Gazetelerin 12 Kasım kararı sürdürülebilir mi?
12 Kasım'da alınan kararla, gazetelerin resmi web sitelerine ağır bir darbe vuruldu. Hem de bizatihi bu sitelerin künyesinde ismi en tepede olanlar tarafından...
Gazeteler için tiraj ne kadar önemliyse, haber siteleri için de trafik bir o kadar önemli... Tiraj ve trafik vazgeçilmezlerimiz yani. Tirajı anladık da, trafik ne ola? Tirajın ya da reytingin öteki adıdır trafik. İnternet sitelerin şah damarıdır...
Gazetelerin tirajı alaşağı olsa da etkisi devam ediyor. Haber siteleri de, artık gazetelerden geri kalmıyor, her iki alanda kıyasıya bir yarış var. Aslında yarış, gazetelerle değil, gazetelerin haber sitelerine dönüştürdüğü resmi web siteleriyle...
Ve fakat...
12 Kasım'da alınan kararla, gazetelerin resmi web sitelerine ağır bir darbe vuruldu. Hem de bizatihi bu sitelerin künyesinde ismi en tepede olanlar tarafından...
Şöyle ki...
"Gazetelerin tirajı artsın" diye, okuyucular 12 Kasım'dan bu yana gazete yazarlarını web veya mobilden istediği saatte okuyamıyor. Turkuvaz ile Demirören Grubu'nun anlaşması doğrultusunda, gün boyunca habere doyan okuyucu, sevdiği yazarı daha erken okumak istiyorsa, sabah bayiye gidip gazete alacak. Ha, "Ben zaten habere doydum, İnternet varken, niye kâğıda dokunayım" diyorsa da, saatin 8.30 olmasını beklemek zorunda...
Uygulama başladı...
Yazarlar geceden değil, sabah güncelleniyor artık.
Gazetelerin tirajına etki eder mi bilmem, ama teknoloji
çağı buna gecmişte müsade etmedi, bugün de etmez.
Hürriyet'in, Milliyet'in,
Sabah'ın... diğer gazetelerin yazarlarını İnternet
okuyucusundan kaçırmaktan başka bir şey değil bu. Gazeteye
tiraj kazandırayım derken, sitelerin trafiğine zarar veriyorlar,
verecekler.
FETÖ'nün kölesi Ekrem Dumanlı'nın fikriydi bu uygulama. Maksat bizim önümüzü kesmekti. Biz ne yaptık, kendi aramızda toplandık, hiç bir gazetenin, hiç bir yazarının haberini yapmamaya karar verdik. Ne oldu sonra biliyor musunuz, bunlar aldığı karara kendileri uymadı, biri diğerinin yazarından nemalandı, öteki gazete manşetlerinden... derken boy boy ilanlarla getirdikleri yasak üç gün bile sürmedi...
Arkadaşlar, dostlar...
Bize karşı niyetinizin kötü olduğunu düşünmüyoruz. Bu yüzden,
aldığınız karara saygı duyarız ama izlediğiniz yol yol
değil bilesiniz.
Bakın şuraya yazıyorum, aldığınız bu kararla yazarlarınızın etkisini azaltacaksınız. Onları teknoloji çağından mahrum bırakmak, tirajınıza etki etmez, etmeyecek.
Bakın Habertürk gazetesi yıllarca
yazarlarını İnternet okuyucusundan kaçırdı.
Tirajı mı arttı Habertürk'ün?
Reklam geliri mi arttı?
Sonuç ortada...
Habertürk diye bir gazete yok artık.
Gazete kapalı ama, sitesi açık... Tüm yazarlar
işbaşında...
Demirören Grubu'dan dünden itibaren haber sitelerine "ihtarname" gönderildi:
"(...) haberlerimizi kullanmayın, yazarlarımızın yazısını alıntılamayın..."
İhtarnamenin adresi biz değiliz arkadaşlar!
Biz de sizin gibi ajanslardan besleniyoruz, biz de sizin gibi zaman
zaman özel haberler yapıyoruz. Bu işi merdiven altında yapmıyoruz,
her birimizin elinin altında güçlü bir kadro var... Daha da
önemlisi biz de sizin gibi dertliyiz...
O ihtarname, künyesiz yersiz yurtsuz, sitelere
gönderilmeliydi...
İnternethaber'in,
Ensonhaber'in... bağımsız yayın yapan haber
sitelerinin haberlerini çalıp çalıp google'dan para kazanan
hırsızlara gönderilmeliydi o ihtarname...
Diyorlar ki...
"Gazete manşetlerini de vermeyin"
Tamam, vermeyelim. Televizyonlara, sosyal medyaya, kaçak yayın
yapan haber sitelerine... bunlara da aynı yaptırımı
uygulayabilecek misiniz?
İşin bir de hukuki boyutu var...
Emsal teşkil eden mahkeme kararları var...
Var da var...
Özeti şu:
12 Kasım kararıyla kendi ayaklarına kurşun sıktılar,
sıkıyorlar. Tiraj beklenirken, trafik kaybı kaçınılmaz olacak.
Okuyucu küsecek, başka adres arayacak... Bu da en çok Türkiye'de
bağımsız yayın yapan haber sitelerinin ekmeğine yağ
sürecek...
Devam edeceğim...
NOT: Yazdıklarımı YOUTUBE kanalımdan da dinleyebilirsiniz. ABONE olmayı unutmadan tabii...