Gazetecilere Özgürlük Platformu, gözaltına alınan gazetecilerin ailelerini ziyaret etti!
Abone olGazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) temsilcileri ve bir grup gazeteci, Ergenekon davası nedeniyle tutuklanan gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın eşlerini ziyaret etti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Saymanı Gülseren Güver, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Cemal Sonsay, Basın Enstitüsü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Haluk Şahin ve bir grup gazeteci, ilk olarak Nedim Şener'in eşi Necibe Şener'e Bakırköy'deki evinde ziyarette bulundu.
Ziyaret sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TGC Genel Sekreteri Güneş, Nedim Şener'in eşinin sağlık durumunun iyi olduğunu fakat iyi bir haber duymak istediklerini belirttiğini söyledi.
Aynı grup, daha sonra, Ahmet Şık'ın Taksim Gümüşsuyu'ndaki evinde eşi Yonca Şık'ı ziyaret etti.
Bu ziyaretin sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Güneş, tutuklu gazeteci meslektaşlarına destek vermek için bir arada olduklarını belirterek, Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun ve TGC, TGS, Haber-Sen, Basın Konseyi gibi örgütlerin temsilcileri olarak görev paylaşımı yaptıklarını belirtti.
Şık ve Şener'le birlikte Türkiye'deki tutuklu gazeteci sayısının 63'e çıktığına dikkat çeken Güneş, gazeteciler hakkında 2 bin dava ve 4 bin soruşturmanın halen devam ettiğini kaydetti.
TGC Genel Sekreteri Güneş şöyle devam etti:
''Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklaması var, 'kaygılıyız' diye. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın açıklaması var, 'üzüntülüyüz' diye. Bütün bunların ötesinde, Türkiye'de gazeteciler için değil basın özgürlüğü ve ülkenin geleceği adına üzülmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Gazetecilerin tutuklu yargılanmaması ve cezaevlerinde tutulmamasını istiyoruz. Bu yüzden gazeteciler, basın kanununa göre değil, biliyorsunuz Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası kapsamında çok ağır bir şekilde yargılanıyor.
Hükümetin, 138. sıradaki bir basın özgürlüğü sıralamasından rahatsızlık duymasını bekliyoruz. Dayanışma için buradayız. Tutuklu gazetecilerin eşleri, evdeki çocuklarına kalem ve kitabın zararlı olmadığını, babalarının evden götürülmesine kalem ve kağıdın neden olmadığını söylüyor. Umarım Türkiye bugünleri bir daha yaşamaz.''
BASIN KONSEYİ GENEL SEKRETERİ OKTAY HUDUTİ
Basın Konseyi Genel Sekreteri Oktay Huduti de özellikle siyasilerce, eylemlerin gazetecilik faaliyetinden değil, terör örgütüyle bağlantılı faaliyetlerden gerçekleştirildiğinin ve nedenlerin şu an açıklanamayacağının belirtildiğini söyledi.
Huduti, ''Savcılığın da bu yönde açıklaması vardı. Ancak, biz bunları tatmin edici bulmuyoruz. Habercilik faaliyetinin suç olduğunu yazan hiçbir yasamız yok. Gazeteciler, elbette gözaltına alınıp tutukluluk gibi tedbir uygulanıyorsa bunu başka yasalara ve maddelere dayandırmak zorundalar. Maalesef bunların somut temeli görülmüyor. İfade özgürlüğü gibi, bütün hakların omurgası olan önemli bir özgürlüğün sınırlandırıldığını düşünüyoruz'' diye konuştu.
TGS Yönetim Kurulu Üyesi Alper Turgut da arkadaşları için gereken desteği göstereceklerini belirterek, ''Gazetecilere Özgürlük Platformu olarak salı günü toplanacağız. 'Bundan sonra durmak yok' diyoruz. Çünkü hız kesersek bu devam edecek, belli oldu, durmayacaklar. Ancak biz de haberlerimizle, yazarak durmayacağız. Aynı zamanda sokaklarda olacağız. Sonuna kadar mücadele diyoruz'' şeklinde konuştu.
Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Demir de protestoyu sadece tutuklu gazeteciler için yapmadıklarını aynı zamanda halkın düşünce ve bilgi alma özgürlüğünü kısıtlandığı için yaptıklarını söyledi.
Gazetecinin mesleğinden ötürü tutuklanmasının, bir doktorun işkence görmüş bir mahkum için, 'işkence görmüştür' raporu verdiği için tutuklanmasına benzediğini söyleyen Demir, ''Ahmet'in ilk açıklaması şuydu, 'kitabımı ve çalışmalarımı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.' Oysa bugün şunu gördük, bırakın Ahmet ve Nedim'in çalışmalarını itibarsızlaştırmayı, kendi yürüttükleri operasyonu ve Ergenekon davasını itibarsızlaştırmaktadır'' şeklinde konuştu.
Tutuklu gazetecilere destek vermek amacıyla Şık'ın evinin önüne gelen bir grup gazeteci de ''Nedim, Ahmet onurumuzdur'', ''Baskılar bizi yıldıramaz'', ''Hrant için, adalet için'', ''Dokunanı yakarlar, inadına dokunacağız'', ''Çeteler dışarıda, gazeteciler içeride'', şeklinde slogan attıktan sonra dağıldı.