Gazetecilik son yıllarda büyük bir değişime uğradı. Özellikle etik anlayışı yavaş yavaş meslek ilkeleri arasından silinmekte. Rıza Zelyut, yok olan etiğe değindi.
Abone ol Güneş yazarı Rıza Zelyut, gazetecilikte yok olan bazı değerlere değindi. Bunların başında "ahlak" kavramı geldi. Zelyut, geçtiğimiz günlerde yaşanan ve Türkiye'de büyük tepkilere neden olan, yedi tane ceninin teşhirine yer verdi. "Gazetecinin züğürt tesellisi" isimli yazıda Ertuğrul Özkök'den de övgüyle bahsedildi.Yazı: Rıza Zelyut
Kaynak: www.gunes.com
Gazetecilik, belalı iştir, zor iştir, ince iştir.
Deneyim; gazeteciliğin tekeridir... O olmadan yürütemezsiniz...
Türkiye'de büyük gazeteleri, deneyimli gazeteciler yaratmıştır. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Vatan böyledir.
Bu gazetelerin büyüklüğü, yaslandığı kişinin zenginliğinden değil; gazetenin kendi kurumsal kimliğinden gelir. Bu kimliği belirleyen de deneyimdir; haberciliktir...
Türkiye son yıllarda gazetecilik alanında önemli kimlik yitimine uğradı. Haber; gazeteciliğin anası iken; neredeyse üvey evlat haline getirildi. Üstüne üstlük kimi gazeteler haber vermek yerine haber vermemek gibi bir yaklaşımı öne çıkardılar. Bu haber vermemek; haberin içeriğini boşaltmak, içeriği çarpıtmak biçimlerinde karşımıza çıktı. Haberin siyasileşmesi, ticarileşmesi ve afyonlaşması aşamaları görüldü.
Ahlaki olmayan nedir?
Gazetecilikteki aşınmaya parelel olarak bir etik tartışması da görülmeye başlandı. Fakat; bu tartışma bile afyonlaşan gazeteciliğin değirmenine su taşımaya yönelik.
Geçenlerde bir gazetemizde genel yayın yönetmeni kızıyor. Kızma nedeni de İzmir'de ölen yedizlerin birinci sayfadan fotoğraflı verilmesi...
O olay, gerçek bir haberdi.
Çünkü, ölen yedizlerin başında, eli cebinde bir adam; safaride avladığı aslanların başında poz veren Avrupalı havalarında poz veriyordu.
İşte o etik olmayan tavrı öne çıkaran bir habercilik; ahlaki davranışın yaygınlaşması için çok çok zorunlu idi. Eğer insan hayatını reklama dönüştüren tavrı haberleştirmezseniz; neyi haberleştireceksiniz?
Bu yüzden Hürriyet Gazetesi'ni de bizim gazetemiz Güneş'i de pazar günkü habercilikleri yüzünden kutluyorum. Haberi verirken; insan tarafında yer alan seçmeli bir taraflılık içindeydiler. Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ü eleştirebilmek için insanın, hiç değilse onun üçte biri kadar gazetecilik deneyiminin olması gerekir. Güneş'in Genel Yayın Yönetmeni Murat Büyükçelebi; haberi kurarken; yeniden yaratan ve toplumsal açıdan sorgulayan bir gazetecidir.
Bir yayın yönetmeni, böyle öğretici bir haberi, topluma ahlaki görevini hatırlatacak biçimde kullanmayı beceremezse, kullananları kötülemeye kalkışacaktır.
Çünkü iğrenç görüntü ile trajik görüntüyü birbirine karıştırmışsındır. İğrence karşı olurken trajik olanı kaçırır; gazetecilerin gülümseme malzemesi haline gelirsin.
İşte bu yüzden diyorum ki gazetecilik ince iştir; deneyim ister...
Emirle gazeteci olunmaz.
Emirle genel yayın yönetmeni yaratılamaz.
Tecrübesizler; çok tecrübeliymiş gibi hava yaratırlarsa; haberini küçük, haberin yan öğesini büyük vermek zorunda kalırlar.
Bunları neden yazıyorum?
Türkiye'nin yönetimi gibi gazetelerin yönetimi de deneyimsiz kişilerin eline geçerse; ne kadar masraf edersen et; onu birinci sınıf gazetelerin içine sokamazsın.