"Aşk ve sanatta torpil olmaz" vecizesinden yola çıkan usta gazeteci Savaş Ay, 'gazetecilik ve torpil'i test etti. Ay, sözü uzatmadan kısa yoldan neticeye vardı...
Abone olUsta gazeteci Savaş Ay,diye sordu ve hemen örneklerle irdelemeye başladı. Ay'ın yaptığı kısa bir ufuk turu kestirme yoldan neticeye vardı:
Yazı: Savaş Ay
Kaynak:
"Aşkta ve sanatta torpil olmaz..."
Has bir laftır bu...
Hadi üşenmeyin de, aklınızı şöyle iskambil destesi gibi karıp-karıştırıp sonuca bakın. Eminim siz de; "çok doğru kelam" diyeceksiniz...
Sevdalanmak mümkün mü?
Teyzesi yakın arkadaşınız diye yeğenini işe alırsınız belki. Belki sınıf da geçirtirsiniz ona. Ehliyetini daha kolay verir, malınızı daha bir ucuza satabilirsiniz olur ya...
Ama o kıza, yine teyzesiyle yakınlığınızdan dolayı sevdalanabilir misiniz arkadaşlar?..
Küt küt!
İlerleyelim... Diyelim ki gurbettesiniz. Diyelim ki; sizin oradan, mesela Şereflikoçhisar'dan bir hemşehriniz çıksa karşınıza. Arzunuza ve imkanlarınıza koşut her türlü yardımı sağlar, desteği atar, kıyağı yaparsınız ona amenna. Ama sırf aynı bölgenin çocuklarısınız diye, o delikanlı için küt küt atar mı genç kız kalbiniz?..
Yalansa yalan de!...
Asla... Asla olmaz böyle şey değil mi? Çünkü ne aşkta, ne yakınlık, ne hısımlık, ne dostluk, ne parti, ne ideoloji, ne para, ne pul, ne ikbal, milim değiştirmez duygu kerterizinizi. Aşk dediğin koşulsuz doğar, büyür, gelişir. Yalansa yalan deyin...
Gördünüz mü?...
Gelelim sanata...
Siz sırf, 'babası orgeneral' diye sesi çok sevilen bir şarkıcı duydunuz, gördünüz mü hiç?
Ya da 'annesi müthiş bir yazar olduğu için' ressamlığa heveskar oğlunun çizgilerine tapınıldığına rastladınız mı?..
Pekiii!..
Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan, karga sesli Sacit kardeşimi "evlattır ne de olsa" diyerekten Maksim'e çıkarabilir belki. İçtenlikle alkışlanmasını, müşteriyi hayran bırakmasını sağlayabilir mi peki?...
İliştirelim!..
Bizim mesleği de bu ikilinin, torpilin geçmediği "sanat ve aşk" ikilisinin yanına iliştirmek mümkün.
Bizim meslekte de torpilin menzili epey kısadır çünkü. Türlü çeşit nedenden dolayı bir arkadaşa sayfa da verirsin, köşe de, yöneticilik de.
Yüksel ki yerin!..
Konumun müsaittir; emredersin; ismini, resmini, muhabbetini pompalar durusun ha pasa. Ara gazı atarsın, destek koyarsın, altına trambolin dayar zıplatır, hoplatır önünü açarsın. Eeeee!.. Ne olur ki? Yapacağım ancak bu olur.
Hıııım nefis!..
Ona bütün bu avantajlar tanınıyor diye, parasını verip gazetesini alan okuyucunun keyif almasını sağlayabilir misin ağa?..
Emek ve yetenek erbabı biri çıkar üç satır yazar, lezzet manyağı olursun. Beri ki sayfalar kat eder ama tadı keçi boynuzuna benzer...
Bak o zaman resmine!..
Gazetecilikte torpil torpillediğin şahsı gazetenin binasında, bürosunda, ofisinde tutmaya yarar ancak. Sayfalarda değerlendiriyorsan da puzzle hatası gibi algılatmaya...
Aslında başa dönersek, gazeteciliği iyi becermek aşk gibi sanat gibi bir şeydir dostlarım. E, o zaman torpil niye işe yarasın di mi?..
Mazide ve halde; bu tezi haklı kılacak o kadar çok örnek var ki...