygun pozisyonda oturması ve ayaklarının yere değmesi önemlidir. Uyumadan önce mutlaka tuvaletini yapıp yatmalıdır.

Çocuk uyuduktan 1-2 saat sonra uyandırılarak tuvalete götürülmelidir. Bez bağlanmamalıdır. İdrar kaçırma sonrasında çocuğun çarşaf ve yatak temizliğinde aktif katkısı sağlanmalıdır. Ailenin ceza uygulaması önlenmelidir. Takvim yöntemi denen çocuğun ıslak ve kuru gecelerini kaydettiği bir defter de çocuğun olaya katılımı ve motivasyonu için önemli unsurlardandır. Davranış ve yaşam şekli düzenlemeleriyle başarı sağlanamayan vakalarda ilaç tedavileri seçenekler arasındadır. Ancak unutulmamalıdır ki bu çocuklarda bu önlemlerin alınması, yaşam düzenlemelerinin yapılması ve ailenin sabırlı olması tedavi başarısını etkileyen en önemli faktörlerdir."