Gazze'de Ateşkes, Kimin Zaferi?
Ne yalan söyleyeyim, İsmail Haniye ve Yahya Sinvar şehit edildiğinde biraz ümitsizliğe kapılmıştım.
Akılma, İslam Ordusu ile Bizans destekli Gassaniler arasındaki Mute Savaşı geldi.
Peygamber Efendimiz (sav) savaştan önce; orduya sırasıyla Zeyd bin Harise, şehit olursa Cafer bin Ebu Talip, o da şehit düşerse Abdullah bin Ebu Revaha’nın komuta etmesi talimatını verir.
Kendilerinden kat be kat fazla düşman karşısında İslam Ordusu, görevlendirilen üç komutanını da kaybeder. Müslümanlar aralarında yaptıkları istişare neticesinde, Halid bin Velid’i komutan olarak seçerler. Halid bin Velid, demoralize olan birliği toparlar, daha büyük kayıpların önüne geçer. Mute Savaşı’ndan iki taraf da galibiyetle ayrılamaz. Bu savaştan sonra, Halid bin Velid, zaferlere imza atmaya başlar.
Sinvar’ın ölümünden sonra, Gazze’de direnişin sekteye uğrayacağını düşünenler yanıldı. Hamas, mücadeleye kaldığı yerden devam etti. Nitekim, sonradan ortaya çıkan itiraflardan anlaşıldığı üzere müzakere masasına oturmayı bile reddetmiş.
İsrail, belirlediği temel hedeflere soykırımla dahi ulaşamadı:
*Rehineleri kurtaramadı,
*Gazze’yi insansızlaştıramadı,
*Hamas’ı yok edemedi,
*Gazzeliler’i, Hamas’a karşı kışkırtamadı,
*Tünelleri tespit edemedi.
Hamas ile İsrail arasında 16 Ocak’ta üç aşamalı ateşkes ve rehine takası anlaşması imzalandı. Anlaşmanın İsrail tarafından kabulü ve ABD’deki başkanlık töreninden hemen önce başlamış olması yolcu Biden’a jest, Trump’a “hoş geldin” hediyesi anlamına geliyor.
Halef-selef ABD Başkanları, Hamas ile İsrail arasında yapılan ateşkes anlaşmasının zaferini paylaşamadılar. Ateşkesi, 15 aydır İsrail’e her türlü silah ve finans desteği vererek soykırıma ortak olan Biden da, henüz koltuğa oturmamış Trump da sahiplendi.
Joe Biden, “İsrail, bizim sayemizde ateşkes dedi” diyerek kendi yönetimine pay çıkarırken; Trump, ateşkesi Kasım 2024’teki seçim galibiyetine bağladı.
Çiçeği burnunda Başkan Trump, seçimlerden hemen sonra yaptığı “Eğer ABD Başkanlığı görevini gururla üstleneceğim 20 Ocak 2025 tarihinden önce rehineler serbest bırakılmazsa Ortadoğu cehenneme döner. Bu bedeli Ortadoğu’daki herkes öder, özellikle de bu suçu işleyenler” ifadeleriyle, tehditler savurmuştu.
O günlerde, bu tehdidin tek muhatabının Hamas olduğu düşünülmüştü. Donald Trump’ın, sosyal medya platformundan ekonomist Prof. Dr. Jeffrey Sachs’ın Netanyahu'ya küfürlü eleştirilerde bulunduğu paylaşımı alıntılamasından ve temsilcisini Tel Aviv’e göndermesinden tehdidin diğer muhatabının İsrail olduğu anlaşıldı.
ABD göreceli bu zaferi paylaşamazken, İsrail kabinesindeki bazı isimler ateşkesi hezimet olarak değerlendirdi. Hükümetin aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir, iki bakanla birlikte kabineden istifa etti. Ateşkes anlaşmasını pervasızca bulan Gvir, "Gazze ve Batı Şeria’da tanık olduğumuz sevinç, bu savaşta kimin teslim olduğunu gösteriyor" ifadesini kullandı.
İsrail'in diğer aşırı sağcısı, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise "Hükümete sunulacak olan anlaşma, İsrail Devleti'nin ulusal güvenliği açısından kötü ve tehlikeli bir anlaşmadır" diyerek memnuniyetsizliğini dile getirdi.
Bu zafer ne Biden’a ne de Trump’a ait değil.
Bu ateşkesin mimarı ve muzafferi, direnişleri ve adanmışlıkları ile önce Gazzeliler, sonra da, Blinken’ın “Geçtiğimiz haftalarda Hamas'ı masaya yeniden getirebilmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gittik. Anlaşmayı sonuçlandırmak için ağırlığını ve etkisini kullanmasını istedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu yaptı ve Hamas da masaya geri döndü” itirafından anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Geçtiğimiz Aralık ayında yapılan bu ziyaretin konusu olarak yeni Suriye değerlendirmesi yapılmıştı.
Yine Blinken’in "İsrail, dünyadan izole oldu. Hamas’ın 7 Ekim’den sonra kaybettiği kadar yeni savaşçı kazandığını düşünüyoruz. Askeri olarak yenilgiye uğratılamaz" sözü, İsrail’in mecbur kaldığını gösteriyor.
Hamas yetkilisi Musa Ebu Merzuk, Türkiye’nin anlaşmadaki önemini “Türkler, masada olmasalar bile müzakerelerin sürekli ve kararlı bir şekilde takipçisi oldular ve gelişmeleri sürekli takip ettiler. Müzakerelerin ve sonucundaki anlaşmanın bu noktaya gelmesinde etkileri çok büyük oldu” ifadeleriyle vurguladı.
Ateşkesler tek taraflı olabilir ama tek taraflı anlaşma olmaz. Eğer, Erdoğan Hamas’ı masaya oturtmasaydı bugün bir anlaşmadan bahsedemezdik.
Siyonist terör devleti İsrail’e güven olmaz. Onun için üç aşamalı anlaşmanın, herhangi bir aşamasında kriz çıkabilir. İhtiyatlı olmakta fayda var. İsrail, rehinelerin tamamı serbest kaldıktan sonra savaşa dönebilir.
Ateşkesin tüm aşamaları sorunsuz işler ve sonuca ulaşırsa; içerde yolsuzluk, dışarda soykırımla suçuyla iyice köşeye sıkışan Netanyahu için yolun sonu görünür.