BIST 9.752
DOLAR 35,22
EURO 36,79
ALTIN 2.980,00
HABER /  GÜNCEL

Gazeteci gözüyle 'tsunami'

Ertuğrul Özkök, Güney Asya'daki tsunami felaketini bire bir yaşamış bir gazetecinin ağlatan öyküsünü anlattı. Dev felakat, bir gazeteci gözüyle şöyle:

Abone ol Ertuğrul Özkök, Güney Asya'daki tsunami felakitine yaşamış ve kötü etkilenmiş bir gazeteciyle konuştu. Özkök, "Ağlatan gazeteci"nin açıklamalarını köşesine taşıdı.

Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak :
www.hurriyetim.com.tr

GÜNEY Asya’daki tsunami felaketini yaşamış biriyle ilk defa tanışıyorum.

Bu, benim insanlık tarihinin gördüğü en büyük felaketlerden biriyle yüzleşmem oluyor.

Hesaplaşmak da diyebilirsiniz.

Anlatan kişi bir gazeteci.

Tsunaminin en merhametsiz olduğu bölgeden geliyor.

Endonezya’nın Banda Aceh bölgesinden.

Dünyanın dört bir yanından gelmiş gazete yöneticilerine o anı anlatıyor.

26 Aralık 2004 günü, saat 08.48’i...

* * *

Adı Sjamsul Kahar.

‘Serambi’ adlı yerel gazetenin genel yayın yönetmeni.

Gazetenin tirajı 32 bin.

1989 yılında kurulmuş.

Bize önce gazete binasının felaketten önceki halini gösteriyor.

Yeşillikler içinde, iki katlı güzel bir bina.

İşte o an konuşmasının en dramatik noktasına geliyor:

‘İfade yetersizliğimi mazur görün. Felaketten önce çok iyi İngilizce konuşuyordum.’

Gözleri yaşarıyor. Bir an duraksıyor ve devam ediyor:

‘Artık iyi konuşamıyorum...’

* * *

Felaket tam saat 08.48’de vurmuş.

Şimdi ekranda o güzel, mütevazı gazete binasının, tsunamiden sonraki fotoğrafı duruyor.

Artık o bina yok.

Deprem enkazı bile daha az ürkütücüdür diye düşünüyorum.

Aklıma, birkaç yıl önce Discovery kanalında seyrettiğim bir belgesel geliyor.

Şöyle bir cümle hatırlıyorum:

‘Tabii felaketlerin en kötüsü, sel ve su baskınlarıdır...’

Felaketin ıstırap hiyerarşisi olur mu?

Bu fotoğrafa bakarken ‘Olabilir’ diye düşünüyorum.

Ve bilanço...

Önce insani kayıplar.

212 çalışanından 54’ü ölmüş. Bunların 11’i gazeteci.

Bilançonun bu tarafını okuyunca, öteki tarafının ne anlamı kalır.

110 bobin káğıt varmış.

Sadece birini bulabilmişler.

Binadan 10 km. ileride.

İlk gazeteyi 1 Ocak günü çıkarabilmişler.

O gün sadece 7 gazeteci işine gelebilmiş.

* * *

Bugün 24 kişi çalışıyormuş.

İlk hafta 8 sayfalık gazeteyi bedava dağıtmışlar.

Geçen hafta yeni binalarının temelini atmışlar.

Banda Aceh’te hayat yeniden kuruluyor.

Ve biz gazeteciler, Seul’de yaşadığımız dünyayı tartışıyoruz.

New York Times’ın sahibi Arthur Shulzberger orada.

Dünyanın çeşitli yerlerinde 118 gazetesi olan David O’Reilly de orada.

Ve Banda Aceh’in tsunami altında yok olmuş, mütevazı gazetenin yayın yönetmeni de.

1400 medya mensubu, okuyucuya, seyirciye nasıl daha iyi bir ürün verebilirizi tartışıyoruz.

Dijital teknolojinin kalelerinden birindeyiz.

Daha mutlu bir dünya sanki iki adım ötemizde gibi duruyor.

Elimizi uzatsak huzura ulaşabilecekmiş gibiyiz.

* * *

Banda Aceh’in dilini kaybetmiş gazetecisi rüyamızı bozuyor.

Afrika’da açlık ve katliam devam ediyor.

Hindistan’da çocuk evlilikleri önlenemiyor.

Irak’ta savaş durmuyor.

Kuzey Kore sınırına gönderilen 15 hayalet uçak bu bölgeye kara bulutları davet ediyor.

Öyleyse bizim tartıştığımız asıl konu ne?

‘Çaresizlik’ değil mi?..

Matbaasından uzakta öyle tek başına kalmış bir bobin gazete káğıdı bana işte bunu fısıldıyor.

‘Güç’ün çaresizliğini...