Gazze’de ateşkes sağlandı: Şartlar neler?
Gazze’de ateşkes ilan edilmesi için Katar’ın başkenti Doha’da devam eden görüşmeler başarı ile sonuçlandı. İsrail’in saldırılarının başlamasından 15 ay sonra Hamas ve İsrail, Gazze’de ateşkes konusunda anlaştı.
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail’in verdiği yanıt ile büyüyen İsrail-Hamas savaşında 15 ay geride kaldı. 15 ay sonra İsrail ile Hamas arasında Gazze’de ateşkes sağlandı. İlan edilen ateşkes kararı, savaştaki en dramatik ilerlemelerden biri olarak tarihe geçti.
Katar, İsrail ile Hamas arasında ateşkese varıldığını resmen duyurdu. Ateşkes, 19 Ocak Pazar itibarıyla yürürlüğe girecek. 6 hafta içinde Hamas, tüm kadın, çocuk ve 50 yaş üzeri erkeklerde dahil olmak üzere 33 İsrailli rehineyi serbest bırakacak.
İsrail her sivil rehineye karşı 30 Filistinli tutukluyu, her İsrailli kadına karşı 50 Filistinliyi serbest bırakacak. Ayrıca İsrail 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren tutuklanan 19 yaşın altındaki tüm Filistinlileri serbest bırakacak.
TRUMP'TAN AÇIKLAMA
ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump, anlaşmaya varılmasının ardından açıklamalarda bulundu. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Trump, "Bu destansı anlaşma kasım ayındaki zaferimizin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Zaferimiz, bütün dünyaya yönetimimizin barışla birlikte bütün Amerikalıların ve müttefiklerimizin güvenliğinin sağlanacağının sinyallerini verdi. Amerikalı ve İsrailli rehinelerin aileleriyle bir araya gelecek olmasından ötürü heyecan duyuyorum" ifadelerini kullandı.
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın başlattığı Aksa Tufanı sonrası başlayan İsrail saldırılarında yaklaşık 17 bin 492'si çocuk, 11 bin 979'u kadın olmak üzere 44 bin 930 Filistinli öldü, 106 bin 624 kişi yaralandı. Bu kadar Filistinli insanın hayattan koparılmasının Trump için bir önemi olmadığını yaptığı açıklamadan görmekteyiz.
Hayat Pahalılığı Sadece Bir Kesimi Etkiliyor!
Hayat pahalılığı sorunu yoksulluğun azaltılması politikalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Teorik olarak kentte, şehirde hayat pahalılığı daha fazladır. Hayat pahalılığı; aileler tarafından tüketilen tüketim mallarının parasal değeridir.
Ekonomideki çalkantılı gidişat ve hayat pahalılığı dört nala koşuyor. Markette pazarda fiyatlar el yakıyor. Bir ürünün fiyatı semte göre markete göre farklılık gösteriyor. Aynı marka aynı ürün ve aynı gramaj nasıl oluyor da farklı farklı fiyat uygulanıyor.
Pandemi ile son bir yıldır halkın gündeminde gıda fiyatlarındaki artış var. Halk hayat pahalılığından şikâyet ederken Türk esnafı gıda fiyatlarındaki artışı 'piyasayı belirleyen bir çeteye' bağlıyor.
Serbest piyasa ekonomisi kavramını bu çeteler yanlış anladılar. Serbest piyasa ekonomisi demek vatandaşa en kaliteli ürünü en ucuz fiyata yedirmektir. Oysa şimdi en kalitesiz ürün en pahalı fiyata vatandaşın sofrasında.
Türkiye'de son bir yıldır durdurulamayan gıda fiyatlarındaki bu artışın nedenini sorgulamak gerekir.
Kimi esnafa göre, asıl neden ülkede eskisi gibi üretim yapılamamasından dolayı arzın talebi karşılayamıyor olması.
"Gıda fiyatlarının artışının arkasında bir çete var, onlar piyasayı belirliyor" diyen bazı esnaf, bu artışı stokçulara bağlıyor ve fiyatların tekelleşen belli firmalar tarafından belirlendiğini söylüyor.
Esnaf, bununla ilgili en büyük sorunun yüksek fiyatlarla ilgili denetimsizlik olduğunu ifade ediyor.
Vatandaşın alım gücünün düştüğüne de vurgu yapan esnaf, artık tezgahlarda eskisi gibi ürün çeşitliliği bulunmadığını dile getiriyor.
Bu yükseliş durdurulabilir mi diye sorduğumuzda ise yanıt pek iç açıcı olmuyor. Çünkü gıda piyasasının tekelleştiğini söyleyen esnaf, bu durumun önünün kesilmesinin ve fiyatların düşmesinin çok zor olduğu kanaatinde.
Market fiyatlardaki yükselmenin asıl sebebi neden kaynaklanıyor?
Asıl sorulması gereken girdi maliyetlerinde bir düşüş var mı? Düşünün nispeten en ucuz elektrik parası konutlarda. Sanayide ve esnafta çok yüksek Ticarethane tarifesi. Dükkânın kirası 50-100 bin lira ise 100-150 bin lira elektrik parası gelirse nasıl fiyatlar düşecek? Gıdada fiyat istikrarı sağlanabilmesi için girdi maliyetlerinin düşürmesi gereklidir. Yapılar çok büyüyünce kontrol mekanizması da azalıyor.
Bir de bunun yanında zincir marketler var.
Araba, motosiklet, dron dahil neredeyse satmadıkları hiçbir şey yok gibi, İlkbaharda boya ve boya malzemeleri, yazın plaj malzemeleri, kışın kırtasiye, okul malzemeleri. Çalışma masası, koltuk, kanepe, buzdolabı, çamaşır makinası, elektrik süpürgesi gibi her türlü beyaz eşyayı satacaksın, o da yetmedi kar yağdığı zaman araba lastiği, kar zinciri, antifriz satacaksın. Esnafın bunların karşısında yaşama ve çalışanlarına iş aş vermesi çok zor, ucuzluk marketlerinin karşısında bırakın büyümeyi ayakta kalması bile imkânsız. Bunun için kanuni bir düzenleme veya yönetmelik lazım. Bu sebepten geleneksel yapı bozulmuş görünüyor.
Dolayısıyla 10 bin tane, 20 bin tane, 50 bin tane marketi olanla, küçük esnafın, hatta yerel marketlerin ve küçük zincir olanların da başa çıkması mümkün değil. Bu marketler siyasi güçleri sayesinde çoğu zaman denetlenmiyorlar, personel sayısı 5-6 kişi olan bu marketlerin kar etmemesi mümkün mü?
Kısacası olan vatandaşa, emekliye, memura, işçiye oluyor. Bu ülkenin sırtını iktidara dayamış kesimine hiçbir şey olmuyor. Onlar fütursuzca tüketmeye devam ediyor. Olan çocuğuna süt almaya, 250 gr kıyma almaya çalışan yurdum insanına oluyor.