AGİT'in bir alt organı olan 'Medya Özgürlüğü'nde yapılan seçime değinen Akşam yazarı Ahmet Tan, birçok üst düzey gazetecinin bundan haberi bile olmadığını söylüyor
Abone ol Medyaya özel'Burada Irzına Geçilen ve İngilizce Bilen Biri Var mı?'
O İngiliz savaş muhabirinin 25 yıl önce yazdığı kitabın adı böyleydi... (Anyone Here Been Raped and Speaks English - Edward Behr, London)
Gazeteciliğin ne olduğunu, kitabın içinden çok, başlığı anlatır.
Ortalıkta ancak ırza geçme türünden bir 'sıcak olay' varsa ve ancak İngilizce aktarılıyorsa anlam kazanabilir.
'Medya gücü' denilen şey aslında ekonomik, siyasal, askeri ve diplomatik gücün bileşkesidir.
Bu yüzden de medyada egemenlik, büyük ölçüde Anglo Saksonlar'dadır.
Medya, zaten egemenliktir.
Fikirlerin, görüşlerin, duyguların yönetimi, güdümü değilse de biçimlendirilmesi demektir.
Bu nedenle de 'Medya özgürlüğü' gibi 'özgürlükçü demokrasi' lafı gibi her aşamada, her ülkede teste muhtaçtır...
H H H
Dünyanın dört bir yanından İstanbul'a gelen 1400 meslektaş vesilesiyle bir atlatma haberi sunalım.
Türkiye, Viyana merkezli, 55 üyeli Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) asli üyesi.
Teşkilatın 'Medya Özgürlüğü' diye bir alt organı var.
Görevi, üye ülkelerdeki basın özgürlüğü, gazetecilerin yaşam koşulları, sahiplik ve mesleki örgütlenme gibi konuları izlemek ve Bakanlar Konseyi'ne rapor sunmak.
Bu görev için 'meslekten gazeteci' olmak şarttır.
Akademik deneyim ile AGİT bölgesinde iç ve dış politika tecrübesi de gerekli koşullardandır.
Dışişleri Bakanı Gül'ün onayıyla, bir süre önce bizden bir gazeteci bu göreve aday gösterildi.
Adayda AGİT mevzuatının aradığı tüm şartlar (dalında akademik çalışma, iç - dış politikada ve AGİT bölgesinde deneyim) vardı.
Ayrıca Türkiye de böyle bir görevi hak ediyordu. 1975 yılında Demirel'in Helsinki'de harcını koyduğu günden bu yana teşkilatta önemli hiçbir organda görev verilmemişti.
'Medya özgürlüğü makamı' için Finlandiya, Rusya, Romanya, Estonya, Macaristan da aday gösterdi.
Ama adayların hiçbirisi gazeteci değildi.
Üçü eski büyükelçi, birisi şarkı sözü yazarı, biri de uluslararası ilişkiler uzmanıydı. Bu adayların başvurularının reddi gerekirdi.
Türkiye'nin adayının karşısına yeni adaylar beklendi.
Başvuru süresi çoktan geçtiği halde İsviçre'nin de aday göstermesi sağlandı. O da BM'den emekli bir uzmandı.
Yine seçimden aylarca bir sonuç alınamadı. Sonunda AB ve ABD'nin dediği oldu: Gazeteci olmayan, Kudüs doğumlu Macar adayın kazandığı ilan edildi...
55 ülkede 'medya özgürlüğü gözetimi' yapacak bu makamdan da seçiminden de acaba kaç üst düzey gazetecinin bilgisi var?
Bir meslektaşımız İstanbul'da toplanan üst düzey gazetecilere sorup özel bir haber çıkartabilir.
Konu çok özel...
Zaten medya özgürlüğü de sadece gazetecilere bırakılmayacak kadar ciddi ve özel bir konu...
Zaten çoğu zaman bırakılmıyor da...