BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  GÜNCEL

Gazete başlıklarında Saddam var

Saddam Hüseyin'in ilk duruşması, İngiltere'de neredeyse tüm gazetelerin ilk sayfasını kaplıyor. İşte İngiliz ve dünya basınında dün yer alan haberlerinden özetler;

Abone ol

Manşetlerden bir kaçı şöyle: Daily Telegraph "Saddam: Suçlu değilim" Guardian "Ben Irak'ın Cumhurbaşkanıyım. Bu mahkemeyi tanımıyorum" Independent Kafesteki diktatör Times Davada hayatı söz konusu, ama Saddam ilginin keyfini sürüyor Gazeteler, Saddam Hüseyin'in mahkeme salonunda "meydan okur ve kibirli" bir tavır sergilediği görüşünde birleşiyor. Independent, "başlamasından 3 saat sonra duruşma aniden ve basit bir gerekçeyle- korku yüzünden durdu" diye yazmış ve davayı 2. Dünya Savaşı sonunda savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg Davası'yla karşılaştırmış. "Duruşma Nürnberg Davası'ndan oldukça farklı; çünkü korkmuş görünen sanık değil savcılık. 30 - 40 kadar tanık intikam korkusuyla mahkemeye gelemedi." "Televizyonlar sadece bir yargıcın yüzünü gösterebildi. Irak hükümeti ve Amerikalılar yargıçlar heyetine Süleymaniyeli Kürt Rızgar Muhammed Amin'in başkanlık etmesini istemiş olamazlar. Çünkü pek çok Iraklı, her Kürdün Saddam'a karşı önyargılı olacağını düşünebilir. Ama muhtemelen Kürt olmayan diğer yargıçlardan hiçbiri, bu işi üstlenmek istemedi." Daily Telegraph, yargıç Rızgar Muhammed Amin'den övgüyle söz ediyor. "Ölçülü davranan ve asla sesini yükseltmeyen yargıç, yaramaz bir öğrenci karşısındaki sabırlı müdür gibiydi" diyor. Yargıcın Süleymaniye'de bağımsız kararlar vermesiyle tanındığını aktaran gazete buna örnek olarak yeri geldiğinde Kürt yetkilileri de mahkum etmekten çekinmemesini gösteriyor. Meşruiyet hükmünü halk verecek Aynı gazetede yazan John Keegan, "bir devlet başkanının yargılanması , hep yargının yetkisinin son noktasına dek sorgulandığı bir durum olagelmiştir." diyor ve şöyle devam ediyor: "Her gün her ülkede davalar devlet adına açılmaktadır. Bu nedenle her sistemde, sanık konumuna gelmiş bir devlet başkanı, 1649'da İngiltere Kralı I. Charles'ın parlamento önünde yaptığı gibi, mahkemenin meşruiyetini sorgulayabilir." Sonuçta I. Charles'ın da idam edildiğini anımsatan Keegan, meşruiyet tartışmasında son kararı halkın vereceğini söylüyor. "Akademisyen hukukçuların Nürnberg sürecinin yasallığı konusunda da şüpheleri vardı. Ama neyse ki, sokaktaki adam mahkeme ve kararını, Hitler'in ayakçılarının layığını bulduğunu düşünerek kabul etti. Şimdi önemli olan, bugünkü sokakların da Saddam hakkında mahkemeyle aynı hükmü vermesini sağlamaktır." Financial Times'ta yazan Amerikan Barış Enstitüsü hukuk uzmanı Laurel Miller ise "mahkemenin kusurları olabilir ama bu adil olmadığı anlamına gelmiyor" görüşünü savunuyor. "Adalet isteyenler öncelikle mahkemenin bunu yapabilmesine yardım etmeliler" diyen Miller, başta Birleşmiş Milletler de olmak üzere, İngiltere ve Avustralya hariç hiç bir batılı ülkenin mahkemeye tavsiye ya da eğitim desteği vermediğini, adeta boykot uyguladığını belirtiyor. Sorun ölüm cezası ise, Afganistan'da da ölüm cezası var ama uluslararası toplum bu ülkeye yardım ediyor diyen Miller, Iraklı yargıçlara bu durumu kırmak için yabancı danışmanlar davet etmeyi öneriyor. Kaçırılan buhabir için kaygılar Guardian muhabiri Rory Carroll'ın dün Bağdat'ta kaçırılması da tüm gazetelerde yer buluyor. Guardian "Kuzey İrlanda'da yılın genç muhabiri" ödülünü almış olan, İrlandalı gazetecinin, "mahkemenin gidişatı konusunda Iraklı bir aileyle mülakat yaptıktan sonra" kaçırıldığını anlatıyor. Bu aileyle teması ise Mukteda es Sadr'ın Bağdat'taki temsilciliği sağlamış. Ocak ayından bu yana Irak'ta görev yapan 33 yaşındaki muhabiri için kaygı duyduklarını belirten Guardian, kendi de bir gazeteci olan baba Joe Carroll'ın "serbest kalmasını umuyor ve bunun için dua ediyoruz" sözlerini aktarıyor. Guardian başyazısında ise miletvekillerini bugün Avam Kamarası'na gelecek bir yasa tasarısını desteklemeye çağırıyor. Eski bakanlardan Clare Short'un hazırladığı tasarı, hükümetin askerleri yabancı bir ülkeye sevketme kararı için önce parlamentodan onay almasını şart koşuyor. "21. yüzyılda hiç bir şey savaşa gitme kararından daha önemli olamaz. Tasarıya tüm partilerden detek veriliyor. Fakat asıl mesele yarın Avam Kamarası'nda yeterli çoğunluk sağlanması. Çünkü bugünlerde milletvekilleri cumaları parlamentoya uğramaya alışık değil. Ama bu hafta en azından 100 kişi, bunu yapmalı." Suriye'ye baskı artıyor Independent, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'nın, Lübnan eski başbakanı Refik Hariri'ye yönelik suikast ardından Suriye'ye yaptırım uygulanması için harekete geçtiğini yazıyor. Gazeteye göre Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne suikast hakkında yarın sunulacak raporda, Suriye'nin bombalı saldırıya suç ortaklığı ve yardım ettiği suçlaması yer alacak. Ayrıca, üst düzey Suriyeli ve Lübnanlı yetkililerin de cinayetle suçlanması bekleniyor. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Essad ise rapor öncesinde Alman Die Zeit'a verdiği mülakatta "Yüzde yüz masumuz" diye konuştu. Hazırlanan tasarılardan birisi Hariri suikasti konusunda Suriye'den hesap sormayı amaçlıyor. Soruşturmanın genişletilmesi de gündeme gelebilir. İkinci bir tasarıyla ülkeye, Lübnan'daki Filistinlilere silah aktardığı gerekçesiyle yaptırım uygulanması isteniyor. Mısır ise bölgedeki gerilimi düşürmek için çalışıyor. Mısır dışişleri bakanı, konuyu görüşmek üzere Moskova'ya giderken 'Mısır'ın istediği son şey bölgede yeni bir gerginlik' dedi. Independent bu tasarıların gelecek haftadan itibaren görüşülebileceğini belirtiyor. Daily Telegraph Afganistan'daki İngiliz askeri sayısının iki katına çıkabileceğini belirtiyor ve bunu "Hollandalıların pek istikrarlı olmayan Helmand vilayetine asker göndermek istememesiyle açıklıyor. Gazeteye göre durum böyle devam ederse baharda bölgeye ikinci bir İngiliz tugayı daha sevkedilebilir. Bu durum da Irak'ta sekiz bin asker bulunduran İngiliz ordusunu iyice zorlayabilir diyor gazete... Financial Times, seçime hazırlanan Azerbaycan'da gerginliğin tırmandığına dikkat çekiyor. "Hükümetin kabinedeki en önde gelen reformcu olan, Ekonomi Bakanı Ferhad Aliyev'i tam da üst düzey bir Amerikalı diplomat görüşmeler için gelirken görevden alması gerginliği artırdı." "Aliyev, ülkedeki en büyük benzin istasyonu zinciri olan Azpetrol'ün işletmecisi olan kardeşi Refik Aliyev ile birlikte gözaltına alındı. Muhalif siyasetçiler liberal Aliyev kardeşlerle sertlik yanlılarının gitgide artan anlaşmazlık içinde olduğunu belirtiyor. Bu gelişmeler ülkenin petrol gelirlerini artıracak Bakü Ceyhan boru hattının da açılışı öncesine rastlıyor." Gazete Aliyev kardeşlerin Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile akrabalığı olmadığının da altını çiziyor. Guardian İngiliz işverenlerin enerji krizi uyarısına yer veriyor sayfalarında. İşverenlerin başkanı Sir Digby Jones'a göre ülkede doğal gaz stokları yetersiz ve korkulduğu gibi soğuk bir kış kapıdaysa ve sıcaklıklar bir hafta süreyle sıfırın altında seyrederse kriz yaşanabilir. Jones'a göre bu durumda sanayiiye yönelinmesi ve mesai saatlerinin kısaltılması şart olabilir. İran'dan 'gayrıresmi ambargo' Guardian, İran'ın sessiz sedasız İngiltere'ye ticaret yaptırımı uygulamaya başladığını yazıyor. Gayrıresmi uygulama doğrultusunda İran İngiliz malları almıyor. İngiliz dışişleri bu uygulamayı açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Aynı uygulama Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Konseyi'nde İran'ın BM'ye sevki yönünde tavır koyan Güney Kore, Çek Cumhuriyeti ve Arjantin'e de uygulanıyor. İngiltere, İran'a yılda 1 milyar dolarlık mal satıyor. İngiltere'den herkese aşı Kuş gribi ile ilgili gelişmeler geniş yer bulmaya devam ediyor. İngiliz hükümeti altı ay içinde 60 milyon doz aşı hazır olması için harekete geçti. Nihai hedef 120 milyon aşı, yani herkese iki doz aşı sağlanması. Financial Times bu amaçla ihaleye açılacak "uyur sözleşme"lerin "üreticilere gerektiğinde üretim yapma" imkanı sağlayacağını anlatıyor. Yani hükümet şirketlere hazırlık yapmaları için şimdi ödeme yapacak, hastalık ortaya çıktığında da aşıya en kısa zamanda ve öncelikli olarak kavuşacak. Independent, özellikle Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin Çin'den gelen vakalarla ilgili haberlere kuşkuyla baktığını belirtiyor. Habere göre yetkililer salgının gerçek boyutlarının gizleniyor olmasından endişe ediyor. Gazete başyazılarından birisini kuş gribine ve patent tartışmalarına ayırmış. "Tüm dünyada talebi patlayan Tamiflu salgına karşı yegane savunma değil. Ama tercih ediliyor çünkü depolanıp kullanılması kolay. Belirtiler başlar başlamaz beş gün günde iki kez birer hap alınması hayat kurtarıyor." Tamiflu satışları son 3 ayda ikiye katlandı ve üreticisi Roche'un karı yüzde 20 arttı. Roche üzerinde patent haklarını gevşetme basksı artıyor. Ancak şirket bunu yarın bile yapsa bir şirketin dünya pazarı için üretime geçmesi bir yıoldan fazla sürer." "İngiltere 120 milyon doz sipariş etmeye hazırlanıyor. Peki ya dünyanın geri kalanı?" diye soran gazete, bir kürü 16 sterlin (yaklaşık 38,5 YTL) olan ilacın pek çok gelişmekte olan ülkenin alım gücü dışında kaldığına vurgu yapıp şu formülü öneriyor: "Şirket İngiltere gibi alım gücü olan ülkelere iskontolu satışla yine makul bir kar etsin. Ama alamayacak olanlara da çok büyük iskontolarla ilacı sağlasın." Times kanser için "mucize ilaç" olarak nitelenen Herceptin adlı ilaçla ilgli gelişmeleri ilk sayfasından veriyor. "Dünyanın en güvenilir tıp dergisinde yayımlanan bir yazıda ilacın sonuçlarından "çarpıcı" diye söz ediliyor. Başbakan da bu ilacın İngiltere'de daha hızlı piyasaya sürülmesi gerektiğinde ısrarlı." "Araştımalara göre meme kanserinde cerrahi müdahaleden sonra Herceptin alan kadınlarda sorunun ilk 2-3 yılda nüksetmesi ihtimali ortadan kalkıyor." Financial Times ise İngiltere'deki yeni babalık izni planlarını ilk sayfasına taşımış ve 3 ay ücretli izin öngören planın işverenlerden büyük tepki çektiğini belirtiyor. Plana göre yeni baba olmuş bir çalışan, partneri dokuz aylık ücretli annelik izninin tamamını kullanmamayı seçerse, 3 ay ödemeli izin alabilecek. İşverenler bunun hem işgücü kaybı, hem de ödeme yönüyle üzerlerine büyük bir yük getireceğinden şikayetçi. BBC