BIST 9.317
DOLAR 38,22
EURO 44,08
ALTIN 4.157,79
İstanbul

Gazze, ah Gazze...

Bismillahirrahmanirrahim

Çoluk çocuk demeden Müslümanların üzerine bomba yağdırılıyor.

Biz Müslümanlar elimiz böğrümüzde öylece olana bitene bakıyoruz.

Korkarım artık farklı önceliklerimiz var.

Dandik dandik işler.

Bir haber gördüm. Filistinli çocuklar bayramlıkları ile şehit oldular diyordu.

Hayat tecrübem ve yaptığım okumalar bütün olumlu işlerin çok karanlık gibi görünen sarsıntılı bir düzeltmeden sonra meydana geldiği yönünde. Edebiyat kuramı da böyle diyor.

İçtenlik mevzuu edebiyatta büyük sıkıntı.

Savaş görmeden bir savaş romanı yazılabilir mi? Yazılır yazılmasına da eğer romanı Tolstoy ya da Dostoyevski yazmıyorsa içtenlik sorunu ortaya çıkar.  

Bu yüzden Gazze’de bombaların altında büyüyen çocukların içinden ileride büyük romancılar, namlı sinemacılar çıkacak. Çünkü insanı hiçbirimizin göremeyeceği hâlleriyle biliyor, hiçbirimizin hayal edemeyeceği kararlar almak zorunda kalıyorlar.

İtiraf edeyim bizden geçti.

Bugün çaresizlikten bir şey deneyeceğim. Gazze direnişini bir kahraman olarak ele alalım. Kahramanımız bakalım hangi yollardan geçmiş, önünde daha neler var.

Önce senaryo derslerinde, edebiyat sınıflarında ezberletilen formülü buraya yazayım.

Sıradan dünya, Maceraya çağrı, Çağrının reddi, Rehberi karşılama, İlk eşiği geçiş, Sınavlar, müttefikler, Düşmanlar, Mağaranın derinliklerine yaklaşmak, Çile, Ödül, Dönüş yolu , Diriliş, İksirle dönüş (Vogler, 2020: 55).

Sıradan dünya

Her hikâye bir rutinle başlar. Kuşlar öter, güneş doğar, güneş batar, akşam olur, uyunur, uyanılır yeniden güneş doğar. Her şey bir düzlem içinde aynı eylemlerin tekrarı ile devam eder gider. Ancak hikâyenin başlaması için rutinin bozulması gerekir. Dünyanın da aslında dikkatli bakınca kuralı budur. Yeni hikâyeler yazmanın yeni sayfalar açmanın birinci kuralı sıradanlığın bozulmasıdır. Yeni bir tanışma, bir yolculuk, bir ölüm haberi ya da aileye katılan yeni bir birey... Bazen de trajik düşüşler gereklidir. Bu yüzden senaryocu bize ilk önce maceraya atılacak kahramanın rutinin gösterir.

Maceraya çağrı

Kahramanımız bir meydan okumaya ya da maceraya atılmaya çağrılır. Bu macera çağrısı zaman zaman ak saçlı bir dedeyle gelen haberle açığa çıkarken bazen de esas oğlanın esas kızı görmesi ile başlar.

Fakat bir sorun vardır.

İnsanlar inatla konforlarını korumaya çalışırlar. Çünkü doğuştan getirdiğimiz en temel güdü güvende olma isteğidir.

Gazze’nin böyle bir hikâyesi var. Her şey kendi seyrinde giderken günün birinde Müslüman ahalinin başına atılan bombalar kurama göre yeni bir başlangıcın ilk habercisi.

Çağrının Reddi (Gönülsüz Kahraman)

Bombalar atıldı. Film başladı. Kahramanımız ne kadar isteksiz olursa olsun maceraya atılmak zorunda. Ancak yine de bu macera ürkütücü gelebilir. Ya bir rehber ya da gerçekleşen acı bir olay kahramanımızı maceraya atılmaya, karşısına çıkan büyük güçle mücadele etmeye ikna eder.  Bazen de bir emir verilir. Hâliyle istemeden de olsa kendimizi maceranın içinde buluruz.

Rehberi karşılama

Kahramanımızın bir rehbere ihtiyacı vardır. Bizim filmdeki rehber Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed (S.A.V.)’dir.  Rehber yol gösterir, kahramanın atıldığı maceradaki bazı tehlikeleri ona haber verir. Umutsuzluk hasıl olduğunda “Üzülme Allah bizimledir!” der (Tevbe, 40) Ona kılavuzluk yapar. Zaman zaman kahramanımız geri dönmek ister. Rehber “Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin.” (Yûsuf, 12/87.) der.

Edebiyat kuramına göre rehber bir yere kadar kahramanımızın yanında olabilir. Ancak bizim Rehberimiz hiçbir yere ayrılmıyor. Hikâyenin sonuna kadar yanımızda.

İlk eşiği geçiş

Kahramanımız artık çağrıyı kabullenerek maceranın özel dünyasının dinamikleri ile yüzleşmeye hazırdır. Yelkenlerin fora edildiği, ata binilip “Deh!” dendiği an bu andır. Kahramanımız doğru düzgün yardım gelmemesine rağmen mevziisini korumalı, yerinden ayrılmamalı, mücadelesine devam etmelidir. Sahura kalkar, bombalanır şehit edilir. Boyun eğmez. İftar edecektir ama yiyecek ekmek bulamaz şükreder. Rehberi ona Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153)” der. Boynunu büker, mücadelesine devam eder.

Sınavlar, müttefikler, düşmanlar

Artık ilk eşik geçildi. Haliyle maceranın aksiyonu içinde kahramanımızın (Gazze’nin) karşısına alt etmesi gereken güçler çıkacaktır. Yeni düşmanlar. Yeni mücadeleler.

Hem gerçek hayatta hem de bir filmde başrol oyuncusunun iç dünyasını anlamak için gerilim altındayken konuşmasına, gösterdiği tavırlara bakarız. Bunu Hz. Ömer (ra.) “Yolculuk, Ticaret ve Komşuluk” olarak anlatıyor. Başına bomba yağarken sahura kalkan adam, minnacık bir bebeği son yolcuğuna uğurlayan babanın vakarı, kızlı erkekli onlarca çocuğun yeni kefenlenmiş cansız bedenlerine bakarak “Burada kalmaya devam edeceğiz!” diyen Müslüman.

Hem roman kuramında hem de senaryoda karakterin iç dünyası onu sert bir duvara çarptırarak cebinden dökülenleri saymakla anlaşılır.

Gazze bu süreçte ortaya gerçek bir karakter koydu.

Mağaranın derinliklerine yaklaşmak

Artık kahramanımız amacına doğru yaklaşmıştır. Ancak değerli şeyler, isteyenin rahatlıkla ulaşabileceği kadar ortada bulunmaz. Aradığımız şey, geçmesi güç bir yolun sonunda ulaşılması imkânsız gibi görünen bir mağara dibindedir. “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara, 155). Kolay elde edilen hiçbir şey ilgi çekici değildir. Dolayısıyla kuram bu çile halinden sonra bir ferahlık geleceğini haber veriyor.

Çile

Bizim film burada bitiyor.

Her şey bitmiş gibi görünüyor. Zerre kadar şüphe duymuyoruz. Kahramanımız ayağa kalkacak ve bu savaşı kazanacak. “Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık mutlaka vardır.” (İnşirah 6). Karşıdaki ne kadar güçlü ne kadar bombası, tankı tüfeği, silahı olursa olsun o çocuklar boşuna ölmedi, ölmeyecek. 

Kuram, küllerinden yeniden doğan kahramanın Ödül, Dönüş yolu, Diriliş, İksirle dönüş evrelerinden de geçmesi gerektiğini söylüyor.

Bu yüzden kahramanımızın küllerinden doğması için büyük bir mücadele başlayacak ve filmin sonu büyük zaferle bitecek.

Gelelim sadede.

Çember daralıyor. Müslümanların özdeşlik kurma konusunu ciddiye alması lazım.

Aynı şeylerin bizim başımıza gelmeyeceğinin garantisi yok.

Son Söz: Ey mü'minler! Düşmanlarınıza karşı bütün imkânlarınızı seferber ederek kuvvet hazırlayın ve beslenmiş, eğitilmiş savaş atları yetiştirin. Böylece, Allah'ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutun. (Enfâl 60.)

 

 

 

 

 

 

Close menu